Saatleri Ayarlama Enstitüsü Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en önemli romanı. Bugün kitabı iz bırakan, kulaklara küpe bölümleri ile anıyoruz.


5 dakika


Saatleri Ayarlama Enstitüsü Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılan Türk Edebiyatı’nın en önemli eserlerinden biri. Bugün bu önemli eseri iz bırakan, kulaklara küpe bölümleri ile anlatacağım. Mutlaka okumalısınız. Alın, kitaplığınızın baş köşesinde dursun, çocuklarınız okusun.

Geçen haftalarda Köy Enstitüsü‘nden bahsettim bir söyleşi ile. Şimdi bambaşka bir enstitüyü anlatacağım size yazarının gözünden.

Neden Saatleri Ayarlama Enstitüsü?

Yıl 2013 ya da 2014 olabilir. Beykent Üniversitesi İşletme Anabilim Dalı’nda Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi yüksek lisansı yapıyordum. Değerli hocalarımızdan Prof Ayşegül Yıldırım Kaptanoğlu dersimize giriyordu. Dersini anlatıyor, ödevler veriyor, biz de sunumlar yapıyorduk. Bazı ödevleri bizi çok zorluyordu, çünkü mezun olalı çok olmuştu ve lisansüstü eğitim için yeniden eğitime başlamak için hepimiz biraz yaşlıydık aslında 🙂

O ödevlerden biri de kitap okuma ödeviydi. Bu kitaplardan ilki Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan Küçük Prens, diğeri Thomas More tarafından kaleme alınan Ütopya‘ydı. Ve tabii ki bugünkü konumuz; Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü.

O zaman kitap okumayı çok sevmeme rağmen iş, okul, çocuk arasındaki koşturmaca ile gerçekten zor gelmişti okumak. Ama iyi ki hoca istedi, biz de iyi ki okuduk.

Kitaptan alıntılar…

Öyle güzel cümleler var ki hala geçerliliğini koruyan. Kulaklara küpe niteliğinde bir kaç cümlesini burada sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar (1)

Roman; kahramanı Hayri İrdal’ın içinde bulunduğu duruma bakışını anlatıyor. O’nun saatlere olan düşkünlüğünü, Halit Ayarcı’yı ve son bölümlere doğru Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü anlatır yazar. Ama nasıl farklı bir dille, nasıl etkileyici… Kitap bitip yayınlandıktan kısa bir süre sonra ölmüştü Ahmet Hamdi Tanpınar. Ve o zaman ölüm haberi ile biraz gölgede kalmıştı bu kitap. Ancak ilerleyen zamanlarda ve şimdi ve tabii ki gelecekte de en önemli eserler arasındaki yerini kesinlikle koruyacak.

İşte o sözler

  • Kim olduğumuza dair içsel bir sorgulamaya düştüğümüz zamanları ne güzel özetlemişti kendi cümleleriyle. Adeta bir isyandı; KENDİM OLSAM!

“Hayri Beyefendi, bizim Hayri, sizin Hayri, dalgın Hayri… Ne kadar çok Hayri var. N’olur birkaçını yolda eksek. Herkes gibi ben de bir tek insan, kendim olsam.”

  • Başka bir cümlesinde her yerde farklı davrandığını, maskelerinin varlığını anlatıyordu Hayri İrdal. Hepimizde olduğu gibi…

“Onlar benim örneklerim, farkında olmadan yüzümde bulduğun maskelerimdi. Zaman zaman insanların arasına onlardan birisini benimseyerek çıktım.”

Zaman
  • Ne de güzel anlatıyordu ayrılmazlığını zamanın, mekanın, insanın ilk sayfalarda.

“Zamanın kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır… Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur. “

  • Zaman kaybedilmemesi gereken bir mevhumdu aslında. Ama biz ziyan ediyorduk çoğu zaman.

“….iyi ayarlanmış bir saat bir saniye bile ziyan etmez. Hâlbuki biz ne yapıyoruz? Bütün şehir ve memleket ne yapıyor? Ayarı bozuk saatlerimizle yarı vaktimizi kaybediyoruz. “

  • Zamanın sahibi olmak!

“Çalışmak, zamanına sahip olmak, onu kullanmasını bilmektir.”

  • Yaşadıklarımıza farklı bir açıdan bakıyor bu cümlesinde.

“Bu daima böyledir. Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir.”

Çekim Yasası
  • Ve sonra çekim yasasını doğruluyor kendi sözleri ile Hayri İrdal.

“Bütün hayatım boyunca dikkat ettim. İnsanın daima en çok korktuğu şeyler başına geliyor. “

  • Konuşmak kadar dinlemenin de büyük meziyet olduğu var bu cümlelerde de.

“Sonra ayrıca dinlemek gibi bir hasletin var. Burası muhakkak. Dinlemesini biliyorsun ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir şeye yaramasa bile insanın boşluğunu örter, karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır!”

  • Karşınızdakine her şey anlatabiliyor musunuz? Ya da sizi gerçekten dinliyor mu? Ne sade bir serzeniş!

“Fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.”

  • Dargınlığın aslında bir yorgunluk olduğunu öğreniyoruz bu cümlesinden de…

“İnsan birisini bu kadar severse nasıl darılır?” diyordu. Hiç darılabilir mi? Muhakkak yorulmuştur. “

  • Kaçmak bir kurtuluş muydu gerçekten?

“En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım?”

Ve dahası…
  • Yeniliği kabul ettiğinizde konforunuz bozulur biraz!

“Yeniliği kendilerine ucu dokunmamak şartıyla seviyorlardı. Hala da o şartla severler. Fakat hayatlarında emniyetli ve sağlam olmayı tercih ediyorlar.”

  • Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak hayali belki de dediği gibi modern hayatın bir dayatmasıdır.

Modern hayat, ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder.

Şimdi gelelim kitabı ve yazarı anlatmaya.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar (2)
Ahmet Hamdi Tanpınar

Aslen Batumlu bir babanın oğlu. Annesi de Trabzon asıllı. Ahmet Hamdi Tanpınar bu uzaklardan gelmiş iki ailenin torunu olarak 1901 yılında İstanbul’da gelir dünyaya. Çocukluğunda babasının işi nedeniyle İstanbul dışındadır.

Sonrasında okul döneminde biraz İstanbul, biraz Sinop ve Siirt ve sonra tekrar İstanbul’da ve Antalya’da yaşamaya başlar. Edebiyatı çok sever küçük Ahmet Hamdi. Sonra annesinin ölümüyle şiire ilgisi artar. Üniversite için yeniden İstanbul’a gelir. Önce veterinerlik için bir yıl okusa da sonrasında felsefe ve tarih okumaya karar verir. Ama Yahya Kemal‘in edebiyat bölümünde öğretmen olduğunu öğrenince edebiyat okumaya başlar. Aynı zamanda Yüksek Muallim Mektebi’ne de devam eder. Ve bu süre boyunca çok derin arkadaşlıklar kurar.

Mezun olunca Erzurum’a öğretmen olarak gider. Ve Eylül 1924 tarihinde meydana gelen büyük deprem nedeniyle oraya giden Mustafa Kemal Paşa ile tanışır. Sonra Konya’da devam eder öğretmenlik hayatı. 1927 yılı Ekim ayında Ankara Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalışmaya başlar. Buradaki öğrencileri hepimizin tanıyıp çok sevdiği Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Samet Ağaoğlu, Fuat Bayramoğlu, Ahmet Muhip gibi isimlerdi.

Sonrasında üniversite hocalığı yapar, dönem dönem orduya hizmet eder. Milletvekilliği de yapar. Kitapları, konferansları ile sürer bu yıllar. Resimle de ilgilenir, müzikle de, heykelle de. Senaryo çalışmaları da yapar. Hayatı boyunca edebiyat başta olmak üzere sanat hep onunladır.

1962 Ocak ayında hastalanır. Ve 24 Ocak sabahı aramızdan ayrılır.  

Ahmet Hamdi Tanpınar hakkındaki bilgileri, eserleri adına açılan merkezin internet sitesinden çok daha detaylı okuyabilirsiniz.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar (2)

İlk baskı 1961 yılında Remzi Kitabevi tarafından çıkar. Vikipedi kitabın konusunu;

“Roman, Türk insanının Doğu ile Batı arasında bocalamasını irdeler.”

cümlesiyle açıklamış.

YazarAhmet Hamdi Tanpınar
TürEdebiyat, Roman
YayıneviDergah Yayınları

382 Sayfa

İlk Basım1961
ISBN9789759955762
Detay1000 Kitap


#okuyorum #AhmetHamdiTanpınar #SaatleriAyarlamaEnstitüsü


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments