Geri sayım başladı. Umutla beklediğimiz yılı uğurlamak üzere artık son günler. Her zaman ki gibi yeni yılın umuduyla, “an” ile vedalaşma vakti


5 dakika


Yılın son günlerinde, geri sayım

18 Aralık – 352. gün. Yeni yıla 13 gün kaldı…

21 Aralık – 355. gün. Yılın yenisine 10 gün kaldı…

2020 üzmüştü bizi, korkutmuştu. Gerçekten ne yıldı ama. Belki de yüzyılın en sıkıntılı yılı diye hem fikir şekilde uğurlarken, 2021 için de hoş gel demiştik. Bıraktığımız yıla öğrettiği şeyler için teşekkür ederken: Umut ediyorum ki 2020den daha güzel olasın. İnsanoğlu çok acı çekti. Sen insanoğlunalığımıza hoş gel 2021. Dilekleriyle beklemiştik yeni yılı. Nefesimizi tutarak, belki biraz korkarak ama yine de umut etmekten vazgeçmeden. (Hatırlamak isterseniz burada)

Sonra ne oldu?

Türk hekimlerin aşı ile ilgili çalışmalarına çok sevindik. Peşinden, istemeden taraflara ayrıldık. Aşılılar, aşısızlar. İki tarafta birbirini yargılayıp suçlamaktan vazgeçmedi. Ancak yeni yıla geri sayım için hazırlandığımız şu zamanlarda bile covid savaşı bitmedi.

Sonra bu sene yeni felaketlere; gemi korsanları katıldı. Hani on beş gemicimizi kaçıran. Yada Boğaziçi Üniversitesi rektörü ile ilgili gerginlikler yaşandı. Güzel insan Doğan Cüceloğlu vefat etti. Rasim Öztekin. Ve de Selahattin Duman. Ve de Ferhan Şensoy… Sezai Karakoç. Güzel insanlar usulca gitmeye devam etti.

Kapandık mesela. Adına Tam Kapanma denildi. Üzüldük, korktuk, gerildik, maddi manevi kayıplarımız oldu.

Ya çevre, iklim.

Müsilaj denilen bir sıkıntı yaşadık, ciğerlerimiz cayır cayır yandı. Hatta Dünyamızı öyle hor kullandık ki; yılın limiti 2020 yılında 20 Ağustosken, maalesef bu yıl 29 Temmuz‘da bitti. Ya Karadeniz’de ki seller, Van’da. Ah yanlış şehircilik planları.

Ruhumuz yoruldu, karışıklıklarımız bitmedi.

Güzel şeylerde oldu elbet. Mars’ın seslerini dinledik. Ya da Uzay turizmi “bazı kesimler için” resmen başladı. Spor da gülümsedik. Mete Gazoz’u tanıdık mesela. Paralimpik oyunlarda aldığımız madalyalar, Ampute Milli Futbol takımımız, Filenin Sultanları, Boksör kızlarımız.

İncinmişsin

Belki de yılın en tasvir edilesi olayı. İncinmişsin videosu oldu. Belki evlerde kaldık, mümkün mertebe asosyal yaşadık ancak ne bedenimiz ne de yüreğimiz dinlendi. Dediği gibi incindik. Bunca kasırganın içinde mi kalıp şaşırdık, yoksa kendi kaygı ve kayıplarımız mı bizi kasırga yaptı tam bilemedim. Çünkü dışarıda ki hayatımızın iç huzurunu yansıttığı gibi, tıpkı yumurta tavuk meselesi gibi, iç huzurumuz da dış hayatımızı etkiledi. Kolay değil, hepimiz maddi, manevi eksildik. Eskiye oranla daha kaygılı, daha huzursuz ve korkuyor olmak çok doğal.

Geri Sayım Başladı

Nerede o eski zamanlar diye bir tabir vardı. Artık daha anlamlı hale geldi.

  • Evet sıkıntılı zamanlardan geçiyoruz. İlk önce, bunu görmezden gelmek değil, kabullenmek önemli. Aldık, kabul ettik.
  • Sonrasında ise paniklememizin, korkmamızın, endişeli olmamızın normal olduğuna inanmamız gerek. Yoksa tahammülsüz bir şekilde kendi sonumuzu hazırlayacağız. Hep beraber azaldık, birlikte üzüldük, kayıplar hepimizin başına geldi. (Durumu fırsata çeviren kötüleri bile dahil ediyorum)
  • Şimdi ise, harekete geçmemizin zamanı. Özellikle kendimize, özellikle çevremize, hatta özellikle tüm kirli düzenlere karşı doğru durmak için. Güvensizlik ve korku ile hiç bir şey olmaz bedelleri ağır oldu ama her daim öğrendik. Bunun üstesinden gelmek için gereken tek şeyin de “doğru, düzgün ve yalansız” çalışmak olduğunu da. Çalışmak derken, en çok gayret etmek, attığımız her adımda mesela.
  • Kendimiz adına maddi manevi sağlığımız için. Sonrasında aile ve tüm tanıdıklarımız. Sonra bizi biz yapan tüm değerlerimiz; toplumumuz, şehrimiz, vatanımız, toprağımız, ağacımız, suyumuz, havamız, hayvanımız, dünyamız. Bizi biz yapan her ne varsa.

Doğru ve düzgün gayretler içinde olup, umutsuzluğu elden bırakmadan çalışmak.

Sanatla bakıp, bilimi anlayıp, manevi inançlarımıza gerçek değerleri vererek. Ahlakla, -Mış gibi yapmadan yaşamaya başlarsak eğer, zaten doğrunun yanında eğri olan her şey sırıtacak.

Umut ediyorum ki, virajlar, rampalar bitti. Yemyeşil, dümdüz yollar geldi artık önümüze. Her inişin çıkışı, her gecenin sabahı olduğu gibi. Kandırılmışlıklar, yanılgılar geride.

Kendimiz için geri sayım

Öfkemi, affetmeyi layık görmeyen sinirimi anlıyorum. Kandırılmışlık, haksızlığa uğramışlık, adaletsizlik duygusu yaşamanın normal olduğunu kabul ediyorum. Bu sadece benim başıma gelmedi kabul ediyorum. Kendimle barışıyorum.

Bana yanlış ya da hatalı davranan, inciten, yıpratan insanları sırtımda yük yapmamayı seçiyorum. Onları affettim. Biliyorum ki, adaletin yerine gelmesi için benim aradan çıkmam gerek. Onları duygularımdan çıkarıp, yeni ve güzel olan duyguları yaşayabilmek için, gönlümde yer açıyorum.

Engellerin hepsi zihnimizde. Farkında olmayı seçiyorum. Öfkeli ve affetmez tavrımdan vazgeçiyor; faydalı, umutlu ve layık tavrı seçiyorum. Bütünlüğün birliği içinde özgürlüğü kabul ediyorum.

İnsanın kanatları gayretidir

Mevlana

Kanatlarımız olmadan da özgür olmak mümkün değil.

9,8,7,6

Ben insan. Üzerimde bir sürü etiket, olabildiğince sorumluluk. Oldukça zorlayıcı bir yılı daha geride bırakırken yeni yılla birlikte daha güzel, daha doğru bir hayat umuduyla geri sayıyorum.

5,4,3,2,1

2021, öğrettiğin her ne varsa, tüm kalbimle teşekkür ederim. Acıdığı, incittiği, korkuttuğu oldu. Ama bir o kadar büyütüp, değer kattığı da…

Artık vedalaşma vakti. Gelen gidenden çok daha kolay olsun.

Sağlıcakla ?‍♀️


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments