Bebek ayakkabılarını kaldırırken uzun uzun inceledim bugün. Hepsi ayrı ayrı ne kadar da sevimli… Her birini aldığımız, giydirdiğimiz gün; “ne kadar da büyüdü” diye garip bir heyecan kaplamıştı içimizi…
Kız ve Oğlan Giydirmenin Arasında ki 5 Temel Fark 🙂
Yok yok bakmayın böyle afilli başlıklar attığıma…
Tüm anneler bilir ki, kız çocuk giydirip süslemek her zaman, hem daha kolay hem de daha eğlencelidir. Bir de fıtratlarında olduğundan mıdır nedir, hemen halleri, edaları değişiverir. Kolyesi küpesi, tokası, çantası derken bir bakmışsınız sizin yavru ceylan göz süzerek yürüyor… İlginin ve spot ışıklarının çok farkında.
Erkek çocuk ise, garibim çevresinde olan bitenden habersiz, wu wu wu şeklinde eline geçirdiği tutulabilir ne varsa kamyon-araba yapmak derdinde… Onun kıyafetinde tek detay ya bir papyon, belki de bir askı… O da o gömleği ıslak hale getirmeden önceki kısıtlı zamanlarda… 🙂
İlk Ayakkabılar; Bebek Ayakkabıları
Efdal büyürken ben de bu zevki sonuna kadar değerlendiren annelerdenim. E ilk defa anne olmuşsun. Karşında bıcır bıcır bir şey var. Gülücükler dağıtıyor, kırıtıyor, sevimli kelebek halleriyle pek işveli. İlk bayramlık ayakkabıları rugan olsun istemiştim. Evet daha adım atmaya başlamamış bebeğe ayakkabı, bir de rugan olsun lüksü çok zorlu bir istekti. Ama oldu.

Şimdilerde üniversiteye hazırlanan bu genç kızın, ilk ayakkabılarını hala saklıyorum. Ayakkabıların parlaklığı, derisi, havası gitmiş olsa bile; o minicik ayaklardayken kızçenin beğeni ve mutluluk dolu bakışlarının anısı hiç gitmedi…
Ve hayatımızın 4 Numarası İlker
Ablasına rugan ayakkabı alırım da kardeşine almaz mıyım?
Yok. Alamadım.
2020 Mart ayında covid19 pandemisi, korkutucu ve çok tehlikeli bir şekilde hayatımızdaydı. Hastanelerde karantina katları olmaya başlamıştı ki; İlker, nisan ayında tüm enerjisiyle artık kucağımızdaydı. 2021 senesi evde kaldığımız dönemler… Ve her seferinde bende ki “rugan” arama çabası… 🙂

Bu geçtiğimiz iki senede bu kadar az dışarıdayken, dışarıda giydiği ayakkabıların bu kadar fazla olması, aman yanıltmasın…
Asla gösteriş değil derdim. Az kullanılmış, neredeyse hiç yıpranmamış, küçüldüğü için devredilecekler bölümünde, görev için sıralarını bekliyorlar şimdi.
Aynı Babası
Pandemi ayarlarımızı da bozdu sanırım. İlker hakkında iki şeye inanmıyordum.
İlki; aynı babası
Çocuğu sevenler “ayyyyyyynı babası” diye seviyorlar 🙂 🙂 🙂 Şimdi kıskanç filan olduğumu düşünenlere cevap veriyorum; “benzeyebilir zaten, benzemesinde de bir sakınca yok ama inanmıyorum şahsen, daha doğrusu ben benzetemiyorum” ? 🙂
İkinci mevzu ise; “ayyy ne kadar büyümüş”
Evet garip ama buna da inanmak güçtü. İllaki biliyorduk ama anlama, belki de kavramayla ilgili bir şeydi…
Ta ki ayakkabılar yan yana gelene kadar.
Son aldığımız ayakkabıyı “Ah ne kadar küçüksün” diye severken, bu ayakkabılara denk gelince “Ne kadar da büyümüş bir küçüksün” diye toparladım kendimi…
Ne kadar da sessizce büyümüşsün…
İlker
Doğru babası ile ayyyynı olan bir durum var. Bugün yani 27 Nisan sizin eski yaşınızın son günü. 28 Nisan ile yeni bir yaşa başlıyorsunuz ikiniz.
Tam iki seneyi usulca doldurdun dünyada… Kendi kuralların, zamanın ve isteklerinle dolu iki koca yıl. Aslına bakarsan hem çok hızlı, hem çok yavaş geçen iki yıl…
Dilerim ki varlığın Alim, hayatın faydalı olsun da, sınavların çok da zorlu olmasın. Ablan ile birlikte Efdal bir ömrünüz olsun.
Sözün Sonu;
Çocuk / bebek ayakkabıları deyip de geçmemek lazım.
Hani bayram sabahları giymek için can attığımız, öyle sürekli sürekli alınmayan/ alınamayan şeylerdi onlar. Boyasına, temizliğine dikkat edilmeliydi. Belki küçüldüğünde kardeşlere verilen emanetlerdendi…
Bir de görüyoruz ki; benim gibi üstüne bir sürü hatıra yükleyenler de az değil…
Ne diyelim, çocuk kalbiyle; bayramda giyilecek yeni bayramlık ayakkabılar heyecanı ve neşesiyle kapatmış olalım yazımızı.
Ne bayramda, ne doğumda, hiç bir çocuğun ayakkabı ile derdi olmaması dileğiyle…
0 Comments