Büyüyorum evet. Birikerek, biriktirerek yaşıyorum ve bir yaş daha alıyorum. Bu kez hem yeni yaşımı hem sizlerle dolu ilk yılımı kutluyorum.


5 dakika


Büyüyorum evet… Yaşasın, yeni bir yaş daha alıyorum. Hem de bu yaşımı BİRİKİYORUM ailesi ve siz sadık okuyucularımla birinci yılımı tamamlayarak kutluyorum. Benimdir Eylül demiştim eylüle girerken yazdığım minik şiirimde.

Benimdir eylül, eylül ben’imdir.
Kırmızı turuncu gün batımları,
Gözlerimden dökülür kağıtlara.
Güneye giden kuşlar
İçimden kanatlanır uzaklarıma.
Her eylül başlangıçtır biraz,
Bir umuttur güvercinin kanadında.
Biraz hüzün, biraz keder bırakır
Dökülen her sarı yaprağına.
Aşktır eylül en çok,
Henüz vakti geçmemiş sıcağında.
Severek gel eylül beni,
Sımsıcak sararak gel bana.

eylüle merhaba
eylüle merhaba

Bir Merhaba ile başladı her şey…

Geçen yıl tam bugün Eylül’e Merhaba  diyerek başlamıştım sizlerle buluşmaya. Tam bir yıl geçti göz açıp kapamadan.

Yazmak benim için kendi sesimi duymak gibi. Ya da kendime ayna tutmak gibi. Başka nasıl tarif edebilirim, bilmiyorum. Yazmak, bir kağıda, benim olan bir yere yazmak kolay. İstediğimi dökebilirim ama bir platformda yazmak özen istiyor her şeyden önce. Kurduğum cümlelerin gerçekliği, sadeliği, anlaşılırlığı ne kadar da önemli. Farkındalık amaç olunca hep doğru bilgiyi vermek için ne kadar çok araştırma, ne kadar çok okuma var arka planda. Bir bilseniz.

Nasıl doğuyor bir yazı derseniz, bilmiyorum ki. Bazen bir şarkı sözü, bazen bir film repliği, bazen ormandaki bir kıvılcım, kedinin bakışı, her zaman günbatımları, dolunay zamanları… Önce aklımda bir ışık, sonra ruhumda bir titreşim. Hemen ardından okuma, okuma ve sonra yine okuma. Aklımdan, gönlüme, sonra yine aklımdan klavye aracılığı ile sizlere.

Tabii ki içimi size dökme yolculuğumda Sevgili İlknur hep yanımda. Sonra tüm BİRİKİYORUM yazarları. Hepinize yürüdüğüm yoldaki birlikteliğiniz için teşekkürler.

 

Nasıl da güzel büyüyorum…

Ne çok şey öğreniyorum hala…

Geçirdiğim bir yılda ne çok şey öğrendim. Sadeleşme yolculuğuna çıktım. Eşyalardan, insanlardan ve anlamsızca yüklendiklerimden kurtuluyorum.

Hayır demeyi öğretiyorum kendime, en çok da kendime hayır diyorum.

Bir bütünün parçası olduğumu her gün daha fazla hissediyorum. Aynı yaşam çiçeğinin yapraklarından biriyim. Her gün aynı frekansta titreştiğim insanları buluşturuyor benimle. Benden bize, bizden bana bir yolculuk bu.

Dünyayı tüm üzerindekilerle paylaşarak ve geride bıraktığımız insanları, tarihi anarak ilerliyor yolculuğum.

Büyüyorum teşekkür ederek.

Yarım yüzyıla hızla yaklaşırken yaşım, ne kadar da şükrediyorum yaşadıklarıma. En kızdığım, en kırıldığım, en yıprandığım anların kazandırdıklarına belki en çok teşekkürüm.

Günbatımlarında tıpkı annem gibi sevdalı bakışlarla aldığım nefese şükrediyorum.

Yanımdakilerin varlığına, gidenlerimin boşluğuna bile şükrediyorum.

Benim en kıymetli hazinem Yeşim için, can kardeşlerim için, güzel dostlarım için şükrediyorum çok çok.

Yazılarımı bazen taslak haliyle okuduğum insanların sabrına teşekkür ediyorum. Benimle bu yoldaki heyecanımı paylaşanlarıma sonsuz teşekkürler. Ve tabii ki en büyük teşekkür sizlere yanımda olduğunuzu hissettirdiğiniz için…

 

Bir yıl sonra…

An’da kalarak, aldığım nefese şükrederek yaşamaya söz verdim kendime. Mutlu olmak ya da mutsuz olmamak olacak yaşam amacım. Önce ve en çok kendimi severek faydalı olacağım sevdiklerime, sizlere ve dünyaya. Başarı çok çabaladığım, kendimi yetiştirmekten hiç korkmadığım için benimle olacak daima. Işık olup akacağım kendi yatağımda ve öyle bulacağım yolumu. Yaşım kaç olursa olsun, devam edeceğim gülümseyeceğim hayata hep.

Büyüyorum. Yeni yaşıma girerken, sizlerle bir yılımı doldururken bir yıl sonra bana ve sizlere ve bizden tüm dünyaya barış, sağlık, bolluk ve bereket, huzur, bol sevgi diliyorum…

İyi ki doğdum ben…

 


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

Comments

comments

Powered by Facebook Comments