gümüş – hane
Gümüş; beyaz, metalik, parlak, değerli, süslü… Özellikle kolye küpe benzeri ziynet eşyalarında rastlasak da o evimizin ve geleneklerimizin her yerinde.
Hani annelerin vitrinlerde sergiledikleri kristaller gibi bir de gümüşleri vardır. Özellikle parlatma zamanı geldiğinde, evde seslerin ve kol kuvvetinin yükseldiği hani; “cilala, parlat!” Hatta vitrinlerin adı bile “gümüşlüktür”
Söz ya da nişan çikolataları, böyle tepsiler içinde gider kız istemeye…
Ayağında gümüş halhal da Nazo Gelin’e pek yakışır hani. Nazlı ceylan gibi seke seke kaçması belki de ondandır. ❤️

Işığı çok iyi yansıtan, kolay şekil alabilen bir varlık olarak bahsedilir kendisinden. (hatta wikiye göre 1 gram gümüş inceltilerek 2 km tel yapılabilir 1) Elektriği ve ısıyı çok iyi iletir. Fakat o kadar yumuşak yüreklidir ki sert, mekanik kuvvete direnci yetmez… Bu özellikleriyle, nasıl da bu sayfa kadar temiz kalplerimize benziyor değil mi?
Gümüşün geçmişi üzerine bir kaç havalı not
ilk örnek;
Maalesef görselini bulamadım. ilk örnek bir yüzük. Beycesultan Höyüğünde (Denizli) bulunuyor. Bakır Çağı’ndan (Kalkolitik Çağ MÖ 5.000 – MÖ 3.000))kaldığı tespit edilmiş. Bu höyükten çıkan eserler Anadolu Medeniyetler Müzesi ve Pamukkale Hierapolis Müzesinde sergileniyormuş.
ilk hazine;
Truva’da MÖ 2000 yıllarında bulunan bir definede çeşitli gümüş ve altın eşyalara da rastlanmış. Ancak ilk korunabilen hazine, uzun bir süre sonra; MS 4. yüzyıldan geliyor. 1942 yılında bulunan bu hazine Mildenhall Hazinesi olarak biliniyor. (British Museum’da sergilenen eserlerin dijital hallerine buradan da ulaşabilirsiniz.)
En önemli şehir; Ayar damgasının başlangıcı sayılan kontrol damgaları 6. ve 7. yüzyıllarda görülmüş. Bu dönemde, gümüş eşya üretiminde Konstantinopolis (İstanbul) en önemli merkezlerden biri şüphesiz.
Olabilir mi? Hani “gümüş takımları çıkar” diye bildiğimiz replikler vardır. Ve genelde de çoğu 12’lidir… Hem çatal kaşık, hem de tabak çanak takımlarında bu böyle süregelmiştir. 13 yüzyıla kadar sadece kilise için kullanılan gümüş eşyalar yavaş yavaş evlere girmiş. Hatta 15 ve 16. yüzyıllarda saplarında 12 havarinin figürlerinin işlendiği “havari kaşıkları” yapılmaya başlanmış. Bana son derece enteresan geldi. Vaftiz hediyesi olarak yaygınlaşan bu hediyeler günümüze adet olarak bir miras kalmış olabilir mi? 1, 2
Kaynaklara göre 13. yüzyılda Musul 14-19 yüzyıllar arası İstanbul merkez olma özelliğini korumuş. Türklerde gümüşün ayrı bir yeri var şüphesiz. Sahan, ibrik, mangal, güğüm, şamdan, sürahi gibi yekpare eşyaların yanı sıra kakma ve savatlama (*) yöntemleriyle de pek çok süsleme yapmışız.
Mesela hamam nalınları üzerine yapılan işçiliği başlı başına bir yazı konusu olabilir. Şimdilik buraya telkari yazımızı bırakmakla yetinmiş olalım.
Ve Gümüş Şehri Gümüşhane
Bu şehrin insanlarından tanıdığım ne kadar kişi varsa, hepsi şehrine ve hemşerilerine çok bağlı. “Okumaya en büyük önemi biz veririz. Bir araştırma yapılsın bakalım ne kadar önlerde bizim şehrimiz” der her karşılaştığım. Genelde eğitimci ve sağlıkçı olan, çocukların okuması ve geçmişine sahip çıkması için başka türlü çaba harcayan, güzel ülkemin naif insanları.

Şehrin Roma dönemindeki adı Argyropolis. Yani gümüş yeri… Türkçe “Gümüş”, Farsça “Hane” isimlerinden bir araya geldiğini daha önce hiç düşünmemiştim.
İmparatorluk hazinesine ait sikkelerin altıda birinin burada basıldığını öğrenmek de çok enteresandı. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Gümüş Şehrini 1646 yılında ziyaret ettiğini yazmış.
Gümüşhane şehri’nde 70 kadar gümüş madenleri vardır. Bu şehrin gümüş madenleri yedi koldan, kol kalınlığında tok damarlar olup, cümlesi kurşunsuz halis gümüş cevheridir
Evliya Çelebi, Seyahatname, 1646
Parlak, Beyaz, Değerli…
Ve Gümüşhane. Bilirdim ama bu yönünü hiç bilmezdim. Sahi siz sahip çıkıyor musunuz gümüşlerinize, Gümüşhane’nize. Ülkemizin parlayan, beyaz, değerli kıymetli kenti, tıpkı yüzyıllardır süre gelen adı, adları gibi
Kıt olmadığı için çok rahat ulaşabildiğimiz. Belki pırlanta kadar pahalı değil ama bir o kadar eski ve içimizden, süsümüzden gümüş…
Malum onlar kız istemeye bile en önde giden, hanemizin en cilalanıp parlatılası değerleri… Nazo Gelin bile ceylan olup kaçarken unutmamış, şimdi bize unutmak yakışır mı?
Görseller Gümüşhane İl Kültür Turizm Müdürlüğü internet sitesinden alınmıştır.
0 Comments