Doğruluk üzerine olacak bugün yazım. Çünkü bu yıl Ramazan ayının temasını doğruluk olarak belirlemişler. Zenginliğin hamuru, dostluğun temeli, bu güne kadar gelmiş geçmiş bütün dinlerin buyruğu doğru insan olmak.
Biliyorsunuz sitemizin kuralları gereği tüm görüşler, tüm dinler, tüm ırklar, cinsler hatta doğadaki her canlı bizim için eşit. Amacımız insanlığın varoluşundan bu yana geçen tüm dinlerin, tüm sosyal kuralların isteği hatta emri olan doğruluk üzerine bir iki kelam etmek. Sürçülisan edersem affola!
Ramazan Teması
“Nerede o eski sahur ve iftar sofraları?” diyerek başlamak beklenen olurdu belki de bu konu üzerine yazmak için klavyenin başına oturduğumda. Biliyorum herkes o eski günleri özlüyor. İnsanlar özellikle geçtiğimiz iki yıl pandemi nedeniyle ve genel olarak da bireyselleşme yüzünden gittikçe yalnızlaşıyor ve yalnızlığı seçmelerine rağmen eski günlerdeki bu kalabalığı da özlüyor. Bir kısır döngü sanki. Ramazan ayı da işte bu yalnızlığı biraz daha fazla sokuyor insanın gözüne gözüne. Bu yıl biraz farklı anlatmak istiyorum. Çünkü bu ay için her yıl bir tema belirleniyormuş. Özel günler, haftalar, aylar gibi…
Açık söylemek gerekirse Ramazan ayına dair bir tema belirlendiğini bilmiyordum. Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın yaptığı açıklama ile haberlerden öğrenmiş oldum. Hiç şüphesiz doğruluk kavramı dinlerin hatta daha genel düşünecek olursak tüm sosyal kavramların temeli. Kesinlikle de tema olmayı hak eden bir kavram.
Doğruluk üzerine söylenmiş cümleler...
Yüzyıllar boyu, hatta insanlığın var oluşundan bu yana dürüstlük en önemli erdemdir. Müslümanlıkta Hz Muhammed’in hadislerinde çokça geçer, Kuran-ı Kerim’de ayetlerde geçer ama sadece İslamiyet’e özel değildir. Mesela Hz Musa’ya gelen on emirden biridir “yalan söylemeyeceksin!” Kadim dinlerde de geçer, felsefenin özünde de… O kadar değerli ki, değerini anlatmak için onlarca cümle geçmiş tarih kitaplarına.
“Doğruluk dost kapısıdır.” Hacı Bektaş-ı Veli
“Yanlış sonsuz şekillere girebilir doğru ise yalnız bir türlü olabilir.” Jean J. Rousseau
“Sadelik iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur.” Lev Nikolayeviç Tolstoy
“Doğruluk Musa’nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca bütün eğrilikleri yutar.” Mevlana
“Doğru yoldan gidenler şaşırmazlar.” Wolfgang Van Goethe
Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eserinde doğruluk ve adalet içine anılmış. Ve eserde şöyle yazmış:
“Tanrı seni doğruluk için bu mevkiye getirdi; haydi doğru ol ve doğruluk ile yaşa.”
“Bey ne kadar doğru olur ve iyi hareket ederse, Halk için o kadar mes’ud bir devir ve hayat başlar.”
“Ben işleri doğruluk ile hallederim; insanları bey veya kul olarak, ayırmam.”
İyi ahlaklı olmak.
İnsanlık tarihi yaşadığımız toplumlar ya da coğrafyalar değişse bile ahlaki değerler hiç değişmemiş ve dinlerin de üzerinde yer almış. Dindar olmasa bile insanlar iyi ahlaklı olanları daha üstün görmüşler. İşte bu yılın teması olan doğruluk hep en üstte yer almış.
Elif gibi dimdik durmak insanlık tarihi boyunca en değerli görülmüş. Her zaman doğruyu söylemek, yalanın yanında yer almamak… Hatalı olanın karşısında durmak…
Öyle ki doğru bir insan olmak için söylediğinle yaptığının bir olması gerekir. Ahlakın en temel ilkesidir doğruluk ve doğru bir insan zaten diğer ahlaki değerlere uygun davranır. İşte o yüzden en önemlisidir belki de. Temeldir yani. Doğru olmadığı zaman ahlak çöker, demiri eksik olan bina gibi…
Düşünsenize doğru olanı söylediğiniz zaman dedikodu da olmaz, iftira da…
Dimdik, Dosdoğru, Elif gibi ol!
Ne mutlu size, huzurlu bir iftar sofrasında buluştuysanız aileniz ya da sevdiklerinizle. Ama doğruluktan şaşmadan, riyakarlığa bulaşmadan, sahtekarlıklara dolanmadan bakabiliyorsanız birbirinizin yüzüne. “Aman bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demeden “sen hatalısın” diyebiliyorsanız ne mutlu sahura uyanıp lokmanızı bölüştüğünüzde.
Ve yaradanın karşısında elif gibi dimdik durabilmek için doğruluk yolunuz olsun.
0 Comments