Kefir, sırrı hala tam olarak çözülemeyen mucize içecek. Türk içeceklerinin en eskilerinden olan bu mayalı kaynak hakkında Nalan Ağdaş yazdı.


5 dakika


Sırrı Hala Çözülemeyen Mucize İçecek Kefir

Sağlığı konusunda pipirik insanlar vardır ya! İşte ben de onlardan biriyle çalışıyorum.

Kendilerinin sürekli bir yerleri ağırır! Bu nedenle sürekli doktorlara koşar ve sayısız testler yaptırır. Sağlığına iyi gelecek ne duyarsa hemen okur araştırır, inanırsa hemen kullanır. İşte benim arkadaşımda böyle birisi. Bugün de elinde bir kefir şişesiyle dolaşıyordu ofiste. Atalarımızdan dünyaya yayılan mucize içecek. Çok önceleri ben de kullanmıştım ama sonra neden artık kullanmadığımı unuttuğum kefiri anlattı durdu bana.   

Akşamüstü eve geldiğimde ise çok sevdiğim iki can arkadaşımla konferans görüşmesi yaparken konu nereden açıldıysa kefire geldi. Biri ne kadar faydalı olduğundan bahsederken, diğeri asla ağzına koymayacağını haykırıyordu; küçük ama inatçı kız gibi. Üstüne üstlük sorsanız size yapılışından, faydalarına kadar en ince ayrıntılarına kadar anlatacak kadar bilgisi olan kadının bunu söylemesi gerçekten çok şaşırtıcı. ?

Bugün kefiri hatırlama günüm oldu. Yeniden faydalarına bakayım derken sizlerle de paylaşayım istedim. Okuduğum onca şeye rağmen, hakkında tüm dünyada hala bilimsel araştırmalar yapılıyormuş. Faydaları saymakla bitmiyor. Zararı ise neredeyse hiç yok. Nasılsa yirmili yaşlardan itibaren yaşlanıyoruz, bu nedenle daha sağlıklı olmak adına, mucizeleri hala çözülmeyen bu sütlü içeceği daha yakından tanıyalım. Kullanmaya başlayalım. Şifa bulalım ne dersiniz?   

Nedir Kefir diyerek başlayalım tanımaya;

Kefir; inek, koyun, keçi ve kısrak sütüne, karnabahar benzeri granülleri ilave edilerek elde edilen, ferahlık veren fermente bir süt ürünüdür.

Ne ayran ne de yoğurttur. Kefir, koyu ayran veya sulu yoğurda benzeyen hafif ekşimsi tadıyla mucizevi bir süt ürünüdür. Kısaca anlayacağımız şekilde anlatacak olursak, vücudumuzdaki dost bakteriler adı verilen probiyotik bakteriler içermektedir.

Probiyotik; mikroorganizma sindirim sistemini düzenleyen ve bağışıklığı destekleyen bakterilere verilen isimdir. 1

Bir kaşık kefirde  70-100 milyon arası probiotik bakteri bulunduğu bilimsel olarak açıklanmaktadır. Bakteriler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Ayrıca, içerdiği diğer vitamin, mineral ve proteinler kolay ve tamamen sindirildiği için enfeksiyonlara karşı koruyucu, doğal antibiyotik görevini yerine getirmektedir.

Kefir Tarihçesi

Hikayesi 5000 yıl önce Orta Asya’da Türklerin göçebe olarak yaşadıkları dönemlere dayanmaktadır. Türkler göçebe yaşamlarına rağmen evcilleştirdikleri hayvanlarının sütlerini mayalamak suretiyle yoğurt, kefir ve kımız içeceklerini üretmiş ve içmişlerdir. Ayrıca peynir ve yoğurttan önce üretilmiş ve temel besin maddesi olmuştur.

Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya gelerek Avrupa’ya yaptıkları akınlarda beslenmeleri ile Avrupalıların dikkatini çekmişlerdir. (Türk ve Anadolu Mutfağı ‘nın Zamanda Yolculuğu)

Avrupa’nın salgın hastalıklardan kitlesel ölümleri yaşadığı zaman diliminde, büyük Hun İmparatoru Atilla’nın orduları Roma’ya saldırdığı tarihlerde, Türklerin hastalıklara karşı dirençli olmaları Avrupalılar için merak konusu olmuştur. Türklerin beslenmelerinde dikkat çeken kefir; Avrupalı tarihçiler tarafından o tarihlerdeki kayıtlara; sihirli, mucizevi içecek olarak geçmiştir. Macaristan, Polonya ve İskandinav ülkelerinde bugün yerel olarak çok yaygın olan kefir Orta Asya’dan gelen Türkler tarafından getirilmiştir.

Tibetli rahipler kefiri tapınağa gelen ziyaretçilere şifa olarak verirler. Ünlü gezgin Marco Polo seyahatlerinde bu mucizeden söz etmekte, ancak bir türlü elde edemediğinden Avrupa’ya getiremediğini belirtmektedir. Tibet’te Budist rahiplerin elde ettikleri kefiri sürekli mayalayarak tapınaklarında gelen ziyaretçilere şifa olarak dağıttıkları, hastaları bununla iyileştirdikleri bilinmektedir. Kefir bütün dünyada dilden dile dolaşarak bir efsane haline gelmiştir.

Rusların uzun yıllar kefiri elde etmek için Türk toplulukları ile mücadele ettikleri ve bir türlü mayayı alamadıkları yine efsaneler arasındadır. 5000 yıllık tarihsel gelenek Kafkasya’daki Elbruz dağlarındaki Türklerin geleneklerini sürdürmeleri sonucu günümüze kadar ulaşabilmiştir.

Kefir

Üretilmesinde kullanılan orijinal daneleri babadan oğula geçen bir miras gibi değer taşımış, bir mücevher gibi diğer topluluklardan korunmuştur. Sürekli göç edenlerin kendi çadırlarının yanında özel topluluğa ait kefir çadırları kurdukları bilinmektedir.

Hastalıklara şifa olması nedeniyle peygamber danesi, peygamber darısı gibi isimler almıştır. İsminin Kafkas dillerinde en iyi yapılan, Orta Asya Türkçesinde ve Arapça’da ise keyif veren, çoşturan anlamında keyf veya köpük anlamında kef sözcüklerinden türediği öne sürülmektedir.

Kefir ve Kafkasya

Uzun yıllar saklanan kefir; dilden dile dolaşan hikayeleri ile Kafkasyalıların gençlik iksiri olarak anılmıştır. Uzun yaşam öyküleri olan, sık sık anlatılan bir asrı devirmiş 120- 140 yaşındaki Kafkaslılar ile yapılan söyleşilerde su yerine kefir içtiklerini belirtmişlerdir. Kafkasya’da hiçbir kanser vakasına rastlanmaması, hastalıkların çok az olması kefiri bin bir derde deva şifa kaynağı ve sağlık mucizesi olarak benimsenmesini sağlamıştır.

Türkiye’de…

Türkiye’de evlerde yapılan ve çoğalan mayasının elden ele dağıtılması ile yaygınlaşan kefir, bu geleneksel yöntemle günümüze gelme şansı bulmuştur. 

1966 yılında Prof. Dr. Hasan Yaygın‘ın Almanya’dan kefir danelerini Türkiye’ye getirmesi ile üniversiteler ilgili akademik çalışmalara başlamışlardır. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinde başlayan ve bugün halen devam eden çalışmalar diğer üniversitelere yayılmıştır. Halen İstanbul, Akdeniz, Uludağ, Ankara ve Kars üniversitelerinde kefir ile ilgili araştırmalar sürmektedir. Ülkemiz Tıp dünyasında yurtdışında çok yaygın olarak yapılmış olan klinik deneyleri ülkemizde yapmak için çalışmalara başlamıştır. Ve halen çalışmaların artarak devam ettiği belirtilmektedir.

Nobel Ödülü

Kafkasyalıların uzun ve sağlıklı yaşamlarını merak eden Rus bilim adamı Elie Metchnikoff’un yaptığı araştırmalarda; kefirin probiyotik özelliklerini keşfetmiştir. Probiyotik bakteri ve maya zenginliği itibariyle kefir, sağlık yönünden yararları olan doğal fermente bir süt ürünü olarak literatürlere geçmiştir.  Böylelikle Elie Metchnikoff Tıp dünyasında Probiyotiklerin kâşifi sayılmış ve bu alandaki çalışmaları ile 1908 yılında Nobel Tıp Ödülünü kazanmıştır.

Kefir ve Alkol

Bu özel içeceğin mayalanması sırasında kimyasal reaksiyonlar sonucu içinde % 0,6-0,8 oranında alkol bulunmaktadır. İçindeki alkol nedeniyle kullanma konusunda tereddütte bulunanlar için bu site adresini ziyaret etmelerini öneriyorum. Bu konu hakkında detaylı bir çok açıklama bulabilirsiniz.

Faydaları Nelerdir?

Kefir
  • Sindirim sistemi üzerinde olumlu katkıları vardır.
  • Damar sağlığını korur ve sertliğini önler.
  • Sinir sistemi üzerinde olumlu bir katkı bırakır.
  • Bağışıklığın güçlenmesinde etkili olup, kolay bir şekilde hastalığa kapılmamayı sağlar.
  • Bağırsakların düzenli işleyişinde etkisi vardır.
  • Kronik yorgunluk hisseden insanlar için şifadır.
  • Stresin azalmasında ve kişinin sakinleşmesinde etkilidir.
  • Kolestrol seviyesinin düşmesinde etkilidir.
  • Depresyon gibi psikolojik sorunların giderilmesinde katkısı bulunur.
  • Tansiyon hastaları için şifa kaynağıdır.
  • Kan sorununu ortadan kaldırıp kanı temizler.
  • Karaciğer sorunlarını ortadan kaldırır.
  • Kansızlık sorunu için şifa kaynağıdır.
  • Tırnakların sağlıklı uzamasında etkilidir.
  • Cildin güzelleşmesinde ve parlak görünmesinde etkilidir.
  • Mayasıl gibi deri hastalıklarına iyi gelir.
  • Diş çürüklerine karşı faydalıdır.
  • Kemik gelişiminde katkısı vardır.
  • Kefir; A, B2 ve B12 vitaminlerini içerir. 

Uygun miktarlarda tüketiminin, son derece faydalı olduğunu ve hemen herkes için önerilmektedir. Daha pek çok faydası bulunan kefirin zararları da olabilmektedir. Aşırı tüketimde ve düzensiz kullanımda zararları ortaya çıkabilir. Hamilelerin ve kronik hasta olup da ilaç alan kişilerin doktor kontrolünde kullanması önerilmektedir.

Kefir’i marketlerde kolaylıkla bulabileceğiniz gibi, çok basit ve kolay şekilde evde de yapabilirsiniz.

Bunun için;

Malzemeler:

  • 1 litre günlük süt ya da yarım yağlı pastörize süt
  • 1 tatlı kaşığı kefir mayası
  • plastik süzgeç
  • cam kavanoz

Yapılışı:

Mayayı önce 1 bardak sütle karıştırarak üstünü streçle kapatıp oda sıcaklığında 1 gün bekleterek aktifleştiriyoruz. Aktifleşme sonunda klorsuz bol suda yıkıyoruz. 1 litre sütü ılıtıp cam kavanoza döküyoruz. Kefir mayasını ekliyoruz. Biraz sallıyoruz. Üzerini peçete ile kapatıp lastikle çevreliyoruz. 24-48 saat arasında mayalanması için karanlık bir yere koyuyoruz.

Süre sonunda kefirler üstte çıkmış ve alt kısım sulu ise mayalanmıştır. Tahta kaşık ile karıştırdıktan sonra plastik süzgeçten geçirip geniş bir kaba süzüyoruz. Süzgeçteki kefir tanelerini suda yıkıyoruz yine. Kullanmayacak isek plastik ya da cam kaba koyup üzerine süt ekleyip buzdolabına kaldırıyoruz. Bu şekilde 1 hafta kalabilir. Mayalar zamanla büyüyecektir. Büyüdüğünde yine bir kaba alıp süt ekleyip dondurucuya koyabilirsiniz. İşlemler yapılırken kesinlikle metal kullanmıyoruz.

Kefir sevmeyen kalmasın

Araştırdıklarımı sizlere aktarabilmem sayfalar sürebilir. Bu konuda birçok bilimsel makale ve yazı bulunmaktadır. Sözün özü hepsinde aynı. Kefirin sağlık üzerine etkileri ve çok fazla sayıda farklı tür bakteri ve mayaları barındırdığından kompleks bir probiyotiktir. Antimikrobiyel ve antikanserojenik etkilerinin yanında değişik beslenme ve büyüme faktörlerini içermesi bakımından her yaştan insan tarafından tüketilebilir/ tüketilmelidir. Yüksek besin değeri ve sağlık üzerine etkilerinden dolayı prematüre bebeklerin, çocukların, hamilelerin, bakıma muhtaç kişilerin, destek tedaviye ihtiyacı olanların, laktoz intolerans kişilerin ve yaşlıların günlük diyetlerinde kefir tüketmeleri tavsiye edilir. Kefir’in halen bilimsel çalışmalarının devam ettiğinin ancak; şimdiye kadar elde edilen bulgularla kefirin tedavi edici ve besleyici özelliklerinden dolayı mucizevi bir besin maddesi olduğu konusunda ortak bildirilerde bulunmaktadırlar.

Sevdiklerimize içirelim ve sevmeyen sevdiklerimizin de Kefiri sevmeleri için elimizden geleni yapalım.

Hadi ama bu kadar anlattım.

Artık bi Kefir içelim mi?

Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.


Like it? Share with your friends!

Nalan AĞDAŞ

"İsmimin inadına gülümsüyorum hayata!" Evlat, Anne, Bir de üniversiteli gençlerin (En sevilen) öğrenci işleri ablası.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments