Biz Biriz; “in lak’ech ala k’in” Maya kültüründen gelen, derin selamlama ve kabul etme halini daha önce duymuş muydunuz?


5 dakika


“In Lak’ech Ala K’in” ya da en yalın haliyle biz biriz…

Aslında araştırdıkça o kadar ince ve derinlikli bir söz olarak çıktı ki karşıma…

Başlarken; Maya Uygarlığı

Maya uygarlığı MÖ.3000 – MS.900 yılları arasında var olmuş, ileri medeniyet olarak kabul edilen, o çok konuşulan, çağının ilerisindeki kültür. İlk yaşam belirtilerine ait kalıntılar, araştırmacıları şu an için MÖ 1000 yıllarına götürmüş. Hani şu takvim konusunda Şirince’de büyük bir heyecanın yaşandığı… Sanatta, mimaride gelişmiş, piramitlerini bile matematik ve astronomi bilgilerine göre inşa etmişlerdi. Daha önce Dünyanın eski ve yeni 7 harikaları yazısında dijital olarak Chichen Itza tapınağını gezme imkanına sahip olduğumuz uygarlık. * (O kadar kısıtlı imkanlara rağmen; diş protezi, ameliyat ve de hatta çikolatayı icat etmek gibi üst düzey yetenekleri ise saymakla bitmez…)

Kalpten verilen bir selam. Inkalesh

Hiç dikkat ettiniz mi, endişelendiğimizde ya da derin derin düşündüğümüzde elimiz hep kalbimizin civarında olur. Dua ederken ya da namaz gibi ibadetlerde, eller hep kalp hizasında başlar. Sarılmak mesela, kalpler birbirine iyice yaklaştığı için şifalı değil midir? En çok da, cenaze gibi “acının derin olduğu zamanlarda“, uzun uzun, sımsıkı sarılırız. Kalp kalbe daha yakındır ve bu yakınlık iyi gelir. Tıpkı hızlı şarj gibi. Yani benim anladığım, kalbe temas çok kıymetli!

Ya selam vermek? Aslında başlı başına uzun bir yazı dizisi olacak kadar kıymetli bir konu bu. Oysa ki kuru bir “merhaba” ile nasıl da değerini azaltmışız. Selam vermek her zaman son derece önemli ve kıymetli bir yaşam biçimi. Hatta kanun gibi önemli ve kıymetli bir yere sahipmiş.

Mitakuye Oyasin (Hepimiz birbirimize bağlıyız “Lakota*). Namaste (Kutsalım, kutsalsın. Saygı ve sevgide kal “Hindistan”) Eller kalp üzerinde ya da civarında verilen bu selamlar, karşımızdakini onurlandırmak için ne büyük fırsat. Üstelik her daim, birlik ve tekliğin kanununu hatırlatması da cabası.

Kalpten. Eksilen ne varsa tamamlamak, tıpkı hızlıca şarj etmek gibi. Tüm duygularla, birbirine olan bağını tekrar tekrar görmek gibi. Onurlanmak, onurlandırmak ve güçlü hissetmek gibi. Kuantum yasalarının bahsettiği “birbirine dolanıklık” gibi. Görünmez iplerle bağlı olduğunu, bir daha hissetmek gibi.

İşte eller kalpte verilen, Mayalara ait bu selamlama sözü In Lak’ech Ala K’in de tam olarak böyle.

Sen bensin, ben senim. Biz birbirimizin farklı yüzleriyiz. Biz biriz.

Sana yapacağım her şeyi kendime yapmış sayarım. Çünkü sen benim suretimsin. Benden ayrı değilsin. Biz biriz. Bunu biliyorum, sana hatırlatıyorum. Senin de bunu bildiğimi bilmeni istiyorum.

Hangi söz, hangi yüzyılın hangi kültüründen gelmiş olursa olsun. Toplumlar daha ilk iletişim olan selamlamada, evrenin teklik yasasını çok başarılı bir şekilde algılayıp yorumlamışlar.

Sen benim suretimsin

Sabah doğan güneşe, o ağaca, doğaya da selam verirmiş o zaman insanlar.

Biriz, tekiz, buna tanık oluyorum, tanık olmanı istiyorum!

Basit ve onurlu bir selamın ne kadar fazla anlam içerdiğini görmek beni çok şaşırttı. Bir yaşam tarzı bu. Ahlaki ve olumlu. Ve ne kadar da kabul edilmesi zor.

Bunu bir yaşam biçimi haline getirdiğimizi düşünsenize. Her an, karşılaştığımız herkese ya da her şeye “sen bensin, ben senim, biz biriz” gözüyle bakmak. Ben senin yansımanım, sende benim. Başta zorlansak da sonrası ne kadar da güzel ve değerli olurdu.

  • Doğru dürüst bakamasan da tomurcuklanmış o çiçek mesela. “Ben seninle birim”
  • Trafikte ki o öndeki araç mesela, “sen benim yansımamsın, kendi canımı yakmadan senin canını yakamam”
  • O bebek, o yaşlı, o inatçı ya da o, o, o… “ben veya sen” değil, “sen ve ben, biz”
Hayatımızda yaptığımız her hareketin;
  • tüm varoluşa karşı olan saygımız ve sevgimizden kaynaklandığını, yüreğimizin derinlerinde hissettiğimiz
  • sen ben değil, biz olduğumuz, 
  • yargılardan, suçlamalardan arınmış bir şekilde, her deneyimi onurlandırabilir olduğumuz ile alakalı

In Lak’ech yani “Ben başka bir senim” cümlesini kabul etmek, duygusal, zihinsel ve ruhsal boyutta gelinebilecek olgun ve bilge bir nokta.

Başarabilene, ya da en azından bunun için çaba harcayabilene ne ala…

“sen ve ben: biz biriz. kendimi yaralamadan canını acıtamam.” (Mahatma Gandhi)

Biz biriz, in kal'ech

“Sen başka bir bensin.
Eğer sana zarar verirsem,
Ben kendime zarar vermiş olurum.
Eğer seni sever ve saygı duyarsam,
Ben kendimi severim ve saygı duyarım.”

Luiz Valdez 1971

“İçindeki ışığı, yaşamı ve tüm deneyimlerini yargılamadan onurlandırıyorum. Seninle bu mekanı ve zamanı sevgiyle paylaştığım için şükran duyuyorum. Ben senim, sen bensin. Birbirimizin farklı yüzleriyiz. Biz biriz.”

In Lak’ech Ala K’in


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments