“Ah, on beş yirmi sene önce… Hayat ne tatlıydı! Yaşamanın, eğlenmenin hoş bir zevki, güzel bir şekli vardı. Kadınlar başka, erkekler başka, ruhlarımız başkaydı, en büyük günahlar bile “din, iman, terbiye, namus, nezaket” perdesi altında hiç sezdirilmeden yapılır, masumluğun kutsal büyüsü asla kaybedilmezdi.”
Yüksek Ökçeler, Ömer Seyfettin
PTT
Yaşadığım kentte o yıllar mahallemizde sadece PTT ankesörlü telefon vardı ve saatlerce bekleyerek yakınlarımızla görüşebiliyorduk özel günlerimizde. Bekleme süresi sanki bir hayat gibi gelirdi, saatlerce etrafı seyreder, dedikoduları dinler, ayaküstü yaşanan aşkları izler, kitap okur, karnımız acıkır ve her seferinde tuvaletimiz gelirdi. Nedense kulübenin içi hep pis bırakılırdı, buna içerlerdim. Sanırım belli bir zamandan sonra sahiplenme duygum devreye girmişti, her zaman olduğu gibi. O kadar ki, belli bir zaman sonra temizlemeye başladım kulübenin içini, hatta konuşmadan artan jetonları oraya bırakır “lütfen uzun zamandır konuşmadığınız birine telefon edin” benzeri notlar bırakmaya başlamıştım. Hatta tezgâhın üzerine biraz kek ve poğaça koyduğum gün PTT memuru müdahale ihtiyacı hissetti. Bundan sonraki aşama sandalye ve kilim olurdu herhalde… Aslında ileri yaşlarda bu hareketin çevrene gösterdiğin nezaket olduğunu kavradım.
Nezaketin hayatları değiştirme gücüne sahip olduğuna inanıyorum.
Morali bozuk arkadaşlarıma nedensiz gülümseten notlar yazıp kendi hazırladığım hediyelerle birlikte onları mutlu etmeye çalışmalarım ileri yıllarda personelime ve öğrencilerime de benzer sürpriz alışkanlığımı ortaya çıkardı. Notları okurken onları seyretmek her şeye değiyordu sanırım. İnsanları mutlu etmek ve o anı hatırlanır kılmak o kadar da zor değil bana göre. Günün rutinine kapılmadan, dengeleri de altüst etmeden küçük mutluluklardan bahsediyorum.
Bu nazik adımlar kişilerde ve ortamda “dönüştürücü” etki yaratır, bu durumda garanti olan bir şey vardır daima “verdiğinizden daha fazlasını geri alırsınız”, nazik davranışlar koşulsuz yatırım gibidir, kasvetli günleri rahatlatan ve endişeleri yatıştırmaya yardımcı olan sihirli bir çubuk gibi…
Kanıtlar, ruh halinin iyileşmesinin nazik olmanın yaygın bir yan etkisi olduğunu gösteriyor bilim dünyasında. Çeşitli çalışmalar, özgeciliği, beynimizin ‘ödül‘ kısmında endorfin salgılamakla ilişkilendiriyor.
Farkındalık gibi nezaket de son yıllarda popüler bir eğilim haline geldi. Bu konuda dolaylı yollardan sayısız projeler üretiliyor. Doğaya, çevreye, insana, kitaba duyulan hassasiyet öne çıkarılıyor bu programlarda. Aslında temel olarak hepsinde ‘İnsanların iyi olduğuna dair basit önermeye dayanıyor’. Ve birlikte zarafet sınırında çalışan birçok insan harika şeyler başarabiliyor. “Nezaketin hayatları değiştirme gücüne sahip olduğuna inanıyorum.”
Günümüzde nezaket ciddi tehdit altında, insanlar arasında çok fazla kopukluk var. Kişiler birbirleriyle konuşurken veya akşam yemeğinde dahi telefonlarına bakarak çok zaman harcıyorlar – bence bu, yapabileceğiniz en acımasız şeylerden biri nezaket adına… Bence nezaket, küçük nezaket eylemlerinden ziyade tüm hayatımız boyunca akan bir iplik olarak görmek önemli” sürekliliği ve tarzı olmalı.
Nezaket empati, kabul ve hoşgörü göstermekle ilgilidir. Tüm başarılı ilişkiler nihayetinde nezaketle destekleniyor. Dahası, nazik davranmanın en önemli zamanı, bir partnerle tartışmak gibi çatışma dönemleridir. Bu aynı zamanda nazik olmanın en zor zamanıdır. Krizi yöneten kazanır.
Nezaket hayatımızı nasıl etkiler?
1. İyilik, iyileşme sürecini hızlandırabilir.
2. İyilik hastalığı önlemeye yardımcı olabilir.
3. Özgecilik beynimizdeki ödül alanını uyarır.
4. Nazik çiftlerin uzun ömürlü ilişki olasılığı daha yüksektir.
5. İyilik, kamu politikasında görmezden gelinen kör bir noktadır…
Aslında çok basit bir kural vardır bu konuda: “İyilik göstermezseniz, insanların etkinizi kabul etmesini sağlayamazsınız. Birbirimizi parçalara ayırıp boğazlarken, kimse fikrini nazikçe değiştirmez.” Birbirimize nasıl davrandığımız, içinde yaşadığımız toplumun türünü belirler, bu da yaşadığımız ülkeyi belirler ve yaşadığımız dünyayı belirler. “Nezaketin” sahip olduğumuz en güçlü araçlardan biri olduğuna inanıyorum.
Nazik insanları sevin, nazik fikirleri koruyun, nazik davranmanın doyumunu yaşayın. İnanın nezaket belki de tüm kötülüklere karşı tek sigortamızdır…
Önerilen Yazı -> Hem Nezaket Hem Zarafet
0 Comments