Refleksoloji ile tanışma hikayem 2011 yılına dayanıyor. Hastalara maksimum fayda adına aldığım her eğitim gibi refleksoloji de bana farklı bir bakış açısı kazandırdı.
Günümüzde farmakolojik tedavilere ek olarak başvurulan alternatif tıp yöntemlerine olan ilgi son yıllarda arttı. Bu yöntemlerden biri olan refleksolojiden bahsetmek istiyorum sizlere. Temel felsefesi vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını aktive etmek olan bu tedavi yöntemini konuşalım bu hafta.
Refleksoloji nedir?
Antik zamanlardan itibaren kullanılan vücudun spesifik organ ve bölgelerinin küçük bir aynası olarak kabul edilen kulaklar, eller ve ayaklardaki belirli refleks noktalarına basınç uygulanarak gerçekleştirilen bütüncül, tamamlayıcı ve iyileştirici özel bir tedavi ve enerji dengeleme sistemidir. Uluslararası Refleksoloji Enstitüsü tarafından “tüm salgı bezleri, organlar ve vücut bölümleri ile ilişkili olan ellerde, ayaklarda ve kulaklardaki refleks noktalarına elle uygulanan, vücut fonksiyonlarının normalleşmesine yardım eden bir teknik” olarak tanımlanmıştır.
Refleksolojinin Tarihçesi
Yaklaşık 12.000 yıllık geçmişi olan refleksolojinin ilk uygulama yeri Çin ve Mısır’dır. Mevcut en eski dökümanlar M.Ö. 2330 yıllarında Mısır’da bulunmuştur. Günümüzde uygulanan refleksoloji, 19. yüzyılın başlarında Amerikalı Dr. Fitzgerald’ ın bulduğu bölgesel tedavi yönteminin uygulayıcılarından Fizyoterapist Dr. Joe Shelby Riley ve masöz Eunice Ingham tarafından geliştirilmiştir. Çağdaş refleksolojinin kurucusu olarak bilinen Ingham, bölgesel terapi üzerine çalışarak organlara ait semptomların eller ve ayaklar üzerindeki basınç noktalarında hafifletilmesine ilişkin çalışmalar yapmış ve 1930 yılında ayaklarda ellere göre daha fazla ağrıyı azaltıcı nokta olduğunu keşfetmiştir.
Vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizması nasıl çalışır?
Refleksolojinin çalışma mekanizması, uyarılan refleks noktalarının sinir sistemi üzerinde uyarıya neden olup genel bir rahatlama ve iyileşme halini aktive etmesidir. Etki mekanizmasını açıklayan çeşitli teoriler vardır.
- Enerji teorisi: Bu teoriye göre refleksoloji vücutta elektromanyetik alanlar arasında iletişimi sağlar. Enerji akışına neden olarak, bloke olmuş enerji kanallarındaki enerjinin tekrar dolaşmasına yardımcı olduğunu savunur.
- Laktik asit teorisi: Laktik asidin ayaklarda mikrokristaller olarak kristallendiğini ve refleksolojinin
bu kristalleri eriterek serbest enerji akımına izin verdiğini savunur. Bu süreç “detoksifikasyon” (toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması) olarak adlandırılmaktadır. - Sinir reseptörlerini algılama teorisi: Organlar ile refleks bölgeleri arasında bir bağlantının olduğunu savunur.
- Endokrin salınım teorisi: Refleksolojinin duyusal uyaranlarla aşırı yüklenen sinir yollarını açarak endorfin (ağrının azaltılması için üretilen hormon) salınımını arttırdığını savunur.
Tüm bu teorilerin amacı; vücuttaki enerjiyi dengelemektir. Refleksoloji, inaktif olmuş bölgeleri uyararak ya da aşırı aktif olanları yatıştırarak tüm vücut sistemlerini dengelemeye yardım eder.
Ağrı Kontrolünde Refleksoloji
Bu tedavi, sinir noktalarını belirli tekniklerle uyararak elektrokimyasal mesajlar çıkarır. Ortaya çıkan elektrokimyasal mesajlar, nöronların yardımıyla ilgili organları uyarır ve fiziksel problemlerle ilgili gerginlik ve stresi azaltarak genel bir gevşeme sağlar. Uygulama yapılan bölgede kanlanmayı arttırıp, böylece enerji bloklarını harekete geçirir ve hastaları rahatlatır. Otonom sinir sistemini uyararak gevşetici etki yaratması fizyolojik parametreleri olumlu yönde etkiler.
Hangi hastalıklarda uygulanabilir?
- Stres, anksiyete, depresyon
- Panik atak
- Yorgunluk
- Uykusuzluk
- Kabızlık
- İrritabl bağırsak sendromunda
- Boyun, sırt ve bel ağrılarında
- Migren
- Astım
- Dismenore (ağrılı adet görme)
- Bağışıklık sistemini aktive etmede refleksolojiden yararlanabiliriz.
Özetle;
Vücudun kendini iyileştirme sanatıdır refleksoloji. Tedaviyi destekler ve zenginleştirir. Aslında vücudumuz kendi kendini onarabilen kusursuz bir tasarım. Yazımı Hipokrates’ in bir sözü ile bitirmek istiyorum. “Ana hedef, vücudunuza kendi kendini tedavi edebilme yeteneğini tekrar kazandırmak olmalıdır”. Sonuç olarak sağlıklı bir yaşam beden-zihin-ruh dengesinden geçer.
Kaynaklar:
- Ağrı Kontrolünde Kanıt Temelli Yaklaşım: Refleksoloji Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi Cilt: 5 • Sayı: 1 • Ocak 2014
- Ellerin İyileştirme Sanatı: Refleksoloji Eur J Basic Med Sci 2014; 4 (4) : 89-94
- Eller ve Ayaklar için Refleksoloji Gillian Soutar
4
5