Evet olmuyor bazen,
O kadar olmuyor ki, kendi kendini yoruyorsun.
Didin, çabala dur. Var gücünle çalış çabala. İnceliklerle işle, tecrübelerinde ilmek ilmek güzelleştir. Hassasiyetinle terazisini ayarladığın tüm çabaların bir çırpıda ezilip geçiliyor.
Adab dedik, muaşeret, görgü kuralları…
Sanırım en büyük kural; kişinin kendisine saygı duyması ile başlıyor.
Evet Konu 1;
Kendine saygı duymazsan; önce sen, özsaygını yitirirsin. Sonra da herkes sana saygısızlık yapmayı kendine “had” görür.
Kendine saygı duymazsan, kendini sevmekten vazgeçmeye başlarsın, umutsuzluk girdabına düştüğün zaman da; gelsin melankolik hayat, gelsin depresyon..
Kendine fayda sağlayamadığında ailene, çevrene, toplumuna nasıl fayda sağlayacaksın?
Had Meselesi
Terazinin dengesini hep doğru tutacaksın. “İnsanlara karşı çok sert olursan; çok kırar, çok kırılır, en sonunda yalnız kalırsın” demişti Nihat Abim. Nihat abim bana masa başı işimi öğreten ilk ustam, mali müşavir üstadı..
“Ama daha tehlikeli bir şey daha var. Sen edebinden mütevazi olursun, yumuşak başlısındır. İnsanlar seni kıracak cesareti senin yumuşaklığında bulur. Böylesi hadsizlere sert olabilirsin. Varsın kırılsınlar.”
Ne de doğru söylemiş.
Siz edebinizle eğilirsiniz, insanlar sanki hakkıymış gibi ister, haddiymiş gibi kırar.
Evet, görgünün belki en önemli kuralı,
- Saygı bekliyorsan, ilk önce sen, kendine saygı duy.
- Kendini sev, kendine saygı duy.
- Sonra da başkalarına saygıda kusur etme..
Her zaman dediğimiz gibi,
Amacımız ahkam kesmek olmayıp, minicik bir farkındalık yaratmak, “daha iyi, daha güzel” olsun diye.
Ve meddahlarımız gibi kapatalım;
Yıktık perdeyi, eyledik viran, ne sürç-i lisan ettiysek affola !
4.5
5