Dokunma Hurdacının Kızı

Tahmini okuma süresi 10 dakika

Pazar günleri en sevdiğim klasiklerimdendir sinemaya gitmek.

Küçüklüğümün kış Pazar günlerinde ailece sinemaya giderdik. O günlerden kalma bir nostalji bende.  O zamanlar çocuk animasyonları falan yoktu. Adile Naşit, Münir Özkul, Cüneyt Arkın’ın, Tarık Akan, Fatma Girik, Filiz Akın, Türkan Şoray, Ediz Hun ve daha nice film yıldızlarını izlemeye doyamazdık. Kardeşim Cüneyt Arkın hastasıydı ben de Filiz Akın. Çocukluğumdan kalma bir alışkanlık olsa gerek hala çok severim filmi sinemada izlemeyi.

İşlerim bitmiş evde ne yapacağımı düşünürken malûm telefonuma sarıldım hemen. Hepimizin elinden düşmeyen şu cep telefonlarının kölesi olduk neredeyse. Şikâyet etsek te vazgeçilmezimiz oldular. Sosyal medyada “kimler neler yapıyor” lara bakarken Güray’ın film afişi çıktı karşıma.

Dokunma Hurdacının Kızı filmi 16 Eylül’de gösterime girmiş. Tiyatro kurslarından tanıdığım güzel yürekli Güray Yılmaz’ın bir filmde başrolde oynaması heyecanlandırdı beni. Hemen arkadaşımı izlemek istedim. Birçok dizi ya da filmde izliyoruz Güray’ı aslında. Pandemi sayesinde eski buluşmalar, toplaşmalar olmadığından, sosyal medyalardan haberdar olabiliyoruz. Onun afişte resmini gördüğüm ve konusunu okuduğum anda hemen tatliş Serpil’i de kafalayıp sinemanın yolunu tuttuk.

Fragmanı izleyip filmin konusunu okuduğumda gerçek bir acıyla karşılaşacağımı biliyordum. Çocuk istismarı, tecavüz…

Ancak, bu kadarını beklemiyordum ne yalan söyleyeyim.

Sözü çok uzattım biliyorum. Güray’ı yakalayabilmem bir yana bu kadar acıyı anlatan filmi nasıl anlatacağım korkusuyla bu kadar geciktim. Huzur dolu mekânımız Kitap Pastasında buluşabildik nihayet.

Ben sordum o cevapladı.

Kâh ağladık, kâh sinirlendik-delirdik bu filmi konuştuk Güray’la.

Ve nihayet aktarabildim sizlere.

Bir kız çocuğu babası olduğunu biliyorum. Şunu da biliyorum ki “dünya bir yana kızın bir yana”dır senin için. Seni tanıyan herkes iyi bir baba olduğunu bilir. Peki tecavüz eden adamı oynamayı nasıl kabul ettin?

Öncelikle şunu belirteyim ki bu film Türkiye’deki çocuk istismarıyla ilgili ilk sinema yapıtıdır.

Senaryoyu ilk okuduğumda böylesi gerçek olamaz dedim. Gerçek hayat hikâyesi ama böyle bir kader nasıl olur du?

Dünyada ve ülkemizde çocuk ya da yetişkin bir çok kadının taciz ya da tecavüze uğramasına rağmen utanç ve korku yüzünden seslerini çıkaramıyorlar. Artık kız çocukları değil erkek çocuklarına bile neler yapıldığını duyuyoruz. Taciz ya da tecavüze uğrayanların hepsi susmuş/susturulmuş. Biri bu acıların sesi olsun. Biri gerçekten çıksın haykırsın dedim. Birilerinin gerçekten bunu duyurması gerekiyor artık. Bu pisliklerin bitmesi için hepimizin bir şeyler yapması gerekiyor. Bir kız babası olarak ta üstüme düşeni yapmalıyım dedim. 

Dokunma Hurdacının Kızı - Can

Ayrıca, hikâye çok ilginç. Biri bana anlatsaydı inanmazdım. Ama yazık ki gerçek. Her şeyi gerçek bu filmin. Sadece isimler sahte. Tecavüzcü Can ismi haricinde…

İkinci kez okuduğumda ağladım. Benim de bir kızım var. Babayım ben. İnsanın kendi kızının başına gelmesini istemediği bir olayı yaşatan karakteri oynaması! O insanı canlandırmak? Acaba bu filmde oynarsam tepki nasıl olur dedim. Tecavüz eden birini oynamak? Nasıl oynardım?

Sonra, yanlış yetiştirilen çocukların açtığı yaralar… Yaşattıkları ve yaşadıkları. Böylesi çocuk yetiştirmede ailelerin ve toplumun katkıları. Hikâye tüm anne-babaların ve toplumun yanlışları ve sonuçlarını gözler önüne seriyordu. Yanlışla büyütülmüş bir yetişkini oynayacaktım. Nefretle baktığımız bir kişiliği oynamak pahasına oynamaya karar verdim. O kimliği oynamak çok zor oldu benim için, uykularımdan uyandırdı. Bütün bu yanlışları anlatacak biri olmalıydı ve bu ilki ben yapayım dedim.

Artık yeter dedim ya..

Neredeyse Can masum diyeceksin! 

Hayır, asla masum değil. Ancak, yanlış yetiştirilen bir çocuğun çevresine ve kendisine verdiği zararları bu filmde tüm gerçekliğiyle görüyoruz. Özünde iyi biri aslında. Baba baskısı ardından hayatının hatasını yapıyor o da.

Hediye’yi çocuğun ailesi biliyor mu gerçek hayatta biliyor mu? Ailesi mi oğullarını yönlendiriyor Hurdacının Kızı’na?

Bu olay öyle gizli ki, yalnızca Hediye, Hediye’nin annesi ve Can biliyor. Oğlanın ailesi özellikle Hediye’ye yönlendirmiyor. Hediye olmasa da bir başka kız çocuğu olacaktı sonuçta, onun hayatı kararacaktı.

Hediye şu an ülkemizde bir öğretmen. Milli Eğitim bünyesinde öğretmen. Bu filmi oynamamıza rağmen biz bile Hediye’nin kim olduğunu bilmiyoruz. Hatta gala gecesinde aramızda olduğunu söylediler. Onunla tanışmayı gerçekten çok isterdim.  

Bu hikâye nasıl gün yüzüne çıktı?  Biliyorsun böyle hikâyeler hep gizlidir.

Olayın yaratıcısı yapımcımız Kral FM DJ’lerinden Afrikalı Ali. Canlı bir bağlantı sonucunda hikâyenin peşine düşüyor.

Dokunma Hurdacının Kızı Kadrosu

Erdal Babür ve Hülya Kılıç birlikte bu hikâyeyi senaryoya çeviriyorlar. Hüsnü Hakan Gürtop yönetmenliğini yaptı biz de oynadık.

Filmde konuk oyuncu olarak Erkan Petekkaya, Ferhat Göçer, Metin Şentürk ve Faruk Sofuoğlu yer aldı. Filmin oyuncu kadrosu ise; Abidin Yerebakan, Zeynep Doğan, Belma Mamati, Fatma Yılmaz, Betül Şahin, Ayşe Doğan, Sami Çelik, Murat Emre Üstün, Oğuz Han Burak Üstün, Gülsüm Baylık, Tamer Gül, Cenk Sarıkaya, Melih Kurtuluş, Ali Şentürk ve ben Güray Yılmaz oynadık.

Mint 90’lar platoda, Kocaeli, Gebze, Darıca ve İstanbul da gerçekleşti çekimler. Yaklaşık 2 haftalık bir zamanda tamamladık bu filmi.

Seni en çok etkileyen sahneler hangisiydi. Sahne derken, kurgu bir hikâye değil bu film dolayısıyla böyle bir gerçeği oynamak zor olmadı mı?

Olmaz mı?

İki sahnede çok etkilendim. Birincisi, saç kesme sahnesi filmlerde artık çok kullanılan bir sahne olmasına rağmen bu filmde başkaydı. Sahnede göz yaşartıcı hiçbir şey kullanmadık. Gerçekten ağlayarak oynadık. Oradaki tüm gözyaşları ve acı gerçekti. Diğeri ise Can ve Hediye’nin yeniden karşılaşma sahnesi. Tek seferde çekildi bu sahneler. Gözyaşlarımız gerçekti. Bizden hariç, stop dendiğinde ve onaylandığında tüm settekiler ağlıyordu.

Hatta şöyle bir şey oldu.

Ertesi gün yine hastanede bir çekimimiz var. O sırada iki hastabakıcı geldi yanıma. Adam boynuma sarıldı hüngür hüngür ağladı. Abi evime gittim gece on ikide, karıma anlattım. O ağladı ben ağladım. Nasıl böyle bir şey olur dedik” diyerek omuzumda ağladı.

Tahta oyuncak araba ya da bir ben izinin nerelere götürdüğünü izleyeceksiniz. Beni çok şaşırttı doğrusu.

İzlediğinizde hayretler içinde şahit olacaksınız.  

Hediye’nin babası gerçekten duymamış mı?

Duymamış baba. Abidin Abi filmde hurdacı rolündeydi. Ona sorduk sen böyle bir şey yaşasaydın ne yapardın dedik?

“Asardım kendimi” dedi. “Bu acıyla yaşayamaz insan. Asardım kendimi.”

Gerçek bir hikâye olduğu için oynamak çok zor oldu. Dayanamıyorsun, acı çekiyorsun her bir sahnesinde. İnanılacak gibi değil ki bu hikâye. Kim bilir daha neleri var böyle. Olduğunu da biliyoruz hepimiz.

Film sonrası dönüşler nasıldı?

Öyle çok geri dönüş aldık ki! Bir çok insanın hayatında benzer şeyler var. Hikâyesini anlatmak isteyenler mi dersin? Teşekkür edenler mi?

Ağlamaktan helâk oldu insanlar. Kendi hikâyelerine mi yoksa filme mi bilinmez ama herkesi çok derinden etkiledi bu film.

Sivil Toplum Örgütlerinden tutun da, izleyen anneler ve babalar defalarca teşekkür ettiler. Bu filmi tüm anne ve babaların izlemesi için bizden ricada bulundular. Her yerde yayınlanmasını istiyorlar. Gerçekten bu filmi herkes izlemeli. Ben de bir babayım, şimdi kızımı daha dikkatli izliyorum. Çünkü Can gibi pisliklerden o kadar çok var ki! Bir anlık pislikleri yüzünden nice hayatları karartıyorlar. Hayvanlara bile neler çektiriyorlar. Eskiden sinirlendiğimde hayvan derdim. Şimdilerde hayvan demeye utanıyorum sinirlendiklerime… Canlı olan her şeye sevgiyle ve merhametle yaklaşmamız öğretisiyle yetiştirildim.

Sohbetin, paylaşımın için teşekkür ediyorum Güray. Son olarak ne söylemek isterdin?

Ben teşekkür ediyorum. Küçük, minicik çocuklara şefkat gösterilmesi gerekirken yaşatılan bu acıların son olması kuşkusuz hepimizin dileği. Bir çocuğu yetiştirmek büyük emek ve özveri ister. Hediye’lerin ve Can’ların yaşadığı acı hikâyeyi başka insanların hikâyeleri olmasını hiçbirimiz istemiyoruz. Ben insanlarda ayrım yapmam. Benim için tek ayrım bir insanın saygılı, ahlâklı, sağlam karakterli olmasıdır. Bu kavramlara sahip insanlar dünyaya güzellikler katabilir ancak. Huzur ve güzellik olur. Önce bu kavramları kendimize sonra da çevremize yerleştirmeliyiz. Hayatı güzelleştirmek bizim elimizde…

Tüm ekip arkadaşlarımla toplumun bir acı gerçeğini anlattık bu filmde. Emeği geçen herkese ve sana da teşekkür ediyorum.

Hikâye gerçek…

Çocuk istismarı, taciz ve tecavüz olayları ülkemizin ve dünyanın her yerinde yazık ki sayısızca var. Bilinenlerin yanında bilmediğimiz nice acılar yaşanıyor. Bu film gerçek bir tecavüz hikâyesinin anlatımı. Gerçeklerin hissedildiği biçimiyle bizlere yansıtmış bu filmde tüm emeği geçenler de.  

Böylesi gerçekler yazık ki ülkemizde ve dünyada sayısızca var. Küçücük kız çocuklarının hatta erkek çocuklarının bedenlerine gözünü dikmiş, gözü dönmüş yaratıkların bıraktığı acılar her yerde.

Bu filmden alacağımız çok dersler var. Güray’la filmi konuşurken bile defalarca boğazlarımız düğümlendi, sinirlerimiz alt üst oldu, gözlerimizden yaşlar boşaldı.

Tecavüze uğrayan kızının toplumdaki insanlara karşı koruyabilmek adına hakkını arayamayan annenin çektiği acı.

Oğlunu tecavüze yönlendiren baba profili…

Öğretmen olmuş Hediye. Anne de olmuş üstelik. Kim bilir ne kadar yanındadır o çocukların. Çocuklarını yetiştirirken yaşadığı korkuları düşünmek bile istemiyorum.  Hayatı boyunca içindeki derin yarayı nasıl taşımış, ne zorluklarla karşılaşmıştır kim bilir? Çocukluğunu, hayatını elinden alan insana duyduğu öfke… O insanın sonrasında karşısına çıktığında hiçbir şey yapamaması… Merhametinin yüceliği…

Bilmediğimiz nice Hediye’ler, Ayşe’ler, Helena’lar vardır kim bilir? Belki de Kendisi gibi aynı yaraya sahip nice kadınlar için anlatıyor. Belki çocuklarımızı daha da koruyabilmemiz-korumamız için anlatıyor. İyi ki anlatıyor. Aramızda nice tecavüzcü pislikler var bilinmeyen. Onların gün yüzüne çıkması için anlatılmalı bu hikâyeler.

Teşekkürler Güray,

teşekkürler bu filmin yapımında emeği geçen herkese.

İnsanlığın utancına bir ses oldunuz…

Yolunuz açık,

Gişeniz bol olsun…

Nalan AĞDAŞ


Like it? Share with your friends!

Nalan AĞDAŞ

"İsmimin inadına gülümsüyorum hayata!" Evlat, Anne, Bir de üniversiteli gençlerin (En sevilen) öğrenci işleri ablası.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments