İki kapılı bir han değil mi şu yaşadığımız? Gözlerimizi açtık dünyaya ve kapatacağız nefes bitince. Hepsi bu! Hayat bu kadar basit aslında. Ne biz kalıcıyız dünyada, ne bu kapılar arasında gelip geçen insanlar.

Tahmini okuma süresi 5 dakika

Nasıl güzel anlatmış Aşık Veysel şiirinde. Ne güzel özetlemiş hayatı. Hem O’nu analım bugün, hem şiirini yeniden hatırlayalım. Hem de benim kalemimden de bakalım mı bu dünyaya?

Uzun İnce Bir Yoldayım

Daha önce Toprak Günü’nde Kara Toprak şiiri ile misafir ettiğimiz Aşık Veysel Şatıroğlu‘nun bu sözlerini yeniden okuyalım mı beraber?

Aşık Veysel; iki kapılı bir han

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom
Kalmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece

Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşem gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Düşünülürse derince
Irak görünür görünce
Yol bir dakka mıkdarınca
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel işbu hale
Gah ağlaya gahi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece

Aşık Veysel

İsterseniz bir de şarkıyı Cem Karaca ve Barış Manço‘nun güzel sesinden dinleyelim.

İki Kapılı Bir Han mı bu dünya?

Bir kadın ve bir adam bir araya geliyor, belki aşkla belki de zorunluluktan karar veriyor bir çocuk getirmeye bu dünyaya. Ve sen bir annenin karnında vücut buluyorsun. Sonra gözlerini açıyorsun bir ebenin ellerinde, o meşhur ilk çığlığını atıyorsun. Kim bilir yaşayacakların o ilk anda korkuttu seni de o yüzdendi o çığlık. Gündüz gece gittiğin bir yolun sonunda sayılı nefesin sona eriyor. Ve sen huzurla teslim ederken ruhunu, ardından gözyaşları akıyor derinden.

Sahiden bu kadar mı? Bu kadarcık mı ömür? İki kapılı bir han mı geçtiğimiz bu dünya? E bu kadarcıksa madem: bu kadar canımızı, canları yakarak ilerlemeye çalışmak neden? Rekabet neden mesela? Bunca kin, öfke… Savaşlar… Acılar…

Bu telaş neden?

İki kapılı bir han ise yaşam dediğin bunca telaş, koşturma neden? Girişi belli, çıkışı belli. Alacağın nefes belli. Bu giriş çıkış kapıları arasında bir kaç yere uğrayacaksın hepsi bu. Bir kaç bin insan geçecek yanından. Bazısı gelip yakının olacak. Biri sevdiceğin, bir ikisi çocuğun, bazıları yarenin dostun olacak. Diğerleri bir göz teması süresince geçip gidecek hayatından.

Madem böyleyse o zaman bu kadar acele etmek neden çıkış kapısına? Bu kadar mükemmel yaşamaya çalışmak neden? Kime göre neye göre mükemmelse o da belli değil ya. Kırarak, dökerek, öyle yapmasan da tadını alamayarak… Yani aslında yaşamayarak…

İki kapılı han değil aslında bu bir yol.
Uzun ince bir yol, iki kapılı han değil

Giriş ve çıkış kapıları arasındaki uzun bir yol aslında hayat. Kapılardan ibaret değil asla. Ve bu yol üzerinde büyük ormanlar, şırıl şırıl akan dereler var. Yol üzerinde tarihten günümüze gelen şahane yapılar sıralı, kimler gelmiş geçmiş bu yollardan. Savaşlar da var ders almamız gereken ama büyük zaferler de var.

Giriş kapısından girdik bir şekilde, bunun bir önemi yok. Fakat nerede ve ne zaman bulacağımız belli olmayan çıkış noktasına varmak için gitmemiz gerek bir yol var. O yolun kıymetini bilmek lazım.

Etrafımıza bakmak, etrafımızdakileri görmek… Yolun kenarındaki çiçeği koklamak… O akan dereye paçalarımızı sıvayıp suyun soğuğunu hissetmek… Cıvıldayan kuşların seslerini duymak… Dalından kopardığımız elmanın ekşi suyunun tadına varmak… Yani diyorum ki yolun keyfine varmak gerekmez mi?

İki kapılı han adıyla kendi zamanımızı kısıtlarken yaşadığımız o an’ları kaçırıyoruz. Halbuki o an’lar değil mi yaşadığımız hayatı değerli kılan? Ama biz inatla sınırlar koyuyoruz kendimize. İnatla!

Değerli olan yol. O yolu nasıl yürüdüğünüz, o yolda size eşlik edenler… Yolda bıraktıklarınız, sizi bırakanlar… Aşklarınız, sevinçleriniz, hüzünleriniz… Yolda yaşanan her şey sizin siz olmanıza sebep.

Şimdi…

Hadi o zaman yolumuzu güzelleştirelim. İki kapılı handayız madem, bu uzun ince yolu doya doya yürüyelim. Çiçekler ekelim yol kenarlarımıza. Elbette tümsekler, çukurlar, uçurumlar da olacak ama gene de şükrederek yürüyelim yolumuzu.

Ve yoldaşlarımız. Yanımızda yürüyenler. Sımsıkı tutalım ellerini. Sımsıkı sarılalım. Değer bilelim, değer görelim.

Her nefesin, her anın keyfini bilerek yolumuz güzelliklerle dolu olsun…

#ikikapılıbirhan #uzunincebiryol #AşıkVeysel


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments