Zehirsiz sofralar ve zehirsiz kentler bu perşembe konumuz. Perşembe günleri atıklardan çevreye, doğayı ve dolayısıyla insanlığı etkileyen konular üzerinde duruyoruz. Dilimizin döndüğünce dikkat çekmeye çalışacağız boğazımızdan geçen lokmalardan yaşadığımız şehirlerin zehirlerden kurtulması sürecini.

Önce Zehirsiz Sofralar

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği program yürütücüsü. Bu projeyi Avrupa Pestisit Eylem Ağı ile birlikte yürütmüşler. Yürütmüşler diyorum çünkü proje tarihlerini 01 Nisan 2019 – 31 Mart 2020 arasında belirlemişler.

Bu projenin en önemli hedefi bu amaç için açılan Zehirsiz Sofralar isimli internet sitesinde şöyle belirtilmiş:

“Pestisitlerin olumsuz etkileri ve pestisitlere alternatif yöntemler hakkında üretici ve tüketicilerde farkındalık yaratmak”

Pestisit nedir?

Söz konusu pestisit. Ve pestisitlerin ilaç değil zehir olduğu konusuna vurgu yapıyor uzmanlar.

Pestisitler büyükannelerimizin, dedelerimizin zamanlarında pek kullanılmayan bir ürün. Özellikle endüstriyel gelişmelerden sonra tarımda zararlı böceklerden ve mantarlardan kurtulmak yani daha çok ürün almak amacıyla kullanılan bir tür kimyasal maddedir. Daha teknik bir anlatımla;

“Pestisitler (tarım zehirleri) tarımsal üretimde kullanılan toksik etkili kimyasal maddelerdir.”

Bazı istatistikler var ki olayın ne kadar korkunç olduğunu gözler önüne seriyor. Aşağıda Zehirsiz Sofralar’dan aldığım küçük bir istatistik sadece.

“Günümüzde dünya genelinde 1000 civarında, Türkiye’de ise geçici izinlerle zaman zaman değişmekle birlikte, 340 civarında pestisit etken maddesi kullanılıyor. Dünyada kullanılan pestisit miktarı yılda 3 milyon ton civarında. Türkiye’de ise 2018 yılında 60 bin ton pestisit kullanıldı. Türkiye’de 1979 yılı ile 2018 yılları arasında pestisit kullanımı yedi kat artış gösterdi. Kullanılan toplam pestisitin üçte biri Antalya (%10,1), Manisa (%9), Adana, (%5,7), Mersin (%5,7) ve Aydın’da (%5,7) uygulanıyor.”

Evet böcekler ve mantarlar üzerinde etkilidir. Ancak ya yararlı böcekler, onlarla beslenen diğer canlılar ve hatta bu ürünleri verdiğimiz çocuklarımız? Yani bu mavi gezegenin geleceği?

Pestisitlerin zararları nelerdir?

İnsana ve doğaya zararları açısından ele alacağız.

İnsan sağlığına zararları:

Günümüzde çiftçiler sprey şeklinde kullanır. Ve sebze ve meyvelerin üzerine yapışır. İyi yıkanmadan tüketilmesi halinde insan sağlığı açısından zararlıdır. İlk akla gelen zararları alerjik reaksiyonlar ve akut zehirlenmelerdir. Özellikle tarım işçileri risk altındadır.

Zehirlenmelerin belirtileri; kusma, ishal, terleme, solunum güçlüğü ve kasılmalardır. Böyle belirtiler görüldüğünde mutlaka bir sağlık kurumuna başvurmak gerekir.

Uzun dönem pestisitlere maruz kalındığında ise bazı kanserler ve genetik hasarlar görülebilir.

Ayrıca eğer doğru saklanmazsa kazalara neden olur. Yanlışlıkla özellikle çocuklar tarafından içilebilir. Ya da intihar ve cinayetlerde de kullanımı ile oldukça zararlıdır.

Doğaya zararları:

Havaya, suya ve toprağa karışan bu pestisitler taşınırlar ve hedefteki bitkilerden çok daha fazlasını zehirlerler. Ve bu sürekli olduğunda birikir. Sonrasında da başka bitkiler, doğadaki hayvanlar, evcil hayvanlar ve tabii ki yukarıda saydığım gibi insanlara zarar verir.

Toprak bu kullanılan pestisitlerle içeriğini kaybediyor. Toprağın bereketli olması için içinde en az %3 oranında organik madde bulunmalı. Oysa bizim topraklarımızın %98’inde bu oran çok daha az. Bunun sonucunda bereketsiz topraktan daha fazla ürün almak için gübreleri kullanıyoruz. Böylece kısır bir döngü başlıyor.

Özellikle yağmur sularıyla derelere, göllere taşınan bu zehir balıkları öldürüyor. Su canlıları risk altında, binlercesi ölüyor, yüzlerce tür yok olma tehdidi altında.

Ve tabii ki arılar! Biliyoruz ki arıların yok olması gıda üretimini tüketecek.

Unutmayın! bu pestisitleri pazarlayan da, o tohumları size satan da aynı kişiler. Ve bunların büyük bir kısmı çok uluslu üç tane şirket dünyada.

Zehirsiz Sofralar mümkün!

Elbette bu kadar zararlı pestisitlere mahkum değiliz. Zehir kullanmadan da sürdürülebilir ve sağlıklı gıdaya kavuşabiliriz.

Zehirsiz Sofralar üreticiler için çok aydınlatıcı bir üretici rehberi hazırlamış. Evinizde, balkonunuzda dahi bir şeyler yetiştiriyor olsanız bile mutlaka bir göz gezdirin. Hatta sadece tüketici olsak bile bence bu rehberde yazılı olanları bilmeliyiz.

Tarladaki zararlılarla mücadele etmek yerine, olayı daha iyi kavrasak sorun olmayacak. Toprağı iyi tanımalıyız. O toprağın geçmişini bilmek önemlidir. Bu yüzden de biraz yaşlılara kulak vermek gerek.

Yine planlama, hep planlama, her şey de planlama! Toprağı, iklim koşullarını, yöredeki bitki çeşitliliğini bilerek doğru bir planlama ile ne zaman, hangi ürün, nereye gibi sorulara doğru yanıtları verebilirsek zararlı saydığımız o böcekler belki de bizim için avantaj sağlayacaktır. Ki zaten rehberde başka ülkelerdeki örneklerle durum açıklamışlar. Bunların dışında ziraatçıların önerdiği bazı fiziksel ya da biyoteknik uygulamalar da var.

Doğa dostu ve agroekolojik tarımla zehirsiz sofralar pekala mümkün. Organik Tarım, Permakültür, Onarıcı Tarım, Fukuoka Tarımı, Entegre Yönetim gibi bir çok teknik anlatmış uzmanlar. Kısa vadede çok ürün elde etmek için pestisit kullanmak yarın ve sonraki yıllarda üretimi daha da düşürecektir. Açgözlü olmamakta fayda var!

Ve Zehirsiz Kentler

Bu proje de yine Buğday Derneği öncülüğünde Zehirsiz Sofralar Platformu’nun Avrupa Pestisit Eylem Ağı ile yürüttüğü bir poje. Bu proje 1 Nisan 2021 tarihinde başlamış. Bu projenin özetini buradan görebilirsiniz. Daha sonra da 23 Aralık 2021 tarihinde bir basın toplantısıyla projeyi tanıtmışlar.

Projenin amacı; kentlerde yerel yönetimler tarafından kullanılan pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin zararları konusunda farkındalık yaratılmak, kullanımlarının azaltılmak ve alternatif uygulamalar için
yerel yönetimleri teşvik etmek.

Platformun bazı talepleri var yerel yönetimlerden. En geç 2025 yılına kadar herbisitlerin (ot zehiri) tamamen sonlandırılması, 2030 yılına kadar diğer tüm pestisit ve biyosidal ürün kullanımının %50 azaltılması, 2040 yılına kadar tamamen sonlandırılması. Bu taleplerle ilgili taahhütte bulunmalarını ve bu kapsamda katılımcı bir stratejik eylem planı oluşturmalarını istiyor Zehirsiz Kentler Platformu.

Biraz istatistik:

İngiltere’de yapılan bir araştırma, 38 farklı pestisitin şehirlerde kullanıldığını ortaya koydu.

İtalya’nın Güney Tirol bölgesindeki 19 çocuk oyun alanından, 4 okul bahçesinden ve 1 pazar yerinden alınan 96 çim örneğinin analiz sonuçlarına göre, 32 pestisit tespit ediyorlar. Ve bunun
%76’sı endokrin bozucu kimyasallardır.

Türkiye’de içme suyu arıtma tesislerine ulaşan sularda 40 mikrokirletici saptamışlar. Bunun 33’ü pestisit. Türkiye su kaynaklarında kalitenin düşmesine sebep olan mikrokirleticilerin 20’sinden 16’sı pestisit!

Fransa Ekoloji Bakanlığı 2013 yılında bu pestisitlerin hormon bozucu olduğunu açıklamış. Yüzey sularında en sık ölçülen 15 pestisitten 11’i (%73,3), yeraltı sularında en sık ölçülen 15
pestisitten 8’i (%53,3), içme sularında en sık ölçülen 36 pestisitten 18’i (%50) hormon bozucu!

Zehirsiz Kentler Birlikte Mümkün!

75 kurum bir araya gelmiş böyle güzel bir platform ortaya koymuş. Fakat en büyük görev belediyelerin. Ve biz de elimizi taşın altına koymalıyız. Her zaman dediğim gibi öğrenmek zorundayız. Zira iş işten geçtikten sonra “ben bilmiyordum” demekle sorumluluktan kurtulamayız.

Pestisitlerin önüne geçmek sadece Zehirsiz Sofralar sağlamayacak. Bu zararlı kimyasalları şehirlerimizden de temizlemeliyiz. Sokaklarda, parklarda, okul bahçelerinde kullanılması minimuma indirilmeli ve tabii ki doğru kullanılmalı.

Kendimiz, çocuklarımız ve tabii ki onların geleceği için, doğa için öncelikle Tüketici Rehberi vidosunu izleyelim. Sonra da etrafımızı gözlemleyelim. Yanlış bir uygulama gördüğümüzde şikayet mekanizmasını kullanalım.

Doğa dostu olabildiğimiz güzel yarınlara…

#ZehirsizKentler #ZehirsizSofralar #TemizBirDünyaMümkün #PestisitKullanma #biyosidalürünler #zehirsizgıda #zehirsizsofralarmümkün


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments