Zamanda yolculuk konusu bilim insanları hep meraklandırmıştır. Bu ilk yazımda bilimsel olarak bunun nasıl mümkün olabileceğini anlatacağım.


5 dakika


Zamanda yolculuk her zaman bilim insanlarını meraklandırmıştır. Bu konuyla daima yakından ilgilenirler. Bu yazıda da bilimsel olarak bunun nasıl mümkün olabileceğiyle ilgili kısaca bilgi vereceğim.

Geleceğe Dönüş filmini pek çok kişi izlemiştir. Orada zamanda, hem ileri hem de geri gitmek için bir araba kullanmak yeterli gözüküyordu. Hepimiz bunun film olduğunu ve gerçekte olamayacağını düşünürüz. Peki zamanda yolculuk gerçek mi? Böyle bir şey mümkün mü acaba? Gelin bilim ne diyor biraz araştıralım.

Geleceğe Dönüş Filmi
Geleceğe Dönüş Filmi; zamanda yolculuk fikrinin en güzel örneklerinden

ZAMANDA YOLCULUK BİRAZ GARİP BİR KONU!

Çünkü çoğu kişi için zaman tartışılmaz bir doğrulukta akar. Geçmiş geçmişte kalır, gelecek ise henüz zaten yaşanmamıştır. Saatlerinizin içerisinde bulunan kuvars kristali pilden gelen elektrik akımıyla saniyede bir kez titreşim gösterir ve bu titreşim ile zaman hepimizin saatlerinde yaklaşık olarak aynı hızda ilerler. Peki zaman gerçekten bir sabit midir? Cevap ise hayır. Uzay zaman bükülebilir bir şeydir. Bilim insanları bu bükülmeyi daha iyi anlamak ve anlatmak için gergin örtü üzerine bırakılan bir topla örnek verirler. Tıpkı örtü üzerindeki topun örtüyü eğmesi gibi uzay zamanda kütleyle bükülür.

Kütlenin bunu nasıl yaptığıysa araştırılmaya devam ediyor. Uzay zamanın bükülmesi demek ışığında yol değiştirmesi demektir. Bu ışık bükülmesini kullanarak ve odaklayarak güneşi ya da gezegenleri bir teleskop gibi kullanabilirsiniz. Açıkçası fizik karmaşalarla doludur ve insanlık olarak fiziğin henüz emekleme döneminde bile değiliz. Daha doğadan öğreneceğimiz çok şey var.

uzayzaman bükülebilir
uzayzaman bükülebilir

Kütlesi olan nesneler zamanı büker demiştik. Peki zamanı başka ne bükebilir?

Bu sorunun açık ve net bir cevabı var; hız. Bükmekten kastım zamanın olağan akış hızından farklı akmasıdır. Sonuç olarak evet hız sizin zamanda yolculuk yapmanıza izin verir. Koşarken oturan birine göre sizin için zaman daha yavaş akar fakat algılanamadığından zamanı hep aynı hızda akıyor gibi düşünürüz. Peki ya hızınızı arttırmaya devam ederseniz ne olur? Hızınız ışık hızına ne kadar yakınsa sizin için zaman o miktarda yavaş akar. Peki ama nereye kadar? Işık hızına ulaşana kadar diyebiliriz. Peki ışık hızına gerçekten ulaşabilir miyiz? Cevap kütlesi olan cisimler için şu anki teknolojiyle hayır olacaktır. En azından günümüz teknolojisiyle bu durum böyle. Her ne kadar warp sürüşü ve solucan delikleri gibi farklı ışık hızını geçme metotları araştırılıyor olsada.

Peki geleceği merak etmenin dışında zaman yolculuğu teknolojisi gelecek nesiller tarafından nerelerde kullanılabilir? Örneğin gelecekte yaşanılan yıllarda çaresi olmayan hastalıklara sahip insanlar teknolojinin muhtemelen daha gelişmiş durumda olacağı geleceğe giderek tedavi imkanlarına kavuşabilir. Tabii ki  bunu yapmak için kriyojenik sıcaklıklarda başarılı şekilde dondurma işlemlerinin de yapılabiliyor olması gerekebilir fakat bu farklı bir konu. Solucan delikleri ile teorik olarak geçmiş ve geleceğe gidebilirsiniz.

Solucan Deliği
Bir solucan deliği (veya Einstein-Rosen köprüsü), bilgisayar çizimi. Bir solucan deliği, uzay-zamanda iki ayrı noktayı birbirine bağlayan varsayımsal bir kısayoldur.

O halde zamanda yolculuk için biletiniz hazırsa, kemerlerinizi bağlayın diyebiliriz ?

Konumuza dönersek zamanda yolculuk yapmak isteyen bir yolcusunuz diyelim. Öncelikli olarak gitmek istediğiniz zaman noktasını belirlemeniz gerekmekte. Geçmişe mi gitmek istiyorsunuz geleceğe mi? Pek çok kişi için bu sorunun cevabı geçmiş olacaktır. Fakat geçmişe gitmek şu anki fizik bilgimizle pek mümkün gözükmüyor. Çünkü kuantum mekaniğinde henüz emekleme aşamasında bile değiliz. Solucan deliklerini üretme teknolojimizde olmadığı için şu an geleceğe yolculukla ilgilenmek zorunda kalacağız. İlerleyen zamanlarda belki negatif enerji, karanlık enerji gibi enerji biçimlerini kontrol altında tutma olasılığımız bulunur ise; geçmişe yolculuk bu enerji kaynaklarıyla mümkün olabilir. Fakat geçmişe yolculukta da çeşitli paradokslar bulunmakta. Günümüz teknolojisi düşünüldüğünde insanoğlunun üretebildiği teknoloji seviyesi bundan çok uzakta. En yakın nokta bize anti madde üretimi olsa da seri üretim için halen yaklaşık yüz yıllık bir süremiz var.

Peki zamanda yolculuk yapabilir miyiz?

Cevap kısa ve net; evet geleceğe gidebiliriz. Diyelim ki geleceğe gitmek istiyoruz ve bunun için gereken kaynaklara sahibiz. Öncelikle sizi geleceğe götürecek bir ivmelendiriciye ihtiyacınız olacak. Bu roket ya da iyon motorları gibi farklı itki teknolojileri kullanılarak olabilir. Peki diyelim ki roketimize bindik ve hızlanmaya başladık. Bu Space X roketleriyle güzel, fakat kimyasal roketlerin yakıtları çok çabuk biter. Bu durumda çok da hızlanamazsınız belki saniyede 60 km hıza ulaşabilirsiniz fakat bu zamanda yolculuk için çok yetersiz bir hız seviyesi. Peki bu durumda ne yapacağız? Tabii ki yeni itki sistemleri üzerine çalışmamız gerekiyor.  Antimadde roketleri gibi roketlerle ışık hızının yaklaşık yüzde 70 kadarına ulaşabiliriz. Diyelim ki bu teknolojiyi ürettiniz ve yolculuğa başladınız. Bu durumda yolculuk yapacağınız süreyi çok iyi belirlemelisiniz ve dünyadan çok uzaklaşmamalısınız. Bunun için Güneş sisteminde bir dairesel bir yörünge çizmeniz sizin için en mantıklı seçenek olabilir.

Yaklaşık olarak saniyede 290.000 kilometre hızla yolculuk yaptığınızda her 1 yılınız 4 yıl zamanda sizi zamanda ileriye götürür. Saniyede 299.000 kilometre hıza çıktığınızda her yılınız dünyada kalan arkadaşınız için 13.7 yıla denk gelir. Hızınızı sadece 600 kilometre daha arttırabilirseniz her 1 yılınız dünyadaki arkadaşınızın 28 yılına karşılık gelir. Saniyedeki hızınız 299.700 kilometre saniye olduğunda 1 yıl tam 40 yıla karşılık gelir bu durumda bu hızdaki bir araçla 10 yıl seyahat ederseniz dünyada tam 400 yıl geçmiş olacaktır. Gelecekte gitmek istediğiniz yıla geldiğinizde artık motorları durdurma vakti gelmiş demektir. Şu anki zamandan 400 yıl sonraya gitmek demek çok farklı bir gezegenle karşılaşmak demektir.

İşin felsefi boyutu bulunmakla birlikte bu sadece bir yönüdür.

Muhtemelen o yıllarda kolonileşmiş gezegenlerle karşılaşacaksınız. Dünya küresel ısınmadan veya nükleer savaşlardan dolayı yaşanamaz bir yer olmamışsa yolculuğa çıktığınızdan çok farklı teknolojiler üretilmiş olacak. Yok 400 yıl yetmez biz 1000 yıl ileri gitmek istiyoruz der iseniz bu sefer bir karadeliğin etrafında ışık hızına yakın hızlarda dönmek en mantıklısı olacaktır. Bu sefer hem hız hem de kütle çekimden dolayı zaman sizin için yavaşlayacak ve oldukça ileri yıllara gidebileceksiniz (Fakat yakınımızda bir karadelik yok). Fizik kanunları bunu yapabileceğimizi bize söylüyor fakat bunu yapmak elbette bu kadar kolay değil.

Karadelik
UZAYDA – 10 NİSAN: Ulusal Bilim Vakfı tarafından sağlanan bu broşür fotoğrafında, Event Horizon Teleskobu, olayının yakınında güçlü yerçekiminin etkisi altında etrafında dönen sıcak gazın emisyonuyla özetlenen, M87 galaksisinin merkezinde bir kara delik yakalıyor Ufuk, 10 Nisan 2019’da yayınlanan bir görüntüde. Altı dağ ve dört kıtada bulunan sekiz radyo gözlemevinden oluşan bir ağ olan EHT, Başak takımyıldızında bulunan bir süper dev eliptik gökada olan Messier 87’de bir karadeliğin 10 gün boyunca açılıp kapandığını gözlemledi. Görüntüyü yapmak için 2017 yılının Nisan ayında. (Getty Images aracılığıyla Ulusal Bilim Vakfı’nın fotoğrafı)
Gelelim şu anki teknolojiye.

Öncelikle hızınızı ışık hızına çıkarmak için büyük bir enerji kaynağına ihtiyacınız bulunmaktadır. Diyelim ki bunu şu anki nükleer teknoloji ile başarabildik bu sefer karşımıza başka bir problem çıkıyor. Enerjinin kütleye dönüşümü problemi, hızınız arttıkça enerjinin bir kısmı kütleye dönüşecek ve uzunluğunuz değişecek. Işık hızına yaklaştıkça bu etkiyi daha çok hissedeceksiniz ve sonunda ışık hızına ulaşamamanız için kütleniz iyice yükselecek. Kütlenizin yükselmesi demek hızınızın yavaşlaması demek. Hızınızı arttırabilmek için artık ekstra enerji sarf etmeniz gerekecek. Tabi tek problem bu değil belki de bu en küçük problem bile olabilir. Çünkü zaman yolculuğunuz sırasında güzergahınız üzerinde en ufak bir nesneye rastlamanız halinde paramparça olma olasılığınız bulunmakta. Çarpışma evinizin ortasında atom bombasının patlamasıyla aynı etkiyi yaratacak ve her şey bir anda yok olacak. Maalesef bu çarpışma 10 yıl seyahat sırasında yüksek bir olasılık.

Diyelim ki her engeli aştınız ve geleceğe yolculuk ettiniz. Artık istediğiniz yıldasınız. Fakat bir problem var oda yavaşlamak. Hızınızı azaltmalısınız. Daha basitçe fren yapmalısınız yani hızlanmak için kullandığınız enerjinin aynısını yavaşlamak içinde kullanacaksınız. Uzayda tutunabilecek herhangi bir sürtünme yüzeyi bulunmadığı için (gazlar hariç) ters yönde bir kuvvet kullanmalısınız. Eğer saniyede 200.000 kilometre yol alıyorsanız bunu çok hassas bir şekilde yapmanız gerekir. Aksi takdirde kendinizi soğuk uzay boşluğunda bulabilirsiniz. Eğer tüm bunlardan başarıyla kurtulabilirseniz sizde artık başarılı bir zaman yolcusu oldunuz demektir.

Şu an bu hızların yakınından bile geçebilecek teknolojiye sahip olmadığımızı özellikle vurgulamak isterim. Fakat bu önümüzdeki 100 yıl içerisinde bu teknolojiye sahip olamayacağımız anlamına gelmiyor.


Ben de BİRİKİYORUM’dayım.

Daha önce kendimi bir söyleşi aracılığı ile sizlere anlatmıştım. Mucit Bir Genç Olcay Kaan Çakır söyleşisi için Figen Hanım’a ve sayfalarını bana açtıkları için BİRİKİYORUM Ailesi ve İlknur Hanım’a da teşekkürler. Bundan sonra da bilim, teknoloji gibi konularda bu sayfalarda olmaya devam edeceğim.


Like it? Share with your friends!

Olcay Kaan ÇAKIR
Mucit Bilim insanı ve Mühendis.

Comments

comments

Powered by Facebook Comments