Çalışanları takdir belki de en önemli konu. İş vereniniz ya da amiriniz sizi takdir etmiyor olabilir. Peki ya siz?


5 dakika


Çalışanları takdir belki de en önemli konu. İş vereniniz ya da amiriniz sizi takdir etmiyor olabilir. Peki ya siz?

Madem hafta sonuna yaklaştık, Daha sohbet tadında bir yazı olsun bu iş’liYorum’umuz.


Gündemin Akışında Sürpriz

1 Mart tarihimizin en büyük sivil deniz kazası ile pazartesi gününün baş tacı oldu. Deprem Haftası ve Yeşilay Haftası ile ilgili yaptığımız hazırlıkları hafta geçmeden paylaşmak istedik. Bir de çok sevgili Jale Keskin‘in gurbetçi bir Türk Kadını olarak aramıza katılması bizi son derece memnun etti. Bu heyecan ile bu hafta iş’liYorum kategorisine ait  yazımız cuma gününü kendine yer seçmiş oldu.

Aslına bakarsanız akışına bıraktığımız bu yazı iş dünyası için özel bir gün de temsil ediyormuş. Mart ayının ilk cuma günü “Çalışanları Takdir Etme Günü” olarak belirlenmiş.

Her Şeyin De Günü Varmış

Başlarda bende sizin gibi düşünüyordum. Neredeyse aldığın nefesin bile günü ilan edecekler diyordum (11 Nisan Dünya Nefes Alma Günüymüş bu arada ☺) ama sonradan neden bu kadara negatif olduğuma ve tepkili yaklaştığıma şaşırdım.

Bir şeyde eksiklik varsa, farkındalık yaratmak ve dikkat çekmek isteniyorsa o günler ortaya çıkıyor. Bunu hatırladım. Biraz vicdan yapıyoruz yani. En azından bir gün bile olsa, bir hafta da olsa dikkatleri ilgili yöne çekmek meselesi.

Ve madem biz de sosyal ve sorumlu bir site olarak farkındalık yaratım çabasına katkı sağlamaya çalışıyoruz; eleştirmekten vazgeçtim.

Gelelim bu günün önemine.


Çalışanları Takdir Etme Günü

Evet çalışanların yaklaşık yüzde doksan beşi bu şekilde hissediyor.  İşvereni ya da amiri kendisini değersiz, önemsiz, sıradan hissettiriyor. Hatta bilerek strese soktuğuna inanıyor. Bu da motivasyon düşüklüğünün en baş sebeplerinden.

  • İşverenim bana değer vermiyor. Oysa kendi işim olsa ancak bu kadar çalışabilirdim
  • Para veriyor diye bana bu kadar önemsiz hissettiremez.
  • Ben mesai istemedim, kar kış çalıştım, gece sabahlara kadar rapor hazırladım. İzin günlerimde bile beni rahat bırakmadı. Karşılığı “görevin” ya da “yapmasaydın” mı olacaktı.
  • Ben olmasam o başarı elde edilemezdi. Ben işim için yaptım, O yapmış gibi sahiplendi.
  • Bir günaydın demek bu kadar mı zor?
  • Bir dakika lavaboya gidersin olay olur, ciroyu üçe katlarsın teşekkür yok.
  • Verdiği ücret hak ettiğimden az diye sadaka verdiğini düşünüyor sanırım. Ama emek veriyorum ben de buraya. Böyle davranmaya hakkı yok

Liste uzar gider.


Çalışanları Takdir Etmede İşveren ya da Amir Eksiklikleri

Rahmetli Sakıp Sabancı‘nın “kendisinden zeki insanları işe aldığını” ve onlara “güzel ücretler ve manevi başarıyı da hissettirdiğini” her türlü hatırasından okuyabilirsiniz.

Başarının; güvenlikten, bankoya, uzmandan, idareciye, yöneticiden ofis elamanına kadar herkesin hakkı ve payı olduğunu unutuyorlar çoğu zaman.

Bazı liderlik yeteneği olmadan parasıyla iş kurmuş insanlarda; korku ve kaygının olduğu yerde başarı gelir zannediyorlar. Ne yazık.

Takdir;

  1. Bir çalışmayı, bir işi, bir davranışı beğendiğinde bunu açıkça belirtme, bir kimseye değer verme.
  2. Bir şeyin, bir kimsenin değerini, önemini, gerekliliğini anlama.

Ne kadar üzücü ki böyle bir eksiklik var, ve farkındalık yaratmak için “günü” ilan ediliyor.

Oysa başarı ekip işidir. Çalışan kendini mutlu, umutlu ve kaygısız hissediyorsa. Şirketin sorunlarına çözüm için dört elle sarılır. Yeter ki ait hissetsin. Çalışan dinlenildiğini, kendisine değer verildiğini, arkasından konuşulmadığını, şirketinin onun yanında ve ailesi olduğunu bilirse başarıyla o iş yürür.

Bu şartlar olmadan o iş yürüyorsa o personeli takdir etmekle kalmayıp daha da fazlasını yapın. Ama bu şartları sağlayamıyorsanız bilin ki mutsuz personel; kalitesiz iş, bereketsiz kazanç, öğrenmeniz için pek çok stres faktörü getirecektir.

YA ÇALIŞANLARIN TAKDİR ETMESİ? 

Sadece işveren değil, çalışanında takdir etmesi gerekli tabi ki.

  • İşini mesela; para kazanmasına vesile olduğu için. Sevmiyorsa başka bir arayabilir ama aramıyorsa sorun çıkarmasına sebep yok.
  • İş Arkadaşlarını mesela; İş arkadaşı ne kadar kaliteli, düzgün saygıdeğer olsun ya da olmasın; karşısındaki arkadaşını takdir etmek önemlidir. Herkes kendi kalitesi ile yaşar!
  • Amirlerini ve işverenlerini mesela; Onlar sadece paralarıyla bir yerlere gelmiş olabilir, Onlar insan ilişkilerinden anlamıyor olabilir. Onlar gerçekten kırıcı yerine göre küstah oluyor olabilir. Unutmamak lazım, altın çamura da düşse yine altındır. Bir sarrafın eline geçmesi için başka şeylerin zamanının gelmesi gerekiyordur belki. Belki bir işarettir bu yaşananlar.
  • Kendini mesela; Tüm dış uyaranlara rağmen, işini hak ettiği özende ve değerde yaptığı için. Güzel olmasına sebep verdiği için, vicdanı rahat olduğu için..

Mesela Ufacık Bir Hediye

Yönetici olarak çalıştığım bir kurumdu. Yeni yıl geliyordu bütçe kısıtlı olduğu için hayallerimizdeki gibi olmayacaktı organizasyon. Hediye konusunda da ciddi bir kısıtlama yapmamız gerekiyordu.

Oturdum işverenlerim adına (sonra kendilerine imzalattım) her personele ve o personelin ailesine isimlerine özel mektup yazdım. Personelimizi takdir ettiğim, başarımızın parçası olduğu için teşekkür ettiğim, şirketimizin hayallerinde ortak olduğu için mutlu olduğumuzu yazdım uzun uzun. Gelecek planlarımızdan bahsettiğim ve bu ailenin bir parçası olmasının ne kadar önemli olduğundan. En alt düzeyinden en üst düzeyine kadar, kimseyi ayırmadan..

Ailesine yazdıklarım arasında “Annen/baban belki bazı akşamlar seninle geçireceği vakti işyerinde geçirmiş olabilir. Ama buradayken bile seni konuştuk.  O çok önemli bir görevde ve senin güzel bir geleceğin olması için çalışıyor.” “Sana teşekkür ederim. Annene iyi bak…  ” gibi cümlelerle yazdım mektubumu. Anne/babasının yaptığı işle gurur duyması, kendisinin de o işyerinin bir ferdi olduğunu bilmesi ve güvende hissetmesi için..

—-

Ve o mektuplar gözyaşları içinde okundu. Çalışanların anne babası teşekkür etti, evlatlar mutlu oldu. En anlamlı, parayla satın alınamayacak en özel hediyeydi. Karşılaştığımızda ve konusu açıldığında hala sakladıklarını ve ne denli kıymetli olduğunu anlatıyorlar.


Sözün Sonu 

Mesleğiniz ne olursa olsun. İster gönüllü, ister maaşlı, ister ücretsiz. İster ev hanımı ya da öğrenci.. Bir gayretiniz varsa; ve beklentilerinizden az takdir edildiğinizi düşünüyorsanız;

Ben takdir ediyorum sizi. Üstelik kendi gününde olan Çalışanları Takdir Etme Günü’nde de değil sadece. Her gün. ?

Şimdi sıra sizde. 

Kaldırın sağ eli havaya. Sonra kendinize sarılır gibi yapıp sol omzunuza doğru getirin ve sıvazlayın.

İşte bu kadar. 

Haydi sağlıcakla ?‍♀️


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments