Zaliha

Sanat Elçimiz, Yaşayan Hazinemiz, Diplomatik Sanatçı; Zaliha O güzeller güzeli yüreği ile özel bir insan. Efsane yetenek Saliha Özgen. Dilek Alp özel çalışması..


5 dakika


Zaliha – Reyhan

Dağlar kızı Reyhan Reyhan Reyhan, Parlayan yıldızı Reyhan Reyhan, Alem sene heyran heyran heyran,

Ne güzelsin ay gız. Bir çiçeksin ay gız. Bir tanesin ay gız. Gül tanesin ay gız.

Güzeller güzeli Reyhan Reyhan, Sevdamın ezeli Reyhan Reyhan, Alem sana heyran heyran heyran,

Ne güzelsin ay gız. Bir çiçeksin ay gız. Bir tanesin ay gız. Gül tanesin ay gız.

Sil karadır gözün Reyhan Reyhan, Baldan tatlı sözün Reyhan Reyhan, Alem sene heyran heyran heyran,

Ne güzelsin ay gız. Bir çiçeksin ay gız. Bir tanesin ay gız. Gül tanesin ay gız.

Dağlar kızı Reyhan Reyhan Reyhan. Alem sene heyran heyran heyran.


Zaliha, bir güzel insan

Zaliha Özgen

Yazının neresinden başlayacağıma karar veremediğim, coşkulu duygulara sahip olduğum bir başlangıç cümlesindeyim. Ülkemize ait, döneminde dünyanın tanıdığı, ayakta alkışladığı, bunların yanında benim için en önemlisi kişisel hayatımda çok değerli ve önemli bir yere sahip olan bir kişiyi getireceğim bu yazıda sizlere. 1967 yılında Zaliha (Saliha Özgen) tarafından seslendirilmiş bir Azeri Türkü “Dağlar kızı Reyhan” ‘ı da hatırlatacağım size. Hayatımızda gözden kaçırdığımız, değersizleştirdiğimiz ne varsa tekrar hatırlatacak bir kişi ile tanışacaksınız belki bugün. Sanatın ve sanatçının devletlerarası diplomatik önemini ya da varlığını unuttuğumuz bu dönemde, dünyaya sayısız güzellikler sunmuş bir kişiden bahsedeceğim kelimelerim yettiğince…

Belki biraz şaşkınlık, kesinlikle hayranlık ve daha da ötesinde büyük bir gurur duygusu hissedeceğinizden eminim yazının sonuna geldiğinizde. Normal insan hayatına sığmayacağını düşündüğünüz yüzlerce başarının nasıl bir bedende vücut bulduğuna şahit olacaksınız. Yazdıklarımdan çok daha fazlasının yaşandığından emin olmanızı isterim. Şimdiye kadar magazin dünyasının kirliğinde, adını ve duruşunu nasıl bu kadar temiz ve kaliteli bir seviyede tutmuş olduğuna şaşıracaksınız. Mesleğinin, başarılarının ve şöhretinin doruk noktasında, şık ve ani bir kararla sahnelerden uzaklaşma kararına saygı duyacaksınız bu kişinin. Tebessümün, zarafetin ve dillere destan güzelliğin vücut bulduğu bir ruhun, olağanüstü bir ses yeteneği ile birleşmesini göreceksiniz.



Gazete Haberleri


Kendisine Ulaştım ❤

Bu yazıya başlamadan önce çok Saliha Özgen (Zaliha) hakkında çok şey dinledim, okudum, röportajlarını ve şarkılarının hemen hepsini izledim. Yetmedi… Çünkü ailemizin içinde adı çok sık geçen bu kişinin güzelliği, başarısı ve anlatılan sayısız hikâyesi ile büyümüştüm. Sonunda izini takip etmeye karar verdim ve eğer kendisini bulabilirsem bu yazı için izin isteyecek ve onu yakından tanıma şansım olacaktı. Uzun bir arayışın sonunda ulaştım ve bugün telefonda kendimi kısacık tanıtarak iznini istedim. Benim heyecanımın yanında onun heyecanını da kalbimde hissetmek çok güzel geldi bana. Aramızdaki bağın gücünü kuvvetli sesinden hissettim. İsimlendiremediğim tuhaf güçlü bir bağ hissettim. Çok mutluyum, çok gururluyum ve çok şanslıyım. Ne demek istediğimi yazının sonunda anlayacağınızı ümit ediyorum. Yazının bazı bölümlerinde Saliha Özgen’in kendi cümlelerine yer vereceğim, onun değerli izni ile.

Saliha Özgen (Zaliha)

“Baba tarafımdan dedem ve babaannem Balcık’tan 1893 yılında yürüyerek İstanbul’a göç etmişler. Dedem Kırım’ dan, babaannem Karaman beyliğinden Rumeli ye gönderilmiş. 1900 yılında babam İstanbul Feriköy’de doğmuş. Annem muhacir, Giresun 1910 doğumlu. 1917-19 yılları arasında, dağ zirvelerinde, Samsuna kadar kervanla yürüyüp, Samsun yaylasına vardıklarında, ne babası ne annesi sağ kalabilmiş. Trabzonlular Giresun’a ve Ordu’ya doğru, Giresunlular Samsun’a doğru dağlardan yürürken, katırlarla yaz-kış geçirerek, ölenlerini yolda defnedip, kalanlarla Samsuna varmışlar. 19 Mayıs 1919 günü annem limandan Akdeniz Vapuruna bindirilip İstanbul’a gönderilmiş. Aynı gün Bandırma yük gemisi Samsun limanında demir atmış duruyormuş, annem her şeyi izlemiş. Kaçtıkları Potamyalı eşkıya Eyüp (annemin tabiri ile) onlara yetişememiş ama annemin ne annesi, ne de babası sağ kalmış. Eşkıya Eyüp ve çetesi, köyleri basıp, insanları öldürüp, erzakını alıyorlarmış. Topal Osman Ağa da onlarla mücadeleye girmiş.

Babamın babası, Balkan harbinde muhacir olarak göç edip, İstanbul’dan Yemen Harbin’e üç çocuğu ile sofrada yemek yerken kolundan tutulup Arap çöllerine götürüldüğü ve koleradan askerlerin arasında ölüp bir daha geri dönemediği hazin bir sona sahip. Savaş’ın bedelleri benim ailemde de çok ağır yaşandığı için, bu ülke topraklarında sahip olduklarımızın değerini gelecek nesillere aktarmak hepimiz için çok önemli diye düşünüyorum.”

Profesyonel Uğraşları Hakkında 

Cumhuriyet bilincinde, Mustafa Kemal Atatürk izinde hayatına yön vermiş aydın bir Türk kadını olan Saliha Özgen (sahne adıyla Zaliha), 29 Mayıs 1942 yılında İstanbul Feriköy, Şişli’de dünyaya geldi. Müzikle 8 yaşında mandolin çalarak tanıştı. Bir yandan müzik eğitimine devam ederken, diğer yandan Nişantaşı Kız Lisesi’ne gitti. Lisenin voleybol takımında oynayan, Saliha Özgen, ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Spor Kulübü’ne transfer oldu. Eskrim, atletizm ve voleybol sporları ile profesyonel olarak uğraştı.

Türkiye Genç Kızlar Jimnastik Kulübü’nün kuruluşunda da yer aldıktan sonra, Kızılay Ebe Hemşire Okulu’ndan 1962 yılında mezun oldu. Hemen ardından Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nde hemşire olarak göreve başladı. Deniz hastanesinde ebe hemşirelik görevin yanında, yoğun bakım ünitesinin kuruluşunun başında da görev almış. Hemşirelik mesleğinin kutsallığına her zaman inanan Zaliha, insanlara koşulsuz hizmet ruhunu hayatının her kademesinde öncelikli tutmuş ve bunu bakış açısı olarak kabul ettirmiş. Bunun gerçek yansımalarının sayısız örneğini yaşatmış ve yaşatmaya devam ediyor.

Sıkıntılı geçen yılların sonunda ayda 500 TL kazandığı hemşirelik işinin yanında ses sanatçısı olarak gecede 150 TL kazanç onu sonunda seçim yapmaya zorladı. Ve o  günlerdeki seçim kararının nedenlerini dile getirdi.


Zaliha

Yokluk içinde geçen bir yaşamdan sonra gecede 150 lira almak benim için çok önemliydi, nefes almaya ihtiyacım vardı, şarkı söylemeyi de çok seviyordum. Hocam ihmal edilmeyecek, değerlendirilmesi gereken 3,5 oktavlık özel bir sesim olduğunu söylemişti. 1967 yılında Azeri türküsü “Dağlar Kızı Reyhan’ı” Türkçe ’ye uyarlayıp ilk kez söylediğimde kararımın ne kadar doğru olduğunu kabul ettim.


Ve Sahne

İş hayatında keskin bir karar vererek Kasımpaşa Deniz Hastanesindeki görevinden ayrıldıktan hemen sonra Barış Manço, Cem Karaca ve Timur Selçuk ile birlikte birçok ünlüyü Türk müzik hayatına kazandıran Enver Halatçı’dan ders alarak ilk kez Suadiye’de Reşat Gazinosu’nda sahneye çıktı. Bu tecrübe artık onun dünyanın her ülkesinde tanınan ve ülkemizi onurla her coğrafyada temsil eden uluslararası sanat elçimiz haline dönüştürecek dev bir adım oldu.

Ankara Palas otelinde sahne alarak, o dönem Ankara’sının diplomatik muhitini buraya çekmeği başarmıştır.

Kültür Bakanlığı aracılığıyla 20 yılda 70’in üzerinde farklı ülkede seri konserler verdi. Özellikle Paris, Londra, Türkmen ve Özbek Türklere, Azerbeycan, Gürcistan ve Rusya’da verdiği dev konserlerde, ülkemizin aydınlık, modern yüzünü ve kültürel değerlerini bir diplomat ağırlığı ve şıklığı ile tanıttı.

Ürdün Kralı Hüseyin, İstanbul’da ki ziyaretinde, Dışişleri Bakanlığı isteği ile Zaliha’yı dinlemiş, akabinde sanatçıyı konser vermek üzere Ürdün’e davet etmişti. Kral, Türkiye’de kaldığı resmi konuta Zaliha’yı davet edip kendi eliyle çay ikram ettikten sonra hediyelerini sunmuş ve sanatçıyı Ürdün’e tekrar davet etmiştir. Kral Hüseyin’in Zaliha’ya hediye ettiği değerli broş, o dönem gazetelerinin manşetlerinden uzun süre inmemişti. Bir kralın elinden çay içmek ve sohbet etmek sanatçıya unutamadığı bir gurur bıraktı. Ancak savaş olması nedeniyle Ürdün’e gidemedi.

On iki dilde şarkı söyleyen ve 30 plak yapmış olan Zaliha, mola vermeden tüm devlet yetkililerinden resmi konser davetleri almıştır. Kültür ve Dışişleri Bakanlığımızın görevlendirmeleri ile Türk Diplomatik tarihinde ‘Sanat Elçisi’ benzetmesini gerçek manada hak eden bir sanatçımız olmuştur. 1968 yılında Türkiye’de “Yılın Sanatçısı” seçilerek bu değeri tam yerinde onurlandırmıştır. 1969 – 70 yıllarında da Yılın Sanatçısı seçilerek, ‘Diplomatik Sanatçı’ unvanlı görevine resmi olarak başlamıştır.

Artık yılın uzun dönemlerini yurt dışında geçirmek zorunda kalıyordu.
  • 1968 yılbaşında Fransa’da Paris TV. ’de 15 dakika Türkiye temsilcisi olarak şarkı söylemiştir.
  • İngiltere de, Londra’ nın büyük bir gazinosunda yılbaşı programının ardından 40 gün Londra’ da solist olarak sahneye çıktı.
  • 1971 yılında Dışişleri Bakanlığı’nın görevi ile sırayla Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, Avusturya ve Sovyetler Birliği’nde sahne aldı.
  • 1977 de, Belçika Brüksel’de, Nato’da, İsveç’te, Stockholm TV. de tamamı 99 solo konser vererek bu alanda rekora ulaşmıştır.

Yurt içi ve yurt dışında başta iş ve siyaset dünyası olmak üzere çok sayıda çevrenin ilgi odağı haline gelen Zaliha, 1969 yılında İzmir Fuarı’ndaki gazinoda verdiği konserin ardından Fiat temsilcisi İtalyan işadamlarının davetinde başından geçenleri şöyle anlattı:

İtalyan işadamları söylediğim İtalyanca ve Fransızca şarkılara hayran kalmışlardı. Beni davet ettikleri teşekkür yemeğinde Türkiye’de iki ay sonra üretime geçilecek otomobilin adının ne olabileceğini ve benim fikrimi sordular. Ben de mizah olsun diye dileklerine ulaşmalarından dolayı ‘Murat’ dedim. O an bu isim çok hoşlarına gitti, otomobilin adının Murat (Fiat’ın 124’ü de ekleyerek) olmasına karar verdiklerini söylediler. Ben çok ciddiye almamıştım, gülüştük ve ayrıldık. Bir ay sonra gazete ilanlarında otomobilin adının Murat 124 olduğunu duyunca inanın şok oldum. O gece ürettikleri otomobile Murat adını koydular ama bana hediye edeceklerini söyledikleri Murat marka otomobil bir türlü gelmedi.

Türkiye’yi tanıtan barış elçisi görevi ile Diplomatik Sanatçı unvanını kazanan Zaliha, aldığı ani bir kararla mesleğini en üst seviyede bırakarak, 1986 yılında İstanbul’dan Bodruma göç ederek buraya yerleşti

Bitmedi
  • 1990 yılında 20 m.lik bir gulet tekne alarak Bodrum’ un ilk, kadın donatan ve yat kaptanı olmuştur.
  • 1990 ile 1998 yılı arasında Avrupa’nın en ünlü iş adamlarını kıyılarımızda gezdirmiştir.
  • 1998 yılında Bodrum Bitez’de apart otel turizmi hizmetini başarıyla 10 yıl sürdürmüştür.
  • Halen müzik ve şan dersi vererek müzik eğitim hizmetlerine devam etmektedir.
  • Bodrum yarımadasında ki tüm köy okulları Zaliha’yı çok yakın olarak tanırlar. İmkânı dâhilinde, köylerde ortaokulu bitiren, okumak isteyen kız çocuklarına okuma imkânı vermeye devam ediyor.

45 lik Albümlerinden bazıları:

  • Sitem / Gül Dikensiz Olur Mu (Aras-1969)
  • Siyah Gözler / Romen Kızı (Aras-1969)
  • Reyhan / Bağımda Üzüm Kaldı (Aras-1970)
  • Hayat Masal / Sensiz Serhoş (Aras-1970)
  • Söyle Söyle / Gelmem Oyuna (Aras-1970)
  • Çayda Çıra Yanıyor / Yarim İstanbulu Mesken Mi Tutun (Hisar-1972)
  • Benimsin Bu Gece / Şu Garibi Sevenler Anlar (Coşkun-1973)
  • Beklenmeyen Misafir / Yalancı (Evren-1977)
  • Reyhan / Geçmiş Zaman (EMI-1978)
Duruş !

Hayatı boyunca yaptığı her işle fark yaratan Zaliha Özgen, yaptığı her işte kalite ve seviyeyi yükselterek çağdaş bir bakış açısı ile modern Atatürk’ün kızı çizgisini tüm Dünyaya göstermiş, insan sevgisi ve yaydığı saygınlığı ile Türk kadını duruşunu hiç bozmamıştır.

“Sanatçı toplumun önderi olmalı” düsturu ile hareket ederken, hayatının tüm maddi kazancını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine, öğrencilerin eğitim bursları için bağışlarken, onun dokunduğu her öğrencinin Türkiye’nin geleceğinde, bu topraklara layık birer genç olarak yetişeceğini garantilemiştir.

Her yönüyle örnek bir insan olmuştur. Hemşirelik mesleğinde yarattığı farklı bakış açısı, sahnelerde devam etmiş sonrasında sapmadan yolunda devam etmiştir.

You Tube

Zaliha Belgeseli | Zaliha 1960’lara Yolculuk


Sivil toplum örgütlerinde aktif olarak çalışmaya devam eden Zaliha Özgen, “Ülkemizin önde gelen sanatçıları zor günlerde mutlaka önderlik yapmalı. Türkiye’de siyasetçiye güven kalmadı. Ancak güvenilen, sevilen sanatçılar ne söylerse toplum tarafından büyük ilgi görüyor. Sanatçılar bir ülkenin yaşamını, kültürünü felsefesini yansıtırlar, politikacı gibi yapamayacaklarını değil, yapabileceklerini söylerler. İçten davranırlar, ancak her nedense son yıllarda sanatçılarımızın da ülkede yaşanan hukuk skandallarına karşı çok sessiz kaldıklarını görüyorum. Bir toplumun sanatçıları, yazarları, çizerleri konuşmuyorsa, halkın karşısına sadece para kazanmak amacı ile çıkıyorsa ve şarkı aralarında cumhuriyet, demokrasi, insan hakları konusunda iki cümle konuşmaktan korkuyorsa, o gecede kazandıkları binlerce, milyonlarca Liranın hiçbir değeri olmadığı, sanatçının konuşmaya korktuğu bir ülkede de demokrasiden ve sanattan bahsedilemeyeceğini belirtmeliyim.”

Ve

Ne kadar mutluyum hayatın bu hoş döngüsünden, ne kadar şanslıyım bu döngüde ki hoş çarpışmalardan.

Bazen elinizde, bazen yazgınızda olan bu buluşmalar hayatınızın gizemli yönlerini bir anda size sunabilir.

Kendi hayatınızda etkilendiğiniz rengin, enerjinin, karşılaştığınız zorlukların ya da sahip olduğunuz yeteneklerin kaynaklarını araştırın. Karakterinize dokunan kişileri düşünün. Muhakkak bir bağ yakalayacaksınız.

Bazen bu bağ bir söz, bazen ortak anılar, bazen de bu dünyada sizi ilk gören gözlere sahip göbeğinizi kesen peri güzelliğinde doğum hemşireniz olabilir!…


Like it? Share with your friends!

Dilek ALP

”BAŞLAMAK” kelimesi altında aklınıza gelecek ne varsa hepsinin vücut bulmuş hali... Ekmekçi bir mimar ve anne...

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments