Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından çok önce Cumhuriyet fikrini benimsemişti.
Nitekim Erzurum Kongresi’nden üç gün önce 20 Temmuz 1919’da yanında bulunan Mazhar Müfit’in (Kansu) “Milli mücadelenin muvaffakiyete ulaştığı takdirde hükümet şekli olarak ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki sorusuna:
“Şekl-i hükümet zamanı geldiğinde Cumhuriyet olacaktır” cevabını vermişti.
Ancak Milli Mücadele’nin yeni başladığı bir dönemde bu fikrini açıkça ifade etmesinin sıkıntı yaratacağını bildiğinden dolayı Mazhar Müfit’e konuştuklarından kimseye bahsetmemesini söylemişti.
Mazhar Müfit Atatürk’le aralarındaki bu konuşmayı “Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” isimli eserinde anlatır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi aslında 23 Nisan 1920 tarihinde ilk açıldığı günden itibaren adı henüz konmamış olsa da demokratik bir cumhuriyet rejimine sahipti. Atatürk’ün önderliğinde kurulan yeni Türk devletinin bu demokratik niteliği 1921 Anayasasının ilk maddesi olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ifadesi ile pekişmiş oldu. Saltanatın kaldırılması ile de devletin adının cumhuriyet olması önündeki en büyük engel de aşılmış oldu. Cumhuriyetin ilanı aslında üç yıldır süregelen rejimin adını koymaktı sadece.
4.5
5
5