Sorgulama tekniği. Huzurlu ve sağlıklı bir zihin için. Olumlama tekniği ile birlikte ya da tek başına denemek isteyenler için.


5 dakika


Sorgulama bildiğimiz gibi bir şey değil. Hani şimdi aklınıza hemen bir karakol ya da bir savcı odasındaki masa geldi ya. Ya da okulunuzdaki disiplin kurulunda masanın karşısında bir konuyu aydınlatmak için ardı ardına sorulan sorulara korku dolu cevaplar vermek değil bahsedeceğim konu.

Bu kez bahsedeceğim sorgulama da bir aydınlatma getirecek ama bu kez kendi hayatınıza. Hatta daha çok parlatmaya yarayacak olan bir teknik bu. Eski yazılarımdan birinde anlattığım olumlama tekniğinin aksi gibi dursa da bence yardımcısı, yancısı ya da bütünleyeni. Kendimize doğru soruları sorup kendimize verdiğimiz cevaplarla parlayabiliriz. Ve en önemlisi ne kadar dürüst olursak o kadar iyi. 

İki anlamıyla nasıl yarayacak işimize onu anlatacağım dilim döndüğünce. 

Öncelikle bir yayına bakalım.

Live to Bloom adlı internet sitesinde bu konuyla ilgili olarak Psychological Science dergisinde yayınlanan bir makaleden örnek vermiş. 

Eylem almak yönünde kendi kendine beyanda bulunmanın mı yoksa soru sormanın mı daha iyi sonuç verdiğini merak eden araştırmacılar, bir grup katılımcıdan anagram çözmelerini istiyorlar. Ancak anagramları vermeden önce her katılımcı grubundan “Ben.”, “Yapacağım.”, “Yapacak mıyım?” yazmalarını talep ediyorlar. Çalışmanın sonucunda soru kalıbı yazan, yani anagramları çözüp çözemeyeceğini farkında olmaksızın sorgulamış olan grubun daha çok anagram çözdüğü gözlemleniyor. Yapacağını beyan eden gruba nazaran soru kalıbı kullanan grup daha fazla çözüme ulaşıyor.  

Sorgulama 1. anlamıyla;

Olumlama yazımızda kendi kendimizi motive ettiğimiz cümlelere yer vermiştik. Hatta o cümlelerle kendimizi gazladığımızı anlatmıştık. “Her şey çok güzel oluyor.” demiştik şimdiki zaman kalıbını kullanarak. Ama her şeyin ya da nelerin nasıl, ne zaman, ne şekilde çok güzel olabileceğine dair bir çalışmayı anlatmamıştık. Yani bu yönüyle bakarsak kendimizi anlamak ya da hayata daha iyi bakmak için neler yapabiliriz eksik kalmıştı.

Hareketlerimiz bilinç ve bilin altı zihnimizin çatışması sonucu oluşur. Çoğu kez de bilinç altımız çocukluğumuzda edindiğimiz kök inançların esiri olur. Yaşadıklarımız, çocukken duyduklarımız sonraki yıllarda alacağımız kararları etkiler. Zaten düşüncelerimizin de çok büyük bir çoğu bize ait değildir, yaşanmışlıklar yerleşir aklımıza.

Nasıl ki olumlama cümleleri ile bilinç altımızı etkilemeye çalışıyorsak yani yapmak istediğimiz şeye inandırmaya çalışıyorsak, bu kez de doğru soruları sorarak bilinç altımızı cevap vermeye zorluyoruz. Soruları olumlu soruyoruz ki olumlu cevaplar versin bize. Bu soruları kendimiz cevaplamaya çalışmıyoruz. Bilinç altımız doğru cevapları verecektir bize. Soruyu sorup bırakıyoruz. Bu kez bu soruları söylüyoruz kendimize, tekrarlıyoruz ta ki bilinç altı bize yanıtını verene dek. 

Olumlama yerine sorgulama 

Olumlama yaparken olmasını istediğimiz konuları telkin cümleleri haline getirip kendimize soruyorduk. Ve burada bitiyordu. Örneklendirelim mi? 

“Zengin olmak istiyorum.”

Olumlama cümlesi haline getiriyoruz: “Zengin oluyorum.” “Zenginliği seviyorum.” vs…

Peki nasıl? O zaman devreye sorgulama giriyor işte. Kendimize sorular soruyoruz. Ve dürüst cevaplarla, kendimizi kandırmadan devam ediyoruz. “Neden zengin oluyorum?” “Zengin olmak için neler yapıyorum?” “Bunun için neler mümkün?”

“Huzurlu bir yaşam istiyorum.”

Gene olumlama yapalım. Diyoruz ki “Ben huzurluyum, etrafım huzur içinde.” 

Bilinç altımızı buna inandırmaya çalışıyoruz. Oysaki bilinç altımız bizim bu olumlama cümlemize tokatlar gibi cevaplar veriyor. O halde yapmamız gereken onu doğru sorular sormak ve doğru cevaplarla olumlamaya devam etmek. 

Soralım şimdi. “Beni huzursuz eden ne?” “Bu huzursuzluk duygusu kime ait? Nerede, ne zaman başladı?” “Bu huzursuzluktan kurtulmak için neler mümkün?”

Diğer anlamıyla Sorgulama!

Gelelim benim en çok sevdiğim anlamına. Ben diyorum ki; başına gelen her şey için kendi kendine sorgulama yapmayı bırak! Çünkü her şeyden sen sorumlu değilsin. Rahat bırak kendini. Hayat önümüze birden çok yol çıkarır, bazen yol doğrudur, bazen gidiş şeklin. Bazen hata yaparsın. Bazen her şey ters düz olur. O yüzden bırak gitsin. Yaşa hayatın getirdiği gibi.

Sorgulama yapmadan kendi kendine ama sorgulama tekniğini kullanarak doğru olumlamalarla hayatı güzele doğru çevirmek mümkün sanki.

İşin uzmanı değilim, ama…

Dediğim gibi işin uzmanı değilim. Ama bunca yıldır yaşayan ve kendini iyileştirmeye çalışan bir insan olarak araştırıyorum, gözlemliyorum. Belki bu kadar basitçe anlattığım olumlama ve sorgulama teknikleri aslında bu kadar basit değildir. E o zaman siz de biraz araştırın.

Benden bir çalışma

Sonunda geçenlerde bir arkadaşımdan öğrendiğim çalışmayı anlatmak istiyorum size. Sabah uyanın, önce güzelce bir gerinin. Sonra açın pencereleri misler gibi hava girsin içeri. Ardından yüzünüzü yıkayıp günlük rutinlerinizi tamamlayıp geçin aynanın karşısına. Ve işte şimdi bilinç altınızla eğleneceksiniz. Önce omuzlarınızı kulak memelerinize doğru çekip “bana ne?” diyoruz bir kaç kez. Gülümsemek çok önemli aynadaki aksinize. Sonra da başımızı sağa sola selam verir gibi “sana ne?” diyerek tekrar ediyoruz. Bunları söylerken hem soru hem ünlem ifadesi olarak söylüyorsunuz. Yani mesela “bana ne?” derken hem gerçekten beni ilgilendirmediğini hem de beni neden ilgilendirdiğini sorarak yapıyoruz. Eğlenerek bilinçaltımızı değiştirmeye çalışıyoruz işte.


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

Comments

comments

Powered by Facebook Comments