Aromaterapi deyince akla ilk gelen bitkilerden gelen şifadır. Aromaterapi insanın bütünlüğünden yola çıkar. Çünkü sıklıkla ruh, bedensel şikayetler ile yardım arar. Sizlere tarihi çok eskilere dayanan bu tedaviyi anlatmak istedim. Aromaterapi nedir? Yağları nasıl kullanmalıyız?
Aromaterapinin Tarihçesi
Antik zamanlarda aromaterapi Mısır, Hindistan ve Çin’ de masaj, banyo ve mumyalama için; Yunanistan ve Roma da ise enfeksiyonların tedavisi için kullanılmıştır.
Hipokrat M.Ö. 400 yılında günlük olarak uçucu yağlarla masaj yapılmasını önermiş ve “Sağlığın yolu, her gün aromalı bitki özleriyle banyo yapmak ve kokulu masaj yaptırmaktır” demiştir.
6000 yıllık geçmişi olan aromaterapinin rönesansı ise 2. Dünya Savaşından hemen önce Fransa’da başlamıştır. 1900 ’lerin başında Fransız kimyager Gattefosse laboratuvarda deney yaparken kazayla elini yakmış ve acısını hafifletmek için yanında bulunan lavanta yağına elini daldırmış. Elinde oluşan yanığın iz bırakmadan ve hızlıca iyileşmesi sonucu aromaterapi çalışmalarına başlamış. Böylece ‘Aromaterapi’ terimini 1937 yılında ortaya atmıştır.
Aromaterapi Nedir?
Bitkisel kaynaklardan çıkarılarak konsantre edilmiş yağların terapötik olarak organizmayı etkilemesi üzerine kurulan tedaviye aromaterapi denilmektedir. Bitkilerden iki çeşit yağ üretilir. Bunlar sabit yağlar ve uçucu yağlardır.
Sabit yağlar gliserol ve yağ asitlerinden oluşur. Uçucu değildirler ve suda çözünmezler. Badem yağı, hindistan cevizi yağı, zeytin yağı, shea butter, kantaron yağı ve susam yağı sık kullanılan sabit yağlara örnek olarak verilebilir.
Bitkilerin yaprak, çiçek, kök, meyve ve tohum gibi kısımlarından damıtma, soğuk sıkma gibi yöntemlerle elde edilen bileşikler ise uçucu yağlardır. Uçucu yağlar aslında bitkinin immün sisteminin bir parçasıdır ve çevresel tehditlere karşı savunma mekanizmasıdır. Uçucu yağlar leke bırakmaz ve oda sıcaklığında buharlaşır. Bu özelliği ile yağınız kalitesi hakkında size fikir verebilir. Lavanta, nane, papatya, akgünlük, vetiver ve ylang ylang yağı aromaterapide sık kullanılan uçucu yağlardan bazılarıdır.
*Aromaterapide sertifikalı organik ürünler tercih edilmelidir. Kaynağı belirsiz yağlar parafin, silikon ve sentetik renklendirici içerebilir.
Peki bu yağları nasıl kullanmalıyız?

Yağların kullanım şekilleri ve alanları geniştir.
Masaj: Uçucu yağlar, tek başına uygulamada cildi tahriş edebileceğinden sevdiğiniz bir sabit yağ ile seyrelterek vücudunuza masaj yapılabilirsiniz.
Banyo: Banyo suyuna damlatılan 10 damla uçucu yağın hem cilt hem de solunum yoluna etkisi olur.
İnhalasyon: Hava yayıcısına damlatılan 1-2 damla uçucu yağ hem odanın hem de sizin havanızı değiştirir.
Kompresyon: Ilık veya sıcak suya damlatılan uçucu yağlar, bezler yardımıyla vücuda komprese edilebilir.
Hazırladığınız soğuk kompresi migren ağrısında şakaklara, sıcak kompresi ise kas ağrısı ve kramplarda kullanabilirsiniz.
Koklatma: Su ve uçucu yağ karışımını sprey yaparak ortama sıkma şeklinde kullanabilirsiniz.
Doğal tıp yöntemlerinde Aromaterapinin yeri
Aromaterapi tek başına bir tedavi şekli değildir. Fiziksel, tıbbi ve psikolojik terapi yöntemlerinde tamamlayıcı olarak kullanılır. Aromaterapi, insanın bütünsellik ilkesine dayanır. İnsanda, beden, zihin ve ruh birlikteliğinin olduğunu ve birbirleri ile yakından bağlantılı olduğunu ifade eder. Gerçek bir iyileşme için beden, zihin ve ruh aynı surette tedavi edilmelidir.
Vücudumuzun yaklaşık 10.000 kokuyu alabildiği ve hatırlayabildiği düşünülmektedir. Koku, reseptörler ile beyne iletilerek bir uyarı oluşturur. Literatürde insan beyni ve duygular üzerine pek çok çalışma mevcuttur. Bu çalışmalar kokuların nörofizyolojik fonksiyonlar üzerinde etkili olduğunu savunur. Ayrıca yapılan çalışmalar kokunun fiziksel ve ruhsal durumumuzu da etkilediğini göstermiştir.
Birlikte Yapılan Çalışmalara bakalım
Japon işçiler üzerinde yapılan bir çalışmada, solunum yolu ile alınan aromaların işçilerin stresini azalttığı, konsantrasyonlarını ve üretkenliklerini artırdığı tespit edilmiştir. Aromaterapi uygulamalarının özellikle kanser hastalarında kullanımı ile ilgili yayınlar da yapılmıştır. Burada vurgulanması gereken nokta bunların hiçbiri kanseri tedavi etmek iddiası ile yapılmamıştır. Daha ziyade kanser tedavisi için kullanılan ajanların yarattığı yan etkiler, semptomlar, enfeksiyon kontrolü, stres ve anksiyete gibi durumları azaltarak hayat kalitesini yükseltmeyi amaçlayan çalışmalar yayınlanmıştır. Çalışmalar sonucunda hastaların semptomlarında kayda değer gelişmeler görülmüştür. Ayrıca aromaterapi ile ilgili koku uyarımının; nabız, kan basıncı, vücut sıcaklığı ve beyin aktivitesi gibi fizyolojik parametreleri değiştirmesinin yanı sıra ağrıda azalmaya yol açtığı savunulmaktadır.
Aromaterapinin kullanım alanları

- Anksiyete ve depresyon tedavisi
- Solunum sistemi sorunları
- Hafıza ve konsantrasyon problemleri
- Spora hazırlık, dinlenme ve toparlanma evresi
- Kas – eklem ağrıları ve kas krampları
- Zihinsel yorgunluk ve bitkinlik
- Bağışıklık sistemi desteği
- Canlandırıcı ve uyarıcı etki
- Antimikrobiyal etki
- Mantar enfeksiyonlarında aromaterapi kullanılabilir.
Sonuç olarak
İnsanlar binlerce yıldır bitkilere ve bitkilerin şifa verici gücüne inanmakta ve aromaterapi uygulamaları yapılmaktadır. Aromaterapide fayda zarar dengesini kurmak önemli bir ayrıntıdır. Her ne kadar yan etkiler minimal düzeyde tanımlansa da bu tamamen zararsız oldukları anlamına gelmemektedir. Bu yüzden konusunda hakim eczacı ve hekimlerin hazırladığı reçetelerin kullanılması tedavide önemli bir faktördür.
Aromaterapi keyifli olduğu kadar derin de bir konu. Aklınıza takılanları sormak için yorum kısmına yazabilir ya da instagram sayfamdan bana ulaşabilirsiniz. Enerjinizin hiç düşmediği bir hafta diliyorum sizlere.
Kaynaklar :
0 Comments