Geleneksel Çocuk Oyunları Barbie ve Süper Mario’ya Karşı “Ooo portakalı soydum, başucuma koydum” ile başlayan adaletli seçimler, sokak oyunları, evlerdeki şenlik.. Duma duma dum. Haydi biraz oyun oynayalım


5 dakika


Duma duma dum.

  • Sizin cicozlarınız oldu mu hiç?
  • Ya da plastik arabayı pullarla süsleyip sokaklarda fren sesleriyle gezdirdiniz mi?

Evet evet bir kız çocuğu olsam da plastik hortumlarla küllah üflemecilik de oynadım. Sokaklarda ayı oynatan amcanın geldiğini de izledim. Beyaz sepetinde lahmacun satan amcadan lahmacun alıp; şöyle bol maydanozlu-soğanlı, üzerine renk renk macunları tepside getiren amcadan ince sırıklara sarılmış rengarenk macunlardan da yedim.

Sokaklarda büyüdük. Bisikletin bile hayatımıza çok sonraları gireceği, çocukların komşu teyzelerinden rahatlıkla su içebildiği zamanlardan bahsediyorum.

“Portakalı Soydum” Geleneksel Bir Seçim

Herkesin ezbere bildiği ve söylediği bu tekerleme ne kadar da önemliydi. Başlarken işaret parmağı ağız içinde ne kadar “oooo” olursa, sanki seçim de o kadar adaletli oluyordu. Hep bir ağızdan sayıyorduk. “Duma duma dum, kır-mı-zı mum – De-de-min-sa-ka-lı-na-kon-dur-dum.” Ebesin… ?‍♀️?‍♂️

Saklambaç, seksek, istop, körebe, yakar top bolca koşturduğumuz, kan ter içinde kaldığımız en güzel gürültülerdi. Sonra çember içinde oynanan; yağ satarım, bal satarım vardı”

İple Oynananlar

Erkek, kız fark etmezdi bizim oyunlarımızda. İki kişi kocaman bir ipi çevirir. Herkes sırayla dışarıdan o ipin içine girer atlardı. Yavaştan hızlıya çevrilen iple birinci bulunana kadar sürer giderdi. Ya da çevirmelinin dışında yine iki kişinin bacaklara geçirdiği, birler; bilekte, ikiler dizde, üçler baldırda, dörtler belde diye giden zıplamalı hali..

Sadece Bu Kadar mı?

Elbette değil. Kağıtlı, plastikli oyunlar hayatımıza girmeden beştaşlarımız da vardı. Hepimizin özenle topladığı taşlardı onlar. Koyunların kemiklerinden seçerdik diye övünürdü büyükler, soğuk kış gecelerinde “göstermek” için oynamaya başlar ve de genelde hep onlar devam ederdi.

Daha önce Kadın Emeğini Değerlendirme ile ilgili kaleme aldığım Nahıl Dükkan‘ı bu konuda incelemek isteyebilirsiniz.

Evde Oynananlar

Bu evcilik, doktorculuk, öğretmencilik belki çok daha ufak zamanların oyunlarıydı. Hatta bu oyunların içinde babası özel halk otobüsü şoförü olan Mustafa’yla “Belediye Otobüsçülüğü” oynardık. Bunlarda evcilik kategorisindeydi.

Dokuz Taş
Dokuz Taş

Sonra sonra Solo Test çıktı, Kızma Birader, hatta rahmetli dayımın çocukken oynamayı çok sevdiğini söylediği, tahtasını kendi çaktığı dokuz taş.

Solo Test
Solo Test

Solo Testte “Başarılı” olanın neden “üç kağıtçı gibi göründüğünü o zamandan beri anlayamamışımdır.

Kızma Birader
Kızma Birader

Birde konuştukça ve ters gelen zarlarla iyice içinden çıkılmaz hale gelen kızma birader


Peki ya Barbie ve Süper Mario Nereden Çıktı?

Bu oyunlar bizim geçmişimiz, kültürümüz. Fiziksel hareketlilikten, paylaşmaya, saymaların ahenginden takım olmanın gücüne kadar pek çok şeyi barındırıyor içinde.

Her yıl 9 Mart Barbie Bebek ve 10 Mart Süper Mario Günü olarak kutlanıyor.

Süper Mario

Barbie Bebek uzun el kol ve incecik beliyle, biçimsiz vücuduyla reklamlarla pazarlanan ilk oyuncaklardan. Süper Mario ise video oyunlarının belki de elle tutulabilir makinelerin içine girdiği, kameranın oyuncunun isteğine göre ileri geri gidebildiği ilk videolu oyun.

Kızımın çok oldu ama benim hiç Barbie bebeğim olmadı. Aynı şekilde Süper Mario oyuncağımda. Süper Mario ile İsviçre’de yaşan teyzemizin oğlu Emrah tanıştırdı bizi. Biz yine kendimizce birliyim, ikiliyim diye sıraya girerken.. 🙂

En Fazla Tetris 

Tetris

Bir dönem deli gibi bir çılgınlık başladı. Adına Tetris dediler. Evlenecek kızlar dantellerini, koca koca okullara giden delikanlılar sınava hazırlandığı derslerine ara verdiler. Sırf iyice hızlanmış son seviyeleri can kaybetmeden geçebilmek için..

Bizim gölgelerde şekil yaptığımız kuşlar, martılar, köpekler, tavşanlar unutuldu. Beştaş hatırlanmaz oldu. Sokaklar zaten artık çocukların uzak durması gereken yerler haline geldi.

Sözün Özü

Bizler sokakta oynayıp, tereyağlı, şekerli ya da salçalı ekmeklerle büyüyebilen bir ip, bir plastik topla dünyalarca eğlenen şanslı çocuklarmışız.

Dilerim bizim çocuklarımız ve onların çocukları da bizim kadar olmasa da “teknolojik” oyuncakların dışında bir şeyler bulabilirler eğlenebilecekleri.

Burdur Valiliği ve Kültür Müdürlüğü katkılarıyla, Yrd. Doç. Dr. Şevkiye Kazan ve Şengül Kazan Kırçık hanımefendilerin hazırlamış olduğu kitap 2006 yılında basılmıştır.

Barbie ve Süper Mario’nun kutlanan günleri olabilir. Bizim reklam ve pazarlamamız olmasa da geleneklerimizle, kültürümüzle yaşatacağımız bu değerleri daha anlamlı kılabilmek dileğiyle

Sağlıcakla ?‍♀️


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments