2 dakika
Akran zorbalığı son zamanlarda dilimize yerleşen bir terim. Akranlar arasında olur ama biz yetişkinlerin, eğitimcilerin hiç mi suçu yok?
Akran zorbalığı diye bir kavram oluştu son yıllarda. Bir zamanlar Türkiye’nin kıyısından köşesinden geçmediği, zorbalık, mobbing, “bile isteye zarar verme” rahatlığına hangi ara ulaştık hiç bilmiyorum.
Ortaokul ve sonrası okul hayatı dönemlerimde izlediğim Amerikan filmlerinde dikkatimi çeken en büyük nokta çocukların aile içinde, beğendiği yerden konuşmasıydı. Okulda çetevari gruplar kurarak bir öğrenciye psikolojik ve fiziksel darp yapılması bana hep garip gelirdi. Bir gün böyle bir sahne izlerken benim zamanımın öğrenciliğini, öğrencilerimizi ve gençlerimizi düşündüm, içim aydınlandı. Biz ne kadar saygılıyız dedim. Gurur da duydum açıkçası.
Şu döneme geldiğimizde yine izlediğim sahneler kadar şiddetli zorbalıklar, yani akran zorbalığı yok çok şükür. Fakat değişti bir şeyler.
AKRAN ZORBALIĞI NEDİR?
“Akran zorbalığı nedir”den ziyade “zorbalık” nedir sorusuna benim vereceğim cevap, kimin gücü kime yeterse olur. Biz zorbalık kavramını daha çok yetişkinler için kullanıyoruz. Çocuklarda olunca akran zorbalığına giriyor başlık.
“Akran zorbalığı bir ya da bir grup çocuğun aynı yaş grubunda ki bir ya da birden fazla çocuğa kasıtlı ve sistematik olarak psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet uygulamadır.”
Resmi tanım budur. Yani nedir, empati yoksunluğu, saygı eksikliği, düşünmemek..vs. gibi bizi biz ve insan yapan bir çok unsurun olmamasıdır.
E tabi hali ile insanın kafasında soru işareti olmuyor değil, “Nasıl oluyor da eğitime bu kadar değer veren ve yatırım yapan bir ülkenin nesli bazı hassasiyetleri kaybetmektedir.
Bunu hep merak ederim ve biz yetişkinlerin de hareketlerini kendi iç dünyamda sorgularım işin aslı.
Bu yetişkinler arasında benim için bir ayrıcalıklı grup vardır ki onlar da eğitimcilerdir. Nesli inşa ederiz. Biz yoğururuz, biz şekillendiririz. Şekil yamuk verilirse çocuk ne yapsın? Burada anne babaları es geçmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Onlar da ilk eğitimciler. Tabii ki okul hayatı devreye girince işi uzmanın desteği ile yürür.
NEDEN YAZDIM BUNU?
Duydum ki bir öğrenci covid ihtimali taşıdığı için okul yönetimi, öğretmenleri ve sınıf arkadaşları tarafından ağlatılarak evine gönderilmiş. Üstelik elinde doktor raporu ve temiz akciğer filmi varken. Ve bu taciz, pcr raporu çıkana kadar devam etmiş. Akran zorbalığı evet; gençler cahil ve acımasız olabiliyor. Öğrenciyi duygusal olarak taciz edip, evinin kapısına kadar rahat bırakmayabiliyor.
Ayrıca öğrencide covid tanısı çıkmamasına rağmen; çok merak ettim açıkçası. “Covid denilen illetin kimsenin elinde olmadığını ve dünyayı kasıp kavurduğunu, kimsenin bile isteye yaymak ya da covid olmak gibi bir tercihinin olamayacağını bilemeyen eğitimci ve yetişkinlerimiz mi var acaba?” dedim kendi kendime.
Sonra düşündüm, bu zorbalık tanımına girer mi acaba?
Ee içim acıdı hali ile…
Girse bir dert, girmese ayrı…
Dedim yok ya doğru olamaz.. Değildir…
Umarım bir şehir efsanesidir…
Akran zorbalığı hakkındaki kitaplar için buraya tıklayın. Ayrıca Dilek Alp’in Gaslighting, Sinsi Duygusal Taciz isimli yazısını da okumanızı öneriyorum.