Ortaokul Zamanları
80 ve 90 lı yıllarda çocuksanız; eğitimin “ilk öğretim” kısmının 5, “orta öğretim” kısmının 3 yıllık zamanlar olduğunu bilenlerdensiniz. Hatta öyle 6,7,8. sınıf da değil. Orta 1, Orta 2, Orta 3.. İlk okuldan mezun olup, ortaokula gelindiği zaman, çocukların yetkinlik kazanması için İş Eğitimi adı altında dört farklı ders vardı. İşte en çok eğlendiğimiz ders olan Evin Ekonomisi dersi bu günün konusu..
Ana Başlıklar Farklı
Orta okul bitene kadar üç seneden, toplam altı dönem görürdün. Ana başlık konuları dört taneydi. Bir dönem ticaret, bir dönem tarım, iki dönem iş teknik ve iki dönem de ev ekonomisi.
Ticaret dersinde; mümkünse para biriktirmeyi, tutumlu olmayı, esnaflıktan başlayan ticaretin; büyümesiyle ne kadar çok insana iş desteği sağlanabileceğini, okumanın önemini, ne olursa olsun doğru ve düzgün davranmayı öğretirlerdi bizlere.
Tarım dersinde okulun bahçesini inceler, solucanları incitmeden ufacık bir kısma çiçek eker, çim adam yetiştirir, pamuklar içinde fasulye büyütürdük.
İş Teknik dersi en hareketlilerinden biriydi. Ayşen Öğretmendi öğretmenimiz. İlk önce sabuna batırılan iğnelerin üzerinden geçirilen rafyalarla “süs” yapılırdı. Kıl testerelerle peçetelikler, alçıdan Atatürk Büstleri, Mandaldan nihaleler, İpleri boyayarak tablo yapmalar, patates baskıları. Resim-iş dersine hazırlanan, sergiye çıkacak tablolar da cabası. İçimizdeki cevheri, yetenekleri, sanat ve zanaat ruhunu tetiklemekti belki de amaçları. Yapılabilir olduğunu, denemekten korkmamak gerektiğini göstermek. Sonra sergilenen eserlerle gurur duyardık. Yıl boyu okulun duvarlarına asılan, ya da veliler ile birlikte öğretmen ve öğrencilerin gezdiği özel sergiler..
Aysun Öğretmen’in Ev Ekonomisi dersinde erkekler hep yalvarırdı kadıncağıza. “Hocam biz düğme dikmesek ne olur” Kızardı öğretmenimiz. “Yarın öbür gün askere gittin, okula gittin, annen mi gelecek peşinden düğmeni dikmeye. Şimdiden öğren de ne aç kal, ne de dağınık. Hatta git evde annene yardım et de, sevinsin kadıncağız.” Haklıydı.
Ev Ekonomisinden Kalanlar
Ekmekleri bayatlamayacak kadar alın, eğer ki bayatlarsa değerlendirin gibi tutumlu olma kurallarını öğrettiler bize örneklerle.
Omlet nasıl yapılır, salata yemek neden önemlidir, öğretildi. Kendi başımıza “bir yumurta kırabilir” olduk. Sağlıklı beslenmenin temelleri atıldı. Salatalar yaptık annelerimize.
Sökük dikmeyi, düğme dikmeyi öğrendik. Makromeden, örgüden hediyeler yapmayı, el emeğinin kıymetini.
Bir de “dağıtmazsan toplamak zorunda kalmazsın” kelimesinin önemi,
Yatak nasıl toplanır. nasıl düzenli olunur, sağdan sola ya da soldan sağa sırayla iş yapmanın nasıl zaman kazandırdığını ve pratik olmayı..
Sanrım şimdilerde bu dersler verilmiyor. Ne kadar da önemliymiş meğer..
Yeni neslin kafaları kadar, odaları da dağınık. Düzenli olmanın gerekliliğini anlamıyorlar. Tutumlu olmak, disiplinli ve hatta pratik. “Neden pratik olayım ki?” derken son derece ciddiler.
Akıl almaya karşı, canlarının istediğini yapan bu kuşağa nasıl öğretebileceğiz bu değerleri bulamıyorum.
Hayat Onlara “kendi yöntemleriyle” öğretmeden…
0 Comments