Şükür binlerce… Hayatın içinde yaşarken fark etmediğimiz ne de çok şey var… Zaten böyle hızlı tüketirken neyin kıymetine varabiliyoruz ki…
TEŞEKKÜR / ŞÜKÜR
Türk Dil Kurumu internet sitesinde şükür için sözlüğünde şöyle diyor:
- Tanrı’ya duyulan minneti, şükranı dile getirme.
- Mutlu bir olaydan, yapılan bir iyilikten dolayı duyulan hoşnutluğu bildirme.
Teşekkür etmek ise hoşnutluğunu belirtmek için ifade edilmiş.
İkisi de Arapça kökenli sözcükler tabii, önce Farsça ‘ya oradan da Osmanlı’ya geçip günümüz konuşmasına kadar geçmiş. Ben biraz Türkçe kelime takıntılısı olan biri olarak biraz araştırma yaptım ama bir türlü bulamadım. Babaannem göçmen kadını, Tatarca “sav bol balam” derdi teşekkür edeceği zaman. Bulduğum kaynaklarda da “sağ ol” “kutlu ol” ve enteresan “alkı” kelimelerini buldum. Teşekkür etmeyi alkışlamak olarak söylüyormuş Orta Asya’da bazı Türkler.
“Bu kadar bilgi metni yeter” dediğinizi duyar gibiyim ama kullandığımız kelimeleri merak ediyorum istemeden de olsa. Nereden gelmiş, nasıl gelmiş te yerleşmiş dilimize… Merak işte benimki. Bir de çok güzel Türkçe kelimelerimiz varken kullanalım onları da istiyorum. Mesela teşekkür ediyorum dememiz gerektiğinde “SENİ ALKIŞLIYORUM” diyelim.
Ancak anlatmak istediğim bugün kelimelerin kökenleri değil tabii ki.
BİNLERCE KEZ ŞÜKÜR
Etrafınızdaki onlarca ağaç, ağaçların meyveleri, gölgesi, dallarındaki kuşlar, dibindeki karıncalar, yaprakların üzerinden mavi beyazın tüm tonlarını barındıran bulutlar…
Biraz ötenizdeki çeşmeden akan su, ayağımızı uzattığımız deniz, denizin içinde pulları parıldayan balıklar, salınan yosunlar…
İçinizi ısıtan güneş, ardından battığı tepe, denizin üzerinde bıraktığı izler…
Tüm bunları izlerken elinizi tutan eller, o ellerin sahibiyle yaptığınız güzel sohbet…
Teşekkür ettiniz mi hiç bunlara?
Ya aldığınız nefes için kutladınız mı kendinizi hiç? Teşekkür ettiniz mi sizi Yaradan’a?
ALKIŞLIYORUM

İlk önce kendimi. Tüm yaşadıklarım için kendimi alkışlıyorum elbette. Kendimi kutluyorum. Kendime teşekkür ediyorum.
Aldığım her nefes için, atabildiğim her adım için. Yaptığım her iyilik için şükran duyuyorum. “Verilmiş sadakan varmış” denildiğinde bana “sadaka vermiyorum belki ama hep iyi şeyler yapmaya çalıştım hayatım boyunca” cevabını veriyorum. Hep iyilik yapmak, iyi insan olmak şükür sebebi değil midir?
Sonra bizi biz yapan her şeye… Mesela bir trafik kazası sonrası kapıyı açıp size uzanan ele ve uzatılan suya. Şükrettiniz mi yaşadığınıza sevindikten sonra hala iyi insanların varlığına?
Mesela geçirdiğiniz bir ameliyattan sonra aldığınız derin anestezi uykusundan uyanırken; aldığınız nefes için sevinirken yanınızdakilere teşekkür ettiniz mi hiç binlerce kez? Ben böyle uyandım bir keresinde anesteziden ve içimi gerçekten iyileşmenin huzuru kapladı.
Ne güzel şey şükran duymak, teşekkür dolu bir yüreğe sahip olmak.
TEŞEKKÜR İÇİN NE YAPMALI ?
Kibar bir gülümseme yeterken benim yaptıklarımın karşılığında, belki aldığım nefes için samimi bir dua Yaradan’a içinizden geldiği gibi.
Her gün görüp farkına varmadıklarınız için bir köpeğin başını okşamak, kuşlara yem atmak teşekkür etme biçimi benim gözümde.
Başınızdan geçen türlü belalar için gene başınızdan tuzla ekmek çevirip vermek yerine toprağa yani doğa anaya hürmet için, onu alkışlamak için ağaç dikmek mesela en içten, en doğru teşekkür değil mi sizce de?
Bu arada ben 2020 yılının benden alıp götürdükleri için, doğaya bağlılığımı göstermek ve gerçekten bir dikili ağacım var diyebilmek için fidan dikeceğim tam dört tane. Kızım için, kendim için, geçmişte yaşadıklarım adına ve geleceğime umut olsun diye birer fidan. Kim bilir belki de koca bir ormanım olur gelecekte. TEMA aracılığı ile dikmeyi düşündüm ama kendi ellerimle alıp toprağı seve okşaya dikmek te istiyordum. Şimdi eve yakın arada ziyaret edebileceğim bir alana dikeceğiz. Bana bu fikri veren ve bunu astrolojik bir dille çok güzel anlatan canım arkadaşım Behice ‘yi de yürekten çok çok alkışlıyorum.
Son sözüm;
Önce ama ilk önce kendinizi sevmekle ve kendinizi alkışlamakla, kutlamakla, kutsamakla başlayın doğaya, Yaradan’a ve etrafınızdakilere teşekkür etmeye. Ve haydi sizin de birer dikili ağacı olsun.