Kendisini bilen makine başlığıyla devam ediyor Cüneyt Gülatkın. Kendimi Biliyorum yazı dizisinin bu yazısında beden engeli, sorunlar ve kendini kaybetmek üstüne bir çalışma geliyor.


5 dakika


Kendisini Bilen Makine başlığı ile devam ediyoruz Kendimi Biliyorum yazı dizisine. Deryayı Bilmeyenler Akvaryumu‘ndan makineye…

Kendisini Bilen Makine

Sabahleyin gözümüzü başka bir uykuya açarız, onun adına hayat deriz. 

Kimileri rüya içinde rüya görür, kalkınca anımsar o rüyayı. Hepsi gerçektir: Acı çeker ve korkarız oralarda. Bilincimizin parçaları farklı âlemlere sarkar.

Beşerin rüyası devamlıdır, hep bir sanı, zannediştir; çünkü o hiç uyanmamıştır. Madenler de bitkiler de hayvanlar da kendi rüyalarındadır, tıpkı beşer gibi. Beşer bilincini artırdıkça, uyanmaya başlayınca insan olur. Beşer ve insan arasındaki fark zihinsel bir yükselme, bilinçsel olgunlaşmadır.

Kendisini bilen olmak için

Uyanış bilgilerini, o yolların çeşitli uygulamalarını bilmeniz gerekir. Uyanış bilgileri kadim bilgelikten gelir. İnsanın uykuda oluşu, birçok benlikten oluşması, gölge yanlarıyla yüzleşmesi başlangıç bilgileridir. İnsan bir makineyse hiçbir makinenin kendisini bilemeyeceğini kolayca düşünebilirsiniz. İnsan, makine oluşunu anlama çabası göstermelidir. Bunun en iyi yolu bir bilene sormaktır.

Kendini Bilme bilgilerinde bedenimiz bir makine gibi çalışır. Enerjiye gerek duyar, enerjiyi dönüştürür. Bedenin gereçleri bu dünyadan toplanmıştır, ama bilincimizin bu dünyanın malı olduğu tartışmalıdır. Beden görünen, ölçülen yanlarıyla var olduğu gibi görünmeyen, zihinsel bir yanıyla da vardır. 

İnsan üç katlıdır.

Onun hareket, duygu ve düşünce merkezleri vardır. 

İnsanın her merkezi bir zekâ alanıdır, birlikte uyum içinde çalışmalıdır. Ne yazık ki bir yanımız öteki yanımıza uymaz, dengesiz oluruz. Kimimiz çok hareketli, kimimiz çok duygusal, kimimiz çok entelektüel tipler olup çıkarız. Tam bir işi başaracakken duygularımıza, hareket merkezimizin sivriliğine yeniliriz.

İnsan mekanik, bilinçsiz ve gölgedeki hallerinden kaçıp kurtulmalıdır. Kendini bilme daha önce mekanikliği kırmış, bilinçli, bilge kişilerden öğrenilir. Bilen öğretmen olur ve bilmek isteyenlerden sorumludur. Şems Mevlana’ya bütün fazlalıklarını attırmıştır. Kitaplar gibi somut nesnelerden başlayıp, gündüz vakti meyhaneden içki aldırıp, “hocalık” ününe kadar her şeyi kapsayan bir terk ediştir bu. İçinde mekaniklik, durgunluk olan her şeyden kurtulmak gerekir. Mevlana dışarı sandıklarının baskısından kurtulduğu için, uykudaki beşer basamağının üstüne çıkmayı başardı. Makine oluşunu yüksek bilinçle görüp kendisini bildi. Bilgeler fazlalıklarından kurtulmayı başarmış kişilerdir.

Günümüz insanı zihinsel aklıyla kendisini sınırlamış, şuurlu sandığı bir şuursuzluk içine saplanıp kalmıştır. Bu durumuyla bir uykudan uyanıp başka bir uykuya dalmaktadır. Mekanik, otomatik bir yaşam içinde gerçekte bir şey yapamadan, iradesiz ve anlayışsız olarak toplumca bir kaybolma yaşıyoruz. 

Uykuda insan dışsal etkilerle yönetilmektedir. Birçok davranış kalıbımız var, birçok yanıtımız ezberedir. Düşünmeden eyliyor, dış durum değiştiğinde bile benzer davranıp gülünç durumlara düşebiliyoruz. Yargıç önüne çıkıp “kendimi kaybetmişim” diyoruz. Yaşam bu yüzden giderek karmaşıklaşıyor. Dizginler bizim dışımızdaki bir gücün elinde, ayrımında bile değiliz.

Önce Beden Engelini Aşmak

Kendini Bilme üzerine çalışabilmek, beden engelini aşmakla olur. Bunu güçlü bir “Çalışma Beni” zamanla başarabilir. Çalışma beni oluşması için insana “şok“lar gereklidir. Bağımlılıklar, acılar şoklarla aşılabilir.

İnsanı uyutan, mekanik yapan güçlerin niteliğini bilmek insana güç verir, şoklardan bir bölümü bu tür bilgilerdir. Dünya etkilerini alan duyularımızın ötesine geçmemiz, haz ve acı kutupları arasında gezmekten kurtulmamız gerek. Bedensel, duygusal, zihinsel çabalarımızı bir araya getirip Dünya’ya ölmeliyiz. Ölmeden önce ölmek düşüncesi tasavvufta sıkça dile getirilir. Yeni bir bakış açısına, yeni bir gerçekliğe doğmamız için, eski gerçekliğimizde ölmemiz gerekir. Dünya yanılsamasını aşmanın, mekanikliği kırmanın yolu bedenin isteklerini yönetmekten, duyguları gözlemekten, zihinsel akıldan kurtulmaktan geçer.

Kendini Bilme yoluna girme zamanı belki şimdi gelmiştir. Yaşamınızdaki birçok olay, özellikle aksaklık ve terslikler, girdiğiniz patika yollar, çıkmazlar, geri dönüşler hep kendini bilmeye doğrudur. Çalışma, Yol, Kendini Bilme, ne derseniz deyin, onun dilini öğrenip onunla konuşmaya da başlayacaksınız. Bu ilişki keyif verecek, güvenle ilerleyeceksiniz.

Sonra Kendisini Bilen İnsan Olmak…

Kendini Bilme çalışması bir seçimdir; ama siz onu değil, o sizi seçer. Merakla kendini bilme konularına birçok kişi eğilir, sonra geldikleri hızda uzaklaşır. Yaşamdaki duruşunuz, anlam arayışınız yönünüzü belirler. Nihayetinde Kendini Bilmenin içine yavaşça çekilirsiniz ve makineden özgürleşirsiniz.

Son olarak kişisel blog sayfalarımı incelemenizi tavsiye ederim.


Like it? Share with your friends!

Cüneyt Gültakın
Erdemsiz teknoloji ve konforun şımarttığı şu yeryüzünde her aradığını kendinde arayan, kimlikler kostümünü sahnede yeri geldiğinde giyinen bir kendini bilme yolcusu...

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments