Meraklı Melahat
Bu hafta Türk toplumunda çokta sevilmeyen bir konuyu yazmak istiyorum, Merak!!!
Bu konuda o kadar çok deyim ve karakter üretmişiz ki ‘’Meraklı Melahat’’ sadece biri.
Bilimin kurucusu olarak adlandırılan Antik Çağın en büyük felsefecilerinden biri olan Aristotales ‘’Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister ’’ diyor.
İnsanlığın ilk öğreticisi unvanını, hem yarattığı eserler, hem de kendisinden sonraki tüm düşünürlere yol açıp, onları merakla yola çıkardığı için kesinlikle hak ediyor bence.
Bilim nasıl sorusuna cevap bulurken,
Felsefe hep neden sorusunun cevabıyla ilgileniyor.
Merak Sayesinde
Aslında dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren bu duygumuz sayesinde öğrenmeye başlıyoruz. Bir bebek ateşten korkmasını elini yaktığında anlayabiliyor. Kızgın sobaya dokunmasını sağlayan da onun bu öğrenme duygusu. O halde çok basit bir mantıkla doğduğumuz anda, merakımız bize bilmemiz gereken her şeyi öğretmek için çalışıyor. Günde 300 soru soran bir çocuğun tek amacı etrafında dönen olayları kavramaya çalışmak.
‘’Loewenstein Bilgi boşluğu teorisine göre; insan bilmediği şey yüzünden rahatsızlık duyuyor. Bunu ya soru sorarak ya da duyu organlarıyla deneyimleyerek gidermeye çalışıyor.’’
Öğrenmenin diğer yolu; araştırma
Okul çağına geldiğimizde, yani okur yazar olduğumuzda merakımızı gidermenin diğer bir yolunu öğreniyoruz, araştırma. Bu zamana kadar soru sorarak yaptığımız işi, artık araştırarak yapmaya başlıyoruz.
Tamda bu noktada merakın ilk törpüleyicisi biz ebeveyneler çıkıyor karşımıza!!!
- Ne kadar çok soru sordun
- Onu da bilmesen olur
- Senin başka işin yok mu?…..
Bu cümleler çok tanıdık geldi değil mi. Maalesef bebeklikten başlayan ve öğrenmede en etkili yol olan meraklılığı yok etmeye başlıyoruz çünkü. Bundan sonraki süreç, yaşam koşulları, işimiz, hep merakımızın önünde bir engel oluyor.
Çocukların merak duygusu o kadar yüksek ki, boş beyinlerinde öğrenmeye açık o kadar büyük bir alan var ki, tüm bu girişimler başarıyla sonuçlanıyor. Biz erişkinler ise artık bir iş sahibi olup para kazanmaya başladığımızda soru sorarak, içimizdeki bu öğrenme heyecanını yerine başka şeyleri koymaya başlıyoruz.
- Statümüzü korumaya çalışmak
- Olduğumuzdan farklı görünme çabası
- Eleştirilme kaygısı
- Bilmediğimizin fark edilmemesi….
İşte bu kaygılar bize artık soru sordurmaktan vaz geçiriyor. Öğrenmeye çalışmıyoruz, hayatımıza anlam katmak yerine, durumu idare ediyoruz.
Yaşamı anlamanın temelinde merak olduğuna göre, doğal olarak da dünyayı anlamaya çalıştığımız ilk dönem olan çocuklukta bu duygu zirvededir. Merakın en sihirli ve basit kelimesi NE ‘dir. Yine yapılan araştırmalar gösteriyor ki çocukken çok haylaz, meraklı, etrafı karıştıran bireyler ölene kadar bu yapılarını, yani meraklarını koruyabiliyorlar.
O halde biz çocuklarımızın, öğrenmenin temeli olan meraklı davranışlarını nasıl koruyalım. Kendisini geliştirmesini, iyi bir birey olmasını, mutlu ve başarılı olmasını desteklemek için neler yapalım? Kendimiz meraklı ebeveyn olmasak bile, merakı destekleyen ebeveynler olabilir miyiz?
Bence bunun 4 temel unsuru var.
1-Ne olursa olsun çocukların sorularını yanıtlamak;
Her verdiğiniz cevap onu yeni bir soru sormaya cesaretlendirecek ve merakını koruyacaktır. Çocuklarımızın sorduğu soruları kendimiz soruyor gibi düşünerek cevap vermeliyiz.
2-Uygun ortamları yaratmak;
Kitap okunan, tartışma yapılan, araştırma gezilerinin yapıldığı bir ortamda yetişen çocuklar çok daha fazla soru sormaya başlarlar. Bu ortamda karşılaştıkları tüm yeni olgular, onların merakını tetikleyici unsurları oluşturur. Bir doğa yürüyüşünde çocuğumuz yüzlerce yeni objeyle karşılaşacaktır. Ya da bir müze ziyaretinde.
3- Okumak okumak okumak;
Bir konuda bilgiye ulaşmanın en kolay yolu kitap okumaktır. Çocuklarımızın ilgi duyduğu alanları keşfedip onları okuma konusunda çok fazla desteklemeli hatta kendimiz bu konuda örnek olmalıyız.
Çocuklarımızın bir konu hakkında derinlemesine bilgi alabilmesi için;
- Video veya görsel, teknolojik araçların yanında
- Görmek anlamak ve uygulamak arasındaki farkı mutlaka anlatmamız gerekiyor.
4-Her yaşta merak etmeye devam etmek;
Onların merakını diri tutmak için çocuklarla birlikte araştırılacak konular bulmalı. Birlikte tartışmalı, araştırmalı ve yeni şeyler öğrenmeye devam etmeliyiz.
Çocukken yeni şeyler öğrenmeye yönelik merakımız zirve yapmışken, yaşlandıkça bu ne oluyor?
Araştırmalar gösteriyor ki yaşlandıkça spesifik meraklarımız halen devam ederken yeniliğe ilişkin merakımız azalıyor. Artık risk almak istemiyoruz. Yılların verdiği deneyimle hiçbir şey bizi şaşırtmaz oluyor. Bazı konuları çok derinlemesine anlamak istiyoruz ama yeni şeyler keşfetmek istemiyoruz.
Merakın hayatımızın tüm alanlarında o kadar büyük etkisi var ki, iş yaşamı, sosyal çevre, ilişkiler…Bunların hepsi, ayrı bir yazma konusu olabilir. Belki bu konularda da meraklı yazılar yazarım. O zamana kadar…
Bir ömür boyu, çocuk merakınızın sürmesi dileğiyle….
Öğrenme demişken; Hayat Boyu Öğrenme Haftası olduğunu biliyor muydunuz?
0 Comments