Bugün iki bilim insanını anacağız. Ve ne güzel bir tesadüf ki Albert Einstein ve Stephan Hawking konuşacağımız güne matematik denk geldi. Bugün aynı zamanda Pi Günü. Albert Einstein da Stephan Hawking de teorik fizikçi. Ne oluyor acaba bu teorik fizikçi? Normal fizikçiden farkı ne ki bu iki bilim insanını özel kılıyor? Bakalım hadi.

Albert Einstein bir deli mi yoksa dahi mi?
Konuşmaya çok geç başlamış. Ailesi 9 yaşına kadar çok yavaş konuştuğu için zeka geriliği olduğunu düşünmüş. Albert Einstein’ın piyano ve keman çalabildiğini ya da Vivaldi, Bach ve Mozart’ın hayranı olduğunu, biliyor muydunuz? Nobel Fizik Ödülü’nü almıştı. Ama bilinenin aksine izafiyet teorisi ile değil. Fotoelektrik etkisi ile almıştı. Kuantum fiziği dalında yıllarca uğraş vermişti. Vikipedi O’nun için Almanya’da doğmuş bir Yahudi diyor. Ne acı bir tabir. Dünya için, bilim adına çalışmalar yapmış insanların din ya da milliyet sınıflandırmasına tabii tutulması. Yahudi Soykırımı‘na şahit olmuş, dünyanın kara bir tarihine şahitlik etmişti. Sonraki yıllarda Almanya’dan kaçan Yahudilerin kurduğu İsrail devletinin cumhurbaşkanlığı teklif edilmişti 1952 yılında. Yaşından dolayı kabul etmemişti.
“İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.”
Benim Albert Einstein ile ilgili size anlatmak istediğimse başka bir konu.

Atatürk’e mektup
Albert Einstein Yahudi Soykırımı’ndan kaçıp Paris’te çalışmalarına devam etmişti. Fakat aklı hala tehdit altındaki 40 Yahudi bilim insanının geleceğindeydi. O bilim insanlarının Türkiye’de çalışmalarına devam edebilmesi için Atatürk’e mektup yazmıştı 1930 yılında. Mektup dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na yönlendirilmiş fakat olumsuz cevaplanmıştı. Başbakanlık tarafından O 40 bilim insanı Türkiye’ye kabul edilmemişti.
Ancak Atatürk’ün isteği üzerine 40 değil 190 bilim insanını kabul edildi. Ve İran Şahı onuruna verdiği bir resepsiyonda hepsiyle tek tek tanışıp sohbet etmişti. O dönemde yüzlerce Yahudi mülteci olarak kabul edilmiş ve 6 ay içinde de çalışmaya başlamışlardı. Genç Cumhuriyetimiz aslında kuruluşundan bu yana Mussolini’den kaçan İtalyanlara ve Nazi’den kaçan Yahudi Almanlara kucak açmıştı.
Albert Einstein’ın Türkiye’ye gelmiş olduğunu bir düşünsenize. Gerçi mektubu kendisi için değil diğer 40 akademisyen için yazmıştı. Neden gelmediğini de Profesör Münir ÜLGÜR’ün 1949 yılındaki ziyaretinde öğreniyoruz. Atatürk ile ilgili olarak şöyle demiş sohbet sırasında.
“Siz biliyor musunuz, dünyanın en büyük liderine sahipsiniz.”
1933 yılında Türkiye’deki Üniversite Reformu döneminde Atatürk tarafından davet edildiğini anlatmış bu sohbette. Arkadaşlarının Türkiye’de olduğunu fakat Paris’te ve sonrasında Amerika’daki imkanların daha iyi olduğu için kabul edemediğini belirtmiş.
Çocukları bilime ve okumaya yönlendirmek için bence Albert Einstein hayatı mutlaka öğretilmeli ve kitapları okunmalı.

Stephan Hawking bir engelli.
Stephan Hawking ilham verici bir hayat yaşadı. 1942 Ocak ayında doğdu. İngiliz fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazardı. Albert Einstein’ın ardından dünyaya gelen en parlak fizikçiydi. Ne tesadüf ki birinin doğum günü diğerinin ölüm gününde ikisini de aynı yazıda anabiliyoruz. Hayatının ilham verici kısmına gelmek istiyorum. 21 yaşında ALS teşhis edildi. Amyotrofik Lateral Skleroz beyin ve omuriliği tutan sinirleri harap eden bir hastalık.
Türkiye’de de birçok ALS hastası var ve bir derneği var. Farkındalık yaratmak, hastalığı bilmek ve pes etmemek çok çok önemli. Görüyoruz ki pes edilmediğinde neler başarılabiliyor. 21 yaşında teşhis edildiğinde sadece iki yıl ömür biçildi fakat o çalışmalarına devam etti. Ne kendisi yaşamından vazgeçti. Ne de ailesi ve bilim camiası ondan. Tekerlekli sandalyede yaşam süren Stephen Hawking 70’lerin sonuna doğru konuşma yetisini de yitirdi. Hepiniz onu sandalyesine yerleştirilen bir cihaz sayesinde yazıyı sese çeviren görüntüsüyle hatırlıyorsunuz. Ailesi 76 yaşında 2018 yılında öldüğünde sadece “huzur içinde öldü” dediler. Huzur içinde öldü. Çünkü O geride adından söz ettirecek onlarca çalışması olmuş bir bilim insanıydı.
Aydınlatan görüşleri
Stephan Hawking insanlığın kendi kendini yok edeceğini söylüyordu. Hızlı nüfus artışı ve kaynakların kısıntı olması nedeniyle insan türü yok olacaktı. Nüfusumuz hızla artıyor. Ve hepimiz görüyoruz çöplerden beslenen yoksul insanların olduğunu. Dünya Yoksullukla Mücadele Günü‘nde yazmıştım bunları.
Uzun vadede insanlığın geleceğini uzayda görüyordu. Ama bunun dışında nükleer savaşlar, genetik olarak hazırlanmış virüsler ve küresel ısınmaya da dikkat çekmeye çalışıyordu. Yapay zekanın insan zekasının önüne geçmesini korkutucu buluyordu.
Bence çok güzel bir hediye Stephen Hawking kitapları özellikle çocuklarınız için. Çocuğunuzla beraber inceleyin.

Ve Pi Günü.
Pi sayısının geçmişi Mısırların papirüslerine dayanır. Şimdilerde ileri bilgisayar algoritmalarında kullanılan pi sayısı yaşından çok daha uzun. 3,141592653589793238462643383… Ama biz onu 3,14 olarak kullanıyoruz. Bir hamamda yıkanırken suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet’in sabit değeri olarak da bilinir pi sayısı. Bu pi sayısı geçmişte bir çok alim için bir tutku haline geldi. Düzensizliğin içindeki düzeni ezberlemek için ömürlerini verdiler. 1596 yılında Ludolph Van Ceulen 35 basamağı bulmak için çabaladı ve öldüğünde mezar taşına yazıldı Alman matematikçinin. Sonra 200 basamak sonra hızla arttı ve şimdilerde hesaplayabilmek amacıyla bilgisayar programları yapıldı . En son 1995 yılında Yasumasa Kanada isimli çılgın bir yazılımla 6.442.450.000 basamak elde ederek rekor kırdı. Hatta bu sayıyı ezberlemeye çalışanların kulüpleri var. Bu sayıyı ezberlemek için yöntemler bile var ve buna piphilogy deniliyor. Yani aslında matematikten, fiziğe bir çok alanda kullanılan pi sayısı bir tutku. Tabii bazı insanlar için. Bizim gibi sıradanlar içinse dairenin çevresini hesaplamakta kullanılan formüldeki sıradan bir sayı.
Kutlamalar…
Pi sayısı böylece bir tutku haline geldi. İlk kez Larry Shaw ve diğer çalışanlar ile birlikte1988’de, Shaw’ın fizikçi olarak çalıştığı San Francisco Exploratorium’da kutlanmıştır. Sonrasında da 12 Mart 2009 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi tarafından 14 Mart 2009 tarihi Ulusal Pi Günü olarak ilan edildi. 3. ayın 14. gününün 1. saatini 59 geçe kutlanır 3,1459… anısına.
Umudum;
Biz pek bilmesek de 8-14 Mart arasındaki günler Bilim ve Teknoloji Haftası olarak kutlanıyor. Amaç; çocukların, gençlerin bilim ve teknolojiye olan ilgilerini artırmak. Merak ettim ve araştırdım; Türkiye’de kaç bilim teknoloji müzesi var? Çok fazla kaynağın olmadığını fark ettim. Sonuç olarak gene maalesef Vikipedi kaynağını kullandım. Ve 9 müze olduğunu gördüm. Ancak aslında bazıları bilim tarihini anlatıyor. Bazı başka ülkelerdeki gibi gençlerin araştırma ve inceleme hatta deney yapmalarına olanak sağlayan müzelerin olmasını diliyorum gerçekten.
Bilim insanı yetiştirmemiz gerekiyor çok hızlı. Ve yetiştirdiğimiz bilim insanlarını da burada tutabilmemiz gerekiyor. Ülke gençliğinin çoğunluğu yurtdışında bir hayat planı yaparken bu biraz zor görünse de aslında her şey mümkün. Sonuç olarak gerçekten çalışır, eğitir ve eğittiklerimize çalışma imkanı yaratırsak kesinlikle çalışacaklar ve üreteceklerdir.
Albert Einstein iyi ki doğmuş, Stephan Hawking iyi ki geçmiş bu dünyadan. Her iki bilim adamının hayatlarını küçücük kesitlere sığdırmak çok zor. Umarım yakın gelecekte bizim topraklarımızdan dünyaya ışık tutacak alimler yetişir. Onların hayatlarını uzun uzun anlatırız yazılarımızda.
Bilim kurtaracak geleceği…
0 Comments