Güven

Güven; inancıyla, umuduyla, ve çoğu zaman “boşa çıkmasıyla” en büyük ders konusu. Güven duymakla güvenilir olmak arasında ince bir söz birikintisi..


5 dakika


“Ben sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum”

Tanıdık geldi mi size de.. Ben daha kor gibi, alev alev “delikanlı” bir genç kızken; annemin en önemli lafıydı.. Çevre kötüydü, hatta kötülerle dolu. Herkesi kendin gibi mi bilecektin. Ahh Allah korusundu. İzlemiyor muyduk, görmüyor muyduk. İlaçlı içecekler, kaçırılan kızlar, dilendirilen erkekler, organları alınan bir sürü insan.. Dünya güzeldi de, insanlar artık güvenilmezdi.. Kötü olmuşlardı, hem de inanılmayacak kadar kötü. Herkesin işi görülene kadardı. Sakın çiğ süt emmiş olduklarından olmasındı?

Sahi! sevgi emek demekti de Asya’m, güven ne demekti?

Güven aslında beslenip büyütülen bir duygu. Cesaret işi, yüreklilik belki de. İki uçlu, pislenmeye müsait bir değnek muhakkak. Ama illaki püsürüne kendi kalitenle değer biçtiğin.

Karşıdan beklediğin, ancak senin de sahip olman gereken “söz, davranış” hal durumu.

İşte sözlük 

  • Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu. (“Bu güveni sarsmayın”)
  • Bir şeyden umulan, beklenen niteliğe inanıp ona göre davranma. (“Güven, insan ilişkilerinin temelidir”)
  • Yüreklilik, cesaret. ¹

Güven çok ince bir çizgidir,

Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey,

“iki taraflı” olmasıdır.

Fuzuli

Güven, Karşı Taraf; Sen Tarafı

Önce çiftlik kanununda sonrasında da aile arasında en önemli bağ bu duygu. Her kim ne yaparsa yapsın, eşin, ailen her daim “olması gerektiği gibi” kavramının anlamı. Olmadığı zaman evliliklerin “aldatmacaya” düştüğü, çok hazin, kimsenin başına gelmemesini tüm “insani” duygularla temenni ettiğimiz..

Peki ya dostlar, arkadaşlar, akraba, iş arkadaşları ya da sadece diğer insanlar.. Ben olmayanlar. Biz olmak zorunda olduklarımız.. En temel yaşama haklarından biri olan “güvende hissetmek” duygusunu zehirle besleyenler..

Sözünden emin olmaktır güvenmek. Hareketini bilmek; bilmek ki, iki eli kanda bile olsa “dediği gibi davranacak”

Hiç bir şüphe, endişe, evham düşünmemek. Bu kimi zaman bir ölüm kalım meselesi, bazen de sadece verilen bir söz.. Uğruna verilen davranışın adı yani..

Yani diyeceğim o ki; belki de çiğ süt emdiğinden, en olması gereken “emin” sıfatını kaybetmiş insanlarla, onlara rağmen, beklentisizce sürdürmeli bu hayat mücadelesini..

Ne kadar istesen de, ne kadar ümitvar olsan da; anneler hep haklı çıkmaz mı?

Vefa, insanlık, değer yargıları.. İşi bittikten sonra bile arayıp soran kaç tane değerli kaldı? Gözünün içine baka baka, keseri kendine kendine yontmayan..

Çok akıllı (!) olup, ortak kararlara ihanet eden, aldattığını düşünen o zavallı insan; iş arkadaşınız olabilir, akrabanız, sokaktaki insan.. O kendi bilinmezliğinde kendini aldatadursun; siz bilmelisiniz ki; adalette olmayan sadece “zaman ölçüsüdür”.

Varsın güvendiğiniz dağlara karlar yağsın. Boşa çıksın bu sefer de güvendiğiniz insanlar.. Kirlenmeyecek ki sizin emekleriniz. Kim doğruyu çalabilir?

“Yarına kalır ama yanına kalmaz..” Ne kıymetli bir laftır..

Güven, Değneğin Ben Tarafı..

Ben; insan. 

Tüm hırslarıma, tutkularıma ve içimde doğam gereği var olan iyilik kadar kötülüklerime rağmen.. İyi ve doğru olanı her daim seçmek, faydalı olmak konusunda dik ve doğru durmak durumundayım.

Verdiğim söz senet, her davranışım bir örnektir. Hayatın tüm zorluklarına, başıma gelen tüm sıkıntılı tecrübelere rağmen.. Uğradığım tüm haksızlıklar; bu zorlu ve dikenli yolda kuvvetlenmemi sağlayacaktır.

Kırılmış, incinmiş, derinden üzülmüş olabilirim. Ama bilirim ki bu “her koyun ve kendi bacağı” meselesidir.

Ben; anne, ben baba, ben eş, ben herkese ve her şeye karşı sorumlulukları olan bir ama bütünün parçası.. 

Emin olunan, dik, doğru.

Hep mi iyiyim. Hayır. Hadsizliklerini zulme çevirmişlere karşı korkuncum mesela.. Terbiyesizlere karşı tahammülsüz. Saygısızlara karşı değer vermeyen.. Çözümsüzlere, şiddet girdabındakilere, huysuz ve huzursuzlara öfkeli..

  • Zaaflarımın hayatımın önüne geçmesine müsaade etmediğim. En azından tercihlerimi; kötülüğü iyiliğe devşirmek uğruna seçebildiğim
  • Karşıma çıkan “güven hırsızı” insanlara karşı zalim değil ancak hakkıyla davranmayı bileceğimin farkında olan bir varlık..
  • Mütevazi bir her şey, egoist bir hiç..

O zaman sözün sonunda Özdemir Asaf koysun noktayı.

İnsan olmak kuruş ile değil, duruş ile ölçülür..

Nokta


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments