YERLİ MALI HAFTASI
Uzun süren savaşların harap ettiği topraklarda yeni bir devlet kurmak ne kadar zor olmuştur, kim bilir? Tahmin bile edemeyiz yoksulluğu. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal İzmir’de İktisat Kongresi’ni toplar ve yaraların sarıldığı yıllarda bir yandan da üretim hamleleri başlatır.
Sonra 18 Aralık 1929’da “Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu ve ilk yerli malı haftası böylece kutlandı.1946’ya kadar “Milli İktisat ve Tasarruf haftası olarak sonrasında 1946-1983 arasında ise “ Yerli Malı Haftası ” olarak anıldı. Aslında yeni adı artık “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası”.
Yeni kurulan genç Cumhuriyet döneminde kendi kendine yeten bir toplum olmak için yola çıkılmıştı. Şimdi sıra bizde. Biz de bu görüşlerle yola devam etmeliyiz.
“Türkler! Türk Malı alınız, Türk Malı kullanınız; Türk Parası, Türk Toprağında kalsın”
ATATÜRK’TEN BİR ANI
Tüm bu ekonomik gelişme çalışmalarının yapıldığı sıralarda Atatürk’ün Yalova’daki Yürüyen Köşkün meşhur sofrasında da bu konu tartışılıyordu. Giyimine, kuşamına oldukça dikkat eden Atatürk “bundan sonra önder olarak benim de yerli malı kullanmam gerek.” diyerek yurtdışından aldığı tüm kıyafetlerini masadakilerin isteği üzerine onlara hediye etti. O tarihten sonra sadece Türk Malı kumaşlarla dikildi kıyafetleri. Yerli malı haftası bu anıları hatırlamak ve hatırlatmak için çok güzel bir fırsat.
TÜKETMEKTEN ÇOK ÜRETMEK!
Dünyayı ve içindeki tüm kaynakları hızla tüketiyoruz. Onca yıldır yapılan uyarılara rağmen yaşamın temel kaynağı olan SU VE TOPRAK başta olmak üzere durmadan tüketiyoruz ve aslında tükeniyoruz. Artık satın almamak gerektiğini anlattım geçenlerde, Satın Almama Günü’nde. Sadeleşmek yolculuğumda tüketmemek üzerineydi.
Tüketmemenin altını çizerek ihtiyacımız olanı almak için de üretmek gerekir. Kendi ürettiğimiz ürünleri kullanmak da tüketmemek kadar önemli. Yerli malı haftasında bir kez daha vurguluyoruz.
BİZ ÖĞRENCİYKEN; Yerli Malı Haftası
Ah biz öğrenciyken ilkokul sıralarını doldurduğumuz yıllarda bile ne güzeldi her şey. Harita çizer, üzerinde bölgelere göre üretilen tarım ürünlerini küçük küçük poşetlerde yapıştırırdık kartonlara. Çocuklar çileğin ağaçta değil toprakta yetiştiğini, patatesin toprağı kazarak toplandığını öğrenirlerdi. Sümerbank’ta dokunan kumaşlardan olurdu önlüklerimiz. SEKA fabrikasına eski kitap defterleri, okunmuş gazeteleri teslim eder karşılığında defterler alırdık. Hem tasarruf, hem doğaya saygı nasıl güzel öğretilmiş. Kitaplar da elbiseler de büyükten küçüğe geçer, çoğu petrol kokan şeyleri giymezdik üzerimize. O gün okulda yerli malı haftası kutluyorsak aynı zamanda ziyafet var demekti. Turunçgiller Akdeniz’den, fındık Ordu’dan, kuru incir üzüm Ege’den gelirdi. Amasya’dan gelen elmalar da Malatya’dan gelen kuru kayısı da bölüşülürdü güzelce. Hayvancılık anlatılırdı bize. Eti, sütü, yumurtası, yünü nasıl kullanılır hep bilirdik.
Şimdilerde; yerli malı haftası
Hayvancılık ve tarım gibi kayıp gidiyor ellerimizden maalesef üretim gücü sanki. Kooperatiflerle tarım ve hayvancılık güçlendirilmeli. Belki yeniden Köy Enstitüleri kurulmalı, daha doğru yapabilmek için eğitime destek olunmalı. Teknolojik ürünler üretebilmek için yetişmiş insanlarımızın ülkemizde kalması sağlanmalı, üretime ağırlık verilmeli. Meslek liseleri eskiden olduğu gibi güçlendirilmeli. Genç nüfusumuz, bereketli topraklarımız kendimize yetecek üretimi yapabilmeli hatta başka ülkelere satabilecek durumda olmalıyız artık. Üretimden çok tüketime dönerse yüzümüz dışa bağımlı bir hale dönmesi; geri gitmektir çünkü.
Türkiye’de kooperatifçilik çok eski aslında, incelemek isterseniz linki aşağıda sadece hepimizin desteğine ihtiyacı var.
Benim demek istediğim; mesela yiyecek bir şey alırken kooperatiflerin sattığı ürünlerden alabiliriz. Sebzemizi meyvemizi belki köylüden alarak tarımın devam etmesine katkı sağlayabiliriz. Pek tabii ki alışveriş yaptığımız marketler yerine mahalle bakkalımızı tercih edebiliriz. Aldığımız her ne olursa olsun etiketine bakarak Türk Malı yazanları alabiliriz.
Şimdilerde nasıl kutlanıyor, hiç bilmiyorum. Üzülüyorum, düşünüyorum ve sorguluyorum ama şimdilik bu yazımı benim yaş grubumdaki herkesin ezbere bildiği dizelerle bitiriyorum.
Yerli Malı, Yurdun Malı; Herkes Onu Kullanmalı !
0 Comments