Kendine iyi bak! Artık kimse kimseye darılmayacak!
Bazı insanlar vardır, bir türlü denk gelemez yollarınız. Tam arayacaksınızdır saat müsaade etmez. İşiniz bitmez; şunu da halledeyim, rahat rahat konuşurum en azından dersiniz. O rahat bir türlü gelmek bilmez. Özlemişsinizdir, bilirsinizdir ki, karşı tarafta sizi özlemiştir. Üstelik öyle vefa yarışı da yapmayacağınız insanlardır Onlar. Sen niye aramıyorsun diye hesap sormaz, sizin de sormayacağınızı bilir. Çünkü iki taraf da bilir ki, mesafe sadece gönüllerdedir, gerisi teferruat.
İşte tamda böyle bir arkadaşımla konuşuyordum. Birden bir şey oldu. Çok özledim derken burnumun direğinin sızladığını hissettim. Hani imkan olsa, o dakika sarılıp da uzun süre bırakmayacak cinsten. Özlemim söze geldi, kendine iyi bak diye döküldü dilimden. Gözlerim yaşardı. (Sakın sana bir şey olmasına izin verme demekti biraz. Eksilme, sağlığına dikkat et. Dayan, ve daha bir sürü şey…)
Büyük acılarda; ölümde mesela, yada derin yalnızlıklarda, insanın burnunun sızlaması ne demek biliyorum. Tarifi zor bir çaresizlik, yaşayan bilir. Ama aramızda vefa sorunu olmayan arkadaşımla, yan yana olamadığımız için bile sızlaması; sanki arkadaşlığımızın bir bankı varmış da, işte o bank yalnızlıktan soğumuş, gibi hissettirdi. Sanki o kıymetli sofralar kurulamayacak, yan yana yeni anılar olmayacak ve eski güzel günler de unutulacakmış gibi.
Kendine Mukayyet Ol
Birbirimizden değil ama başkalarından dert yanıyorduk. Herkeste ayrı bir tavır. Kimi aramıyorsun sen ara diye küser, kimi sormuyorsun diye şikayetçi. Bir de sıra takibi yapanlar var ki sorma gitsin. Zaten görüşemiyoruz. Artık kimsenin kimseye kızmak gibi bir lüksü yok. Kendimize mukayyet olmak zorundayız. Sağ salim atlatalım da.
Bir de aklım sende kalmasın. Sen kendine iyi bak yeter. Başka hiçbir isteğim yok. Hele bir düzelsin ortalık. Sonra yan yana çıkartırız acısını.
Ahmet Kaya’nın Kendine İyi Bak parçasını bilir misiniz? Şimdilerde Koray Avcı’da yorumlamış.
"...Yan yana geçen geceler unutulup gider mi? Acılar birden biter mi?..." "...Bir bebek özleminde seni aramak var ya, Bu hep böyle böyle gider mi?..." "...İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi?..." "...Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya,..." "...Kendine iyi bak, beni düşünme..."
Ah Covid, ah pandemi
Zaten neydi? Gitmesek de görmesek de orada bir köy de vardı uzakta, ve hep bizimdi. Mesafe olsa olsa gönüllerde olurdu. Zaten hepimiz özlemekten yorulmuştuk. Bitmesi için o maskelere tahammül bile gösteriyorduk. Bitecekti işte, ha gayretti. Hep böyle, böyle mi gidecekti!
Ananemin yanından her ayrıldığımda, bir kere daha bakıyorum balkondan uğurlarken el sallayan haline. Bir daha gelemezsem, gelirde göremezsem diye ödüm kopuyor… Oda tembihliyor her vedada. “İyi bakasınız kendinize, beni düşünmeyin, iyiyim, olduğu kadar. “
Zaman el verdikçe, insanlarıma yazmaya çalışıyorum. İyi misin? Sesini duymayı, varlığını bilmeyi istediğimiz insanlardan, aradığımız için kalpten edilen teşekkürü duymak ne garip bir lütuf oldu.
Ailem için eşime, çocuklarıma, kendime iyi bakmaya çalışıyorum. Sizde kendinize iyi bakın olur mu?
Zaten görüşemiyoruz, o eski samimi temaslarımız bitti. Arayamıyorsa vardır bir meşguliyeti deyip, gönül koymayın. Ne sırası, ne zamanı var bu özlemin.
Ve de en önemlisi; önce kendinize iyi bakın.
Dedikleri gibi ustaların; su akacak ve yolunu bulacak.
?
0 Comments