Land Art bugünkü yazımın konusu. Gezi yazısı yerine bu kez gezip gördüğünüz yerlerde geride bıraktığınız eserleri anlatmak istiyorum. Arazi Sanatı da deniyor, Yeryüzü Sanatı da… Her şekilde çok güzel…
Deniz kenarında kumlardan yaptığınız kaleler, özenle topladığınız taşları dikkatle üst üste koyarak oluşturduğunuz dikitler var ya… İşte onların tamamı arazi sanatına bir örnek. Örnekmiş daha doğrusu. Ya da topladığınız dallarla, yapraklarla yaptığınız ama doğada bıraktığınız her şey Land Art örneği.
Geçtiğimiz hafta sonu Bozcaada‘daydım yine yeniden. Ve o çok meşhur Ayazma Plajı’nın yanındaki daha bakir koyda yüzme molası vermiştim sabahın erken saatlerinde. O koyda denizin içi irili ufaklı taşlarla doludur. Koyda konaklayan karavancı abilerin ablaların denize rahat girip çıkmak için denizin içine taşlardan kaleler yaptıklarını gördüm. Bayıldım. Fotoğrafları pek güzel çıkmadı ama bana ilham oldu.
Laf aramızda bunun bir sanat dalı olduğunu, bu sanatla ün yapmış sanatçılar olduğunu yeni öğrendim. Geçenlerde kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için Kadın Elbiseleri projesine destek veren Cereminaclay’den Emine Keskin söyledi deniz kenarında yaptığım sanat eserini görünce 🙂 Aşağıda da benim yaptığım eseri zaten göreceksiniz, siz karar verin 🙂 Sanat eseri ve ben pek bir araya gelemeyen iki kelime bana göre, zira çok yetenekli olduğum söylenemez. Bir eser bırakamıyorum geriye bari bu sanatı tanıtayım yazılarımla dedim. Ve sonunda kolları sıvayıp başladım araştırmaya.



Nedir Land Art ?
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Öğretim üyeleri Dr.Okşan TANDOĞAN ve Dr.Burçin ERDİ ES şöyle anlatmışlar İdil Dergisi’nde yayınlanan Dünyada ve Türkiye’de Arazi Sanatı makalesinde:
“Mimarlık, peyzaj ve sanatın kesişim noktası olarak nitelendirilebilen “Arazi Sanatı (Land Art)” 1960’ların sonlarına doğru Amerika’da ortaya çıkan, 1970’li yıllarda ise Avrupa’ya yayılan bir sanat akımıdır. Doğaya dair bilinç uyandırmaya amaçlayan, teknoloji karşısında doğayı kutsayan bir yaklaşımın ürünü olan “Arazi Sanatı”, kapitalist anlayışa karşı olarak sanatı stüdyoların ve müzelerin dışına taşımıştır. Akım, çevreci bir anlayış ile doğadaki geniş alanları, belirli bir konsept ile şekillendirerek insanların çevre ile tekrar iletişime geçmesini ve çevreye karşı duyarlılığı arttırmayı sağlamayı amaçlamıştır. Bunu yapmak için açık alanda toprak, kayalar, ve diğer doğal malzemeleri kullanarak sanatsal imgeler yaratmaktadır. Ortaya çıkan sanat eseri aynı zamanda satılabilir ya da satın alınabilir bir nesne olmadığından bu sanat anlayışı aynı zamanda sanat yapıtının sömürülmesine karşı da bir tepki niteliği taşımıştır.”
Görüldüğü üzere aslında bu sanat tamamen doğaya saygıyı, doğaya dönmeyi amaç edinmiş. Ayrıca sanatın sömürülmesine bir başkaldırı olarak çıkmış ortaya. Aslında tam da benlik. İnsan doğaya döndüğünde ancak kendini bu gezegene aitmiş gibi hissedebiliyor çünkü.
Pek kimse de bilmiyor. Zira sanatçı geliyor, eserini yaratıyor ve doğada bırakıp gidiyor. Tıpkı benim sahilde yaptığım gibi. Sonra sert bir rüzgar ya da dalga siliyor izlerimizi gezegenin üzerinden. Tabii ki eğer fotoğraflayıp ölümsüzleştirmediysek. Daha da kötüsü ne biliyor musunuz? Sahilde bu hislerle yaratılmış bir eseri bir tekme atarak bozacak çocuklar yetiştirdiğimizi görmek. Halbuki yanına bir şeyler daha eklemeyi teklif etse o çocuğun anne babası inanın bu dünya böyle karanlık olmayacak! Ama onlara rağmen güzel şeyler de oluyor işte.

Ünlü Land Art Sanatçıları
Arazi Sanatı sanatçılarının en ünlüleri:
- ABD’de; Alice Aycock, Christo, Michael Heizer, Nancy Holt, Walter De Maria, Mary Miss, Dennis Oppenheim, Robert Smithson, Michael Singer, Mel Chin, James Turrell, Ana Mendieta, Alan Sonfist.
- Michael Heizer 1969 yılında yaptığı Double Negative eseri için “There is nothing there, yet it is still a sculpture.” yani “Orada hiçbir şey yok ama yine de o bir heykel” der.
- Rober Smithson’ın Spiral Jetty 1970’lerde yapılmasına rağmen hala ayakta. Ve bazen yosunların ve gölde bulunan bir bakteri nedeniyle değişik renklere bürünmekte. Ve ziyaretçiler büyülenmekte bu görüntüyle.
- Avusturya’da; Christian Phillip Müller.
- Hollanda’da; Jan Dibbets
- İngiltere’de; Richard Long, Hamish Fulton, Andy Goldsworthy.
Land Art çalışmaları yapan Türk sanatçılar da var elbette. Mehmet Ali Uysal, Yücel Dönmez, Ayşe Erkmen, Mehmet Kavukçu, Cengiz Tekin, Mustafa Duyuluer, Varol Topaç, Elçin Ekici bu sanatçılardan bazıları.
Büyük bütçeli eserlere imza atan Ayşe Erkmen yurtdışında yaşıyor mesela. Yücel Dönmez ise Kaçkar Dağları’ndaki Kuartat Vadisi’nde yerleştirdiği 11 kaya heykeli bu sanatın ülkemizdeki ilk örneklerinden. 1975 yılında Uludağ’da kar üstüne yaptığı resim de bir ilk. Diğer bir önemli eseri de Kaçkarlarda 3 bin 700 metre yükseklikteki Deniz Göl’de yaptığı Barışın Kelebekleri.
Önce Amerika’da 1960’lı yılların sonunda ortaya çıkar bu doğa sanatı. Sonrasında yetmişlerde tüm dünyaya yayılır. Ülkemizde de 2000’li yıllarda başlar. Hatta son zamanlarda Land Art Okulu ya da Atölyesi adı altında geziler ve çalışmalar da yapılıyor. Küratör Denizhan Özer ve Koç Ali Ozan Eğilmez geçtiğimiz günlerde böyle bir gezi düzenlemişlerdi Doğu Karadeniz’e.


Land Art Sanatçısının Tuvali Bizzat Doğadır.
Düşünsenize heykeltıraşlar, ressamlar hep doğadan esinlenir. Şairler, yazarlar yazdıklarında doğayı betimler. Müzik doğadan esinlenerek ortaya çıkmıştır. Ama Land Art hiçbir -izm’li sanat akımından doğmadan ama içinde sanatın farklı kollarını barındırarak doğanın içinde yer alır. Tuval doğadır, materyaller doğanın kendisindendir.
Taşları üst üste koyarken, ormanın içinde dağılmış ağaç dallarını toplarken dokusunu hissedersiniz parmak uçlarında. Renkleri, yumuşaklıklarını değerlendirir öyle şekillendirirsiniz yapmak istediğinizi. Ya da benim gibi sadece gelişigüzel üst üste dizerek oluşturursunuz, kendiliğinden ortaya çıkıverir. Ve sanat bile demezsiniz adına ama hayran hayran izlersiniz yaptığınızı.
Böylece galerilere, büyük salonlara sığmaya çalışmazsınız. Yani duvarlar arasına hapsolmazsınız. Özgürlüğüne düşkün insanlar için sanırım alternatif bir sanat akımı. Diğer bir yandan da insan olarak doğanın bir parçası olduğunu anlarsınız. Biz doğadan üstün değiliz. Bunun en minimal örneği sanırım bu sanat. Düşünsenize depremlerle, tsunamilerle yıkılan koca koca binaları. Doğayla iç içe, saygıyla yaşamak gerektiğinin bir kanıtı.
Ve düşünsenize doğada bulunan her şey malzemeniz. O kadar çok çeşit var elinizin altında. Ayrıca istediğiniz zaman yapabilirsiniz. Mekan da kafanıza göre. Yani sınırlar yok.
“Dünya kendi kendini doğuran bir sanat yapıtıdır.” diyor Nietzsche. Bu sözüne katılmamak elde değil kesinlikle. Keşke saygıyla yaşamayı da öğrenebilsek. Ve eminim bu sanat biz yetişkinlerden çocuklarımıza doğayı sevdirebilmek için en önemli sanat olabilir.

Sonuç olarak…
Doğayı, doğaya saygıyla ve doğayı kullanarak anlatan bir sanat Land Art. İyi ki hasbelkader o taşları dizdim üst üste de, fotoğrafını çekip attım Seramik Sanatçısı Emine Keskin’e. Bu sayede tanıdım bu sanatı. Ama ormanda yolumu kaybedip dolaşırken yaprakları dizip onlardan bazı görseller yaptığım da olmuştur eskilerden. Ya da ağaç dallarını dizerek evler de yapardım, kumdan şaheserler de 🙂 Sanırım ben bu sanatı çok sevdim.
Bir ormandasınız, çocuklarınızla bu sanatı icra etmek için belki çalı çırpı, yaprak topluyorsunuz. Ya da bir sahilde güneşleniyorsunuz ve çocuklarınızın canı sıkılıyor, başlıyorsunuz taşlarla oynamaya. Elinize kocaman da bir çöp torbası alıp bir taraftan eserlerinizi yaratmak için materyal toplarken diğer yandan da etrafı temizleyebilirsiniz. Böylece gittiğimiz yerlerde ardımızda güzellikler bırakmış olmaz mıyız? Bir düşünsenize yarattığınız farkı. Sonra çekin bol bol fotoğraf, sosyal medyanızda paylaşıp takdir toplayın. Ben mesela taşları toplarken, diğer taraftan da pet şişe toplayıp içlerine de yere atılan izmaritleri toplamıştım.
Onlarca yazımızda doğa sevgisini anlatmışken, doğayla bütünleşik yaşamayı yazmışken bu sanatı sevmemek mümkün değil zaten. Yani yine yeniden sonuç olarak aynı yere çıkıyor sözcüklerim. Bu mavi gezegen bize miras değil, emanet. Onunla birlikte var olmanın yolunu bulmalıyız. Çok geç olmadan hak ettiği değeri göstermeliyiz. Çünkü biz doğanın içinde bir yerlerdeyiz.
Kaynaklar:
- https://onedio.com/haber/ic-titreten-gorunusuyle-doga-ve-insanin-harmonisini-yansitan-muhtesem-akim-land-art-908859
- https://xxi.com.tr/i/land-art-ve-cagdaslari
- https://www.idildergisi.com/makale/pdf/1543860381.pdf