İnsanın Yedili Yücelişi bugünümüzün konusu. Işık İnsanları Luviler‘i anlattığım ilk yazımdan bu yana köşemde çokça Kendini Bilme yolculuğuna çıktık, bazen turistik bir gezi de yaptık Kars‘a doğru. En son Aile Dizimini anlattığım Eleştiriler ve Farkındalıklar‘dan bu yana epey zaman geçti. Bu yazımızda da bambaşka bir noktadan bakalım yolculuğumuza…

İnsanın Yedili Yücelişi

Düşlerimiz ve yaşam koşulları arasında sıkışıp kalmışız. Nereye ve nasıl gideceğimiz konusunda açık düşüncelerimiz ya da bir planımız yok. Güncel kapitalist yaşam, kentleşme, bilimle kazandıklarımız bile toplumun olumlu yanlarından daha çok olumsuz yanlarını besliyor. Eril, para gücüne dayanan, yarışmacı bir düzen insanı kıstırmış durumda. Kadim bilgelikten kalan kırıntılar ve onları bu olumsuz düzenin bir parçası olarak güce dönüştürmeye çalışanlar içinde yalnızız. Elbette bu olanaklar âleminde öyle sıkışmış, çaresiz ve yalnız değiliz.

Yeryüzünde her şeye karşın aklı başında, kadim bilgeliği edebiyle tanımış, eril ve dişil dengeyi bulmuş, ruhsal bilinçle ilerleyen insanlar da var. Her dönem böyle olmuştur, olgunlar az olgunlaşmak isteyenler çok. Kuşkusuz bu içinde olduğumuz dönemde akıl dışılıklar, adaletsizlikler oldukça yoğunlaşmaktadır. İnsan ilişkileri kendi görünen ve görünmeyen doğasıyla birlikte gezegenin doğasını da zorlamakta, birçok olumsuz durum yaşanmaktadır. Ama insanlık bu kıyamet telaşıyla olumsuz ilişkileri sonuna kadar, tüm çeşitliliğiyle yaşarken birçok deneyim, ders ve dönüşüm geçirmektedir.

Yeryüzünde insan yedi düzeyde ve her düzeyin içinde yine yedi aşamada dönüşmeyi, evrilmeyi sürdürmektedir. Yaşamada kalma, yeme-içme, cinsellik ve şiddet ilgili deneyimler yedi düzey ve toplam 49 aşamada her insanın içinden geçtiği bir yol olarak yeryüzü yaşamını oluşturuyor. Alt düzeyde bunların ne anlama geldiğini medyadan ve günlük yaşamımızdan biliyoruz, üst düzeyde birlik anlayışıyla yaşamda kalma evrensel yaşamı desteklemeye, yeme-içme zihinsel midemizin sindirimlerine, cinsellik zihinsel yaratımlara ve şiddet barışa dönüşüyor. Yedi düzey ve toplam 49 aşamada insan eylemleri nitelik kazanarak hayvansal doğasını yaşayan beşeri aşıp olgun insana doğru yataydan dikeye ilerliyor.

Yedi Çakra

İnsanın yedi düzeyine çakralardan bakabiliriz. Çünkü yedi Dünya’nın sayısı, yedinin ardında evrensel yasalar var. Çağdaş tıbbın görünen bölümüne endokrin sistem dediği ama görünmeyen yanıyla da kadim bilgelikte yer alan çakra düzeni insanın ta kendisidir. Yeryüzünde insan uygarlıkları bile bedendeki gibi sıralanmıştır. Afrika kök çakraya denk gelirken Kuzey ülkeleri tepe çakraya karşılık gelir. Biz Türkiye’de duygusal çakraları çalışıyoruz. Kültürel bakımdan sözgelimi müziği ele alım yine yedi düzeyle karşılaşırız. Kök çakraya Afrika davulları, orta çakralara bedenin orta bölgelerinde çalınan gitar, ud, bağlama biçiminde çalgılar ve Kuzey’de üst çakralara yan flüt, keman gibi bedenin üst bölgelerinde müzik yapılan çalgılar denk gelir. Elbette hiçbir şey tesadüf değildir, çalgılar bize insanın yedi aşamasını anlatır.

Cevap Dördüncü Yol’da

Sufi kaynaklı Gurdjieff’in Dördüncü Yol bilgilerinde yedi insandan söz edilir. İnsanın yedi merkezi vardır ve bu merkezler dengelenmelidir. Hareket, içgüdü, duygu, düşünce ve üst merkezler birbirinden bağımsız, dağınık çalışarak insanı bir karmaşıklık içine sokar. Gurdjieff öğretisinde böyle insanlara uykuda, mekanik insanlık denir. İnsan alt merkezlerinden üst merkezlerine doğru ilerlemelidir. İlk üç merkezi dengeleyen üçünün dengede olduğu 4 numaralı insana ulaşır. Dört numaralı insan kendini hatırlayan insandır. İnsan dengede olduğu sürece başarılı işlere imza atar. İnsanlık üç ile dört arasında Arafta kalmış durumda ve yaşananların baskısı, bütün olanlar işte bu geçiş için var, üçten sonra da olgunluk gelir. Bu üç boyutlu madde evreninde insan döngülerini fark ederek madde yanılsamasını aşmaya başlar, yedilerden yedilere geçerek olgun insana doğru, insanın en iyi durumuna doğru yol alır.

İnsan bu basamakları nasıl çıkacak, diye bir soru aklınıza gelmelidir. Doğrudan Dördüncü Yol çalışmasına katılarak ayrıntılı biçimde basamaklarda önceki durumunuza göre daha hızlı ilerlemeye çalışabilirsiniz. Ya da kendinizle içsel bir anlaşma yaparak yaşamınıza belli tutumlarla küçük küçük dokunabilirsiniz. Kendine karşı nötr olmak, geçmişe ve geleceğe takılmamak, kaçmayı bırakmak, maddesel amaçları bırakmak, iyilik yapma fırsatlarını değerlendirmek, sonuçlara değil nedenlere direnmeyi öğrenmek, korkuları birer varsayım olarak görmek, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu bilerek eylemlerimizi gerçekleştirmek bu belli tutumlarımız için yalnızca birkaç örnektir. Yaşamın getirdiklerine tepki yerine bu tutumlarla yanıt vermeyi denemek çok şey değiştirir. Elbette bunları denemeden insanın yüceliş basamaklarındaki sonuçlarını göremeyiz.

İnsanın Yedili Yücelişi İçinde Barış!

İnsanlar kendileriyle barışık olmadıkları için kendilerine de nötr olamaz. Kendimizi olduğu gibi kabul etmeden başkalarını da olduğu gibi kabul edemeyiz. Hiçbir öfke dışarıya yönelik değildir. Uykuda, mekanik insanlar acı çektiklerini fark etmeden dışarıda acıtan olarak dolaşır ve ailesindeki sorunları anlamak, anlatmak yerine çevresindekilere saldırmayı alışkanlık yapar, uzun ve zor yoldan bir denge içinde acı çekerler. Ailedeki şiddet çevreyle ilişki kurma biçimine dönüşür. İçsel yaralarımız dışarıya kırıcılık olarak yansır, dışarıda her zaman acılı durumlara çekiliriz. İçsel barış dışarıdaki çatışmaları ortadan kaldırır.      

Geçmiş ve Korkular

Geçmişe ve geleceğe takılmak, bizi korku ve kaygı içinde tutar. Geçmişin acılarını bu güne taşımak gibi bir yanlış yaparız. Oysa her zaman eskisi gibi olmayabilir. Geçmişi şimdiye taşıyarak olumluyu gündemimizden kaldırır, olumsuza yer ayırtmış oluruz. Gelecek kaygısı da enerjimizi düşürür, şimdideki seçenekleri görmemizi engeller. Karar verirken, seçim yaparken geçmişi ya da geleceği düşünmek dikkatimizi dağıtır, bizim için daha iyi olanı göremeyiz.    

Kaçmayı bıraktığımız zaman cesarete alan açarız. Herkes anlamlı bir yetenek taşır, potansiyelini çıkarmak için cesarete gerek duyar. Bilim insanlarının, sanatçıların yaşamları başarısızlıklarla doludur. Yaşam öykülerine baktığımızda asla vazgeçmediklerini, ısrarla denemeyi sürdürdüklerini görürüz. Birçok yazar, müzik grubu aldıkları birkaç ret yanıtıyla geri adım atsalardı, şimdi pek çok güzel yapıt olmayacaktı. Kaçmayın, armağanla geldiniz yeryüzüne, onu sunmalısınız insanlara.

Mutsuzlukların bir nedeni de hedefleri somuta indirgemektir. Oysa gerçek hedefler her zaman soyut olur. Maddesel amaçları bırakmak dünyadan elini ayağını çekmek değil, sevdiğin uğraşlara yer açmaktır. Severek yapılan her iş bolluk ve bereketini beraberinde getirir. Sana göre olmadığını düşündüğün işleri sevgiyle yapmaya çalışırsan o işlerden kurtulmaya da başlarsın. Bir biçimde o iş yaşamından çıkıp gider, şaşırıp kalırsın.   

İyilik yap, denize at!

İnsanın yedili yücelişi içinde iyilik yapma fırsatlarını değerlendirmek dönüştürücü bir tutumdur. İyilik yap ve denize at, derler. Bu dünyada yapılan iyiliklerin öte dünyada çok büyük etkileri olduğunu ve bu etkilerin hemen işlemeye başladığını unutma. Başkalarına ve kendimize iyilik yapmayı alışkanlık durumuna getirmeliyiz. İyiliklerin biriktiği deniz senin şimdin ve geleceğindir. Orada hiçbir hesap unutulmaz, düzen kıl kadar şaşmaz. Ödülleri maddi ve manevi olarak gelir.

Sonuçlar mı? Nedenler mi?

Sonuçlara değil, nedenlere direnmeyi öğrenerek birden çok basamak atlarız. Sonuçlara odaklanıyor, hep onları konuşuyoruz; oysa nedenler üzerinde durmalıyız. Nedenler üzerine çalışmak geleceğimizi düzeltir. Sigara ve asitli beslenme gibi alışkanlıklarımızı fark edip önlem almaya başlamak kanser gibi bir hastalığı bizden uzaklaştırır. Daha bir “neden”e dönüşmemiş hangi eylemleri yapmak üzereyim, diye düşünün. Seçim anlarımızda ne kadar duyarlıyız? Seçimlerimiz nedenlerimiz olup sonuçları getirdiği için nedenlere direnmek demek bilinçli seçimler yapmak demektir.  

Korkuları birer varsayım olarak görmek, bizi korkularımızdan uzaklaştırır. Olmamış bir şeyi olmuş kabul etmek enerjimizi düşürür, bizi insanlık basamaklarında oyalar. Sevdikleriniz yanınızda, paranız cebinizde, sağlığınız bedeninizde duruyorsa tadını çıkarmayı seçmeliyiz. Onları kaybetmeyi düşünerek hiçbir şey elde edemeyiz. Önemli karşılaşmalardan önce o kişiler adına olumsuz düşünmek, korkuları dillendirmektir. O kişilerin tam tersi davranabileceği de bir varsayımdır. Her ne olacaksa hayrımıza ve kolaylıkla olsun, demek en iyisidir.

Bağlantılı!

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu bilin ve eylemlerinizi birlik bilinciyle gerçekleştirmeye çalışın. İnsanlık basamaklarında bencillikle yükselemeyeceğimize göre bizim işimize yarıyor gibi görünse de bütünün hayrına olmayan eylemleri seçmemeliyiz. Bir şeye karar vermeden önce başkalarına zarar verip vermeyeceğini düşünmek bir erdemdir. İnsanı insanlık basamaklarında erdemler yükseltir. Bir bütünün parçaları birbiriyle yarışmaz, birbirinin üstüne basmaz! Tam tersine birbirini tamamlar, birlikte bir değer anlatır. Günlük yaşamda nerede olursanız olun oluşan bütünü görmeye çalışın. Ve her bileşenin doğru yere ulaşmasını gözleyin, önünüze düşüyorsa kaldırıp yerini bulmasını sağlayın. Bu bir durakta bekleyip araca binmek de olur bir şirket içinde görevleri yerine getirmek için toplantı yapmak da olur. Toplu ulaşımda araca binerken yer verin, iş toplantılarında çözüme götürmeyecek düşünceleri desteklemeyin. Nerede olursanız olun, o oluşumun akışını, hedefini görün ve o akışa hizmet edin.

İnsanın Yedili Yücelişi

Düşlerimiz ve yaşam koşulları arasında sıkışıp kaldıysak eksiklerimize bakmayı görev bilmeliyiz. Nereye ve nasıl gideceğimiz konusunda içsel anlaşmamızı erdemlere odaklanmak üzere yapabiliriz. Güncel kapitalist yaşam, kentleşme, bilimle kazandıklarımız bizlere olumsuz yanlar kadar çözümler bulmayı da getirir. Eril ve dişil dengeyle, sevginin gücüne dayanan, dayanışmacı bir düzen insanın ellerinde, erdemli seçimlerindedir. Kadim bilgelikten kalan mirasa sahip çıkarak bu olumsuz düzenin şifası olabiliriz. Elbette bu olanaklar âleminde olanaksız diye bir şey yoktur.


Editörden bir not:

Yazarımız Cüneyt Gültakın Kendini Bilme yolculuğunda Asa Sentez Akademi’deki çalışmalarının dışında yazdığı kitaplarla da hepimize ışık tutmaya devam ediyor. Çok yakında hem yeni kitabı Kendini Bilme’nin Ezotorik Dilleri‘ni hem de önümüzdeki programlarını konuşmak üzere bu defa bir söyleşiyle konuk edeceğiz O’nu.

#insanınyediliyücelişi #yediliyüceliş #yediçakra #erildişildenge #dördüncüyol #Gurdjieff


Like it? Share with your friends!

Cüneyt Gültakın
Erdemsiz teknoloji ve konforun şımarttığı şu yeryüzünde her aradığını kendinde arayan, kimlikler kostümünü sahnede yeri geldiğinde giyinen bir kendini bilme yolcusu...

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments