Körfezin kenarından her geçen yolcu, eskiden beri buralı olan her İzmitli düşünür aynı şeyi. Hele de benim gibi gün batımlarına sevdalıysanız çok daha içine işler “ne kadar da güzel bu körfez” dersiniz.
Vikipedi diyor ki; “Körfezin uzunluğu 48 km, genişliği 2–10 km, alanı 300 km², en derin yeri 183 m’dir.” Ama güneşin batarken halini ya da gecenin denize yansımasını anlatamamış tabii ki. Diyor ki “121 tür kuşa ev sahipliği yapmaktadır.” Flamingoların göçlerindeki konaklamasını, karabatakları, martıları izleyememiş ki ne desin tür sayısını verebiliyor sadece.
Kuzeyinde, batıdan doğuya doğru; Pendik, Tuzla, Darıca, Eskihisar, Gebze, Dilovası, Hereke, Körfez ve İzmit ile çevrili ve güneyinde Gölcük, Değirmendere, Halıdere, Karamürsel ve Yalova’ya kadar uzanan İzmit Körfezi eğer buralarda kurulu sanayi olmasa; ah olmasa nasıl da ünlü bir turizm bölgesine dönüşürdü.
Ki zaten Osmanlı Döneminde sırtlara yaslanmış Av Köşkü, sonrasında adını tatilden ve denizden almış Yazlık, Kirazlıyalı, Plajyolu gibi semtleriyle de bir zamanlar turizm bölgesiymiş. Ah keşke öyle kalabilseydi ama doğma büyüme bir İzmitli olarak ana ulaşım yollarının üzerinde oluşu ile sanayinin başkenti olmasının kaçınılmazlığını kabul ediyorum. Ama artık arıtma tesisleriyle daha temiz, yapılan çalışmalarla daha bakımlı. Yeter ki biz insanoğlu değerini bilelim.
İzmit Körfezi ’nin Sefa Sirmen Bulvarı’na paralel sahil şeridine sandalyemi atar otururum. Kimi zaman kış güneşinden faydalanır kitabımı okurum. Kimi zaman arkadaşlarımla sohbet ederim. Tamam, tam karayolunun yanı olduğu için biraz zor duyarız birbirimizi ama manzara unutturur bu gürültüyü. Bu yazımda size daha çok fotoğraflarımla anlatmak istiyorum hissettiğimi. Siz de gelin seyredin fakat ardınızda iz bırakmadan.
0 Comments