41 Kere…

41 kere… Bu yazı biraz umut bolca niyet ama en çok kırk bir üstüne olsun…

Kırklara Karışmak

Uzun zamandır, hem de çok uzun zamandır kırk dosyası üzerine, rüyalarımın bir köşesinde aralıksız veri topluyorum. Kültürümüzde ne kadar önemli bir yere sahip şu kırk meselesinde, derli toplu bir birikim kalsın derdim var. Ve hayat kırklara karıştığım şu dönemde hep karşıma güzel örneklerle çıkıyor. (Kırklara Karışmak)

Kırklar bir köşede demlenedursun, bugün 41 kere üstüne yazmak istedim. Aslında bu yazıyı dün gece müşahede odasından hangi yoğun bakım servisine kaldırılacağımızı beklerken kaleme alacaktım. Ama ne elim gitti, ne de kalbim… Yaşın son zamanı, anneannemin sağlık sınavı ile geçti. Çok şükür her şey yolunda ve de çok daha güzel olacak. En kıymetli şeyin sağlık olduğunu bir kere daha hatırlatan, son ders oldu bu yaşın armağanı.

41 Kere ama neden?

Başına ya da sonuna “tu tu tu” şeklinde üflemeler de eklediğimiz bir tabir. Genelde maşallah ile de taçlandırıyoruz. Hatta öyle ki, sayı yetmiyor da çoğu zaman hemen buçuğunu da ekliyoruz gelişine. Peki neden 41. Tamam kırk tüm kültürler de çok önemli. Ama kırkı bitirdik de kırk biri nereden çıktı demezler mi?

Önce kırkı anlamak gerek.

Kırk tamamlanmak, olmak, olgunlaşmak adına en önemli değer. Öyle ki doğum da ve ölümde kırkının çıkması örneğiyle taçlandırırız onu. Sonra quaranta var mesela. (İtalyanca Karantina) Hastalıkların en uzun kuluçka dönemi geçsin diye (kırk gün), Venediklilerin şehirlerini korumak için açık denizlerde gelen gemileri bekletmesi gibi. Destanlarımızda, masallarımızda kırk gün kırk gece yapılan düğünler…

Eskileri karıştırdığımızda kırk eren, kırk şaman tarafından korunan kişilere kırklı denilmesi… Cezaların bile kırk katır mı kırk satır mı üzerinden kesilecek kadar deyimlere konu olması mesela. Hatta konuyu İslamiyet tarafından tutarsak; vakit namazlarının sayısı, kırk yaşında inen ilk vahiy, inanan ilk kırk… Örnekleri hangi açıdan ele alırsak alalım, kırk tüm insanlık için çoğunluğu ve olmuş olmayı anlatan mühim bir sayı.

41 Kere Maşallah

Maşallah; tamamlansın, göze gelmesin, yarıda/kursakta kalmasın, hatta hayırlısıyla tamamına ersin niyetinin en derli toplu söylemi. 41 Kere ise; bizim olgunlaşmayı bildiren en önemli sayımız kırk, işte bu sayıdan bile fazla olsun. Şüpheye hiç yer kalmasın anlamında olduğu için seçilmiş.

Hatta ufak bir de rivayet de ekleyebiliriz. Eski Türk inanışlarına göre biz insanlığın, sağlık, aşk, para, mutluluk gibi toplamda tam 41 tane şansı varmış. Bir tek umut tamamlanamaz o hep yarım kalırmış. O yüzden hep kırk bir buçuk kere diye şans dilenirmiş her daim. Her işin, her sınavın rast gitsin diye… Buçuk olan umudun da dahil…

41 ve ben

Kırk bir o kadar çok anlam ki benim için. Hiç durmadan yazdığım, rüyalarımda bile durmadığım bir yıldı mesela. Çalışmak, çalışmak, her şeye ve herkese ve her denilene rağmen bıkmadan yazmak demekti. Hiç pes etmemek. Yorulmak ama bıkmamak.

41 doğduğum ve doyduğum yer demek aynı zamanda. Sonra sen yeşilsin ben siyah demek. Doğduğun toprakların kültürüne ne kadar borcun olduğunu unutmamak demek.

Ha gayret demek. Zaman su gibi akıp geçiyor demek. Paranın ne önemi var, sağlık en önemli mevzu demek.

Sana inanan insanların, gözünün içine baktığında aldığın huzur demek. Kocaman bir olmak demek.

Şu zamana kadar acı tatlı çok güzel tecrübelerim oldu. Hepsine müteşekkir olup, henüz tamamlayamadıklarıma dair tüm umutlarıma 41 buçuk kere tekrar sarılıyorum. Biliyorum ki niyet ve gayret oldukça geriye kalan sadece teferruat.

Hepimizin kırk bir buçuk tane sınavı hep güzel olsun.

Sağlıcakla ?‍♀️