Suçlu kim? Aslında çoktan bulunda da, itiraf etmeye cesaretimiz yok. Ya da biliyoruz ama kınamaktan başka talebimiz de yok.
5 dakika
Suçlu…
Tahammülüm can çekişiyor. Herkes gibi benim de canım çok yanıyor. Kalbim mengenelerle sıkıştırılmış gibi…
Hani Fuzuli’nin de dediği gibi. “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.” Kalbim dile geliyor ama yazacağım hiç bir kelime kifayetini taşımayacak. Ama sussam, gönlüm hiç mi hiç razı değil.
Tevazuunukaybetmiş biz insanlara tesir edip, hepimizin kalbine tokat gibi çarpsın istiyorum aslında kelimelerim. Üstelik bu kadar da değil; titreyip de kendimize gelelim istiyorum. Çünkü biliyorum ki layığımız günden güne kıyametine koşuyor.
Kurban Edilen İnsanlık
Biz zavallı çiğ süt emmiş insanlar, kendi insanlığımızı kurban ettik. Üstelik bunu ilk önce sosyal medya denilen arafta bile isteye yaptık. Süslü cuma mesajları ile süslüman olduk, beğenmediğimiz bir şey olduğunda ise okkalı bir sözü patlatıverdik hemen duvarlarımıza. Kınayınca görevimiz yerine gelmiş oldu. Aldığımız beğeniler ise şahidimiz.
Şöyle bir bakıyorum etrafıma… Herkesin geçim derdi, tüm hayatını ele geçirmiş durumda. Hiç kimse mutlu değil, herkes bir şeylerden şikayetçi. Evet ekmek pahalı, iş yok, gelecek korkulu bir karanlık zihinlerimizde. İşte kurban edilişimizin bir başka versiyonu. Ve bu kurbanlık yarışında, sıranın bize gelmesini, bıçağın boynumuza değmesini bekliyoruz bağıra çağıra. Ama sadece bağıra çağıra ve usulca bekliyoruz. Kurban olmamak gibi bir telaşımız hiç yok.
Varlık Kutusu Suçlu mu?
Kime sorsanız; “en iyi insan”lardan olduğu halde “en mağdur” insanlardan olduğunu söyleyecektir kendisi için. Bana sorarsanız bende iyi olmaya çalışan ve doğru olma gayretinde biriyim. (Ama bana göre.) Ya bir şekilde ters düştüğüm insanlara sorarsak? Kim bilir ne kötü, ne fena biriyimdir! Olabilir mi? Keşke olmasa ama neden olmasın?
Adına kişilik denilen varlık kutumuzun içinde iyi ve kötü tüm yeteneklerle dünyaya geliyoruz. Evet hepimizin içinde süt kadar temiz bir kalbin yanında, bir cani, bir bilge, bir küstah, bir hırsız, bir iyi niyet elçisi barındırıyoruz. Bu kadar da değil. Korkak, adi, uyuşuk, fesat, umursamaz genlerimiz de var. Doğru, disiplinli, duyarlı, incelikli erdemlerimiz de. Hangisini geliştirip hangisini törpüleyeceğimiz bizim özgür irademize bağlı. Ve yolun sonunda ürettiğimiz toplam faydanın doğruluğuna bakılacak. (Aldığımız tıkların kıymetinin olmadığı gerçeğiyle o zaman yüzleşeceğiz sanırım.)
Suçlu Olmayan İnsanlar Ölüyor!
Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada yanan ormanları, hayvanları gördük. Gözyaşlarımız yüreğimizi dağladı. Bir şekilde iklim krizine bağladık konuyu. İklim krizi de büyük suçtu ama, yarın öbür gün gelmez ya, yerine turistik tesis gelirse kim kurban edilmiş olacak? (Yakar)
Bu ülke 35 yıldızlı bir otel gördü, unutmadımaklımda. Sonra durmadan kadınlar öldü, çocuklar… Ölüyorlar… Civanmert bir doktor gitti daha üstüne gün doğmadı, bir avukat öldü. Suçlu kim?
Vicdansız mıydı O doktor? Bir de bir doktor annesinin dilinden okumalısınız (Vicdansız doktorlar emi?) Ya O avukat, ya O kadınlar, çocuklar…
Adalet kime göre?
Suçlu politikacılar mı? Haydi politikaya saydıralım!
Hükümetine de, muhalefetine de saydıralım. İş, ekmek, özgürlük, kaliteli hayat isteyelim. Tamam isteyelim. Bu her dünyalının hakkı. Zaten olması gereken haklar. Sonra?
Bir kaç afili söz paylaşalım yine sosyal medyada, şiddeti yapanları, yapmaya fırsat çıkaran herkesi kınayalım. Yeni güvenlik talepleri isteyelim ve hemen başka bir konuya geçelim. Ta ki yeni bir kınanacak konuya denk gelene kadar…
Toplum bir arada kurallara saygılı yaşarsa huzurlu olurdu hani. Medeniyet bu değil miydi? Ne çabuk unuttuk. Kötülerin kendi kuralını uygulamasını hangi vakit kabullenmiş olduk. Ve ne yazık ki sadece kınamakla mı geri getireceğiz kurban edilmiş insanlığımızı. Yoksa doğruların doğruluğundan emin olup, herkesin bu doğrulara uyması için mi uğraşacağız. Nereden başlıyoruz sınıfta kalmış insanlığımızın eğitimine?
Kutumda Suçlu Hissediyorum.
Kötü bir haberim var. O kutunun içinde hiç bir boşluğa yer yok, yani ağzına kadar dolu olmak zorunda.
Ve biz güzellikler yerine, şikayetle, dırdırla, umursuyormuş gibi gözüküp sosyal medyacılık oynamakla dolduruyoruz onu. Bana dokunmayan yılan misali karanlığa atıyoruz insanlığımızı.
Şikayet edecek çok sorunumuz var ama çözüm için kimse elini uzatmıyor. Asıl suçlu olan işte bu, tam da bu davranışlarımız. O çuvaldız hiç bir şekilde kendimize batmıyor. Biz en iyi ama biz en mağdur. Yoksa hepimiz süper kahraman oluruz da işte, mağduruz da mağduruz.
Sözün Sonu
Bu satırlar, kendimize güzelleme yapmamak için, ruhumuzu sarsmak için kaleme alındı. Asıl suçluları uzakta aramadan önce, kendi vicdanımıza bakmak için. Yapılan en ufak bir haksızlığa bile “aman ses çıkarmayayım da izi kalıp, bulaşmasın” diyen o karakter özelliğimiz için. Doğru olanın hakkını vermeyip, yanlış olana vasıfsız kaldığımız için. Sana bana bize, hepimize yazıldı. Canım çok acıyor, sabrım ağlamaktan çok yoruldu çünkü…
O kutumuz dolmak zorunda, boşluğa yer yok. Hangisiyle dolduracağımıza, karar vermemiz, içini tekrar derleyip toparlamamız gerekiyor. En çok da suçlu olmamak, suçlu kalmamak için.
Müslüman aleminin Kurban Bayramı’nı yaşayacağı şu değerli günlerde aşağıdaki sözlerle kapatmış olayım.
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” (Hz. Muhammed)
“Haksızlık karşısında eğilme. Eğilirsen hem hakkını hem şerefini kaybedersin.” (Hz. Ali)
Acılar düşmesin artık yorulmuş, tahammülsüz yüreklerimize.
Bu bayram kötülüklerimizin kurban edildiği bayram olsun.
?♀️
Yorum yazarak Birikiyorum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Birikiyorum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Birikiyorum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Birikiyorum değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Birikiyorum Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Birikiyorum hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Birikiyorum editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Birikiyorum değil haberi geçen ajanstır.