Döşeme Köyü Bebekleri; Nüzhetiye Bebeği.. Gölcükten Bölgesel Turizm Kalkınmasında Kadın Hareketi. İlk ağızın kaleminden; Tabii ki Dilek ALP


5 dakika


DÖŞEME KÖYÜ BEBEKLERİ

Bölgesel Turizm Kalkınmasında Kadın Hareketi

2015 yılının Mayıs ayında Gölcük Belediyesi Sanat Galerisinde, Döşeme (Nüzhetiye) Köyünden Dayanışma Derneği adına sevgili Fatih Genç ile toplantı yaparken, yeni filizlenen bir proje, kısa zamanda bölgenin tarihçesine etkili bir katkı sunmayı başardı. Tabii bu projeyi gerçekleştirecek güvenilir bir ekibiniz yoksa tüm emeklerinizin zayi olması ihtimaline karşı, Köyümüzün muhtarı Mehmet Sertoğlu’nun projeye sıcak bakışı, köyün kadınlarından bu işe isteklilerinin oluşu ve her şeyden öte dönemin Gölcük Belediye Başkanı Sayın Mehmet Ellibeş’in projeye ve ekibe sonsuz güveni ve ardından sürekli desteği projeyi mümkün ve uygulanabilir kıldı.

Gölcük Belediyesi Sanat Galerisinin yetki alanı tasarlanırken hedefleri, kıta içi ve kıtalararası olarak belirlemiştik. Kıta içini biraz daha bölgesel olarak düşündüğümüzde deprem atlatmış ve dikkati değişmiş bir bölgenin fabrika ayarlarını eski haline getirmek ve bazı bölümlerini yeniden yapılandırma bilinci ile yaklaştık. Onun için köyler ve gelenekleri bizler için en önemli başlangıç noktası ve kaynak olacaktı.

Gölcük tarihi köylerinden biri olan Nüzhetiye – Döşeme Köyü Kadınlarının geleneksel kıyafetleri bizim için en ulaşılabilir bilgi oldu çünkü günümüzde de devam eden bir gelenekti. Bizler bu geleneği bir sonraki kuşağa anlatmak ve orijinali değiştirilmeden muhafaza etmek derdine düştük. Hatta biraz daha anlam yükleyerek bir kadın hareketine dönüşümünü sağladık.

6 yıl sonra, projenin tamamlandığı bugün sizlere bu enerjik ve umut dolu kadın girişiminin serüvenini aktarmak ve tarihe not düşmek istedim. Biliyorum zaman geçtikçe bazı detaylar unutulur ve asıl anlamlı olan ruh ortadan kaybolur. Arda kalan tekdüze ve alışıldık bir eylem haline dönüşmesin kaygım var haliyle.

Burada gerçekleştirilen her adım kadınlarımızın başarı hikâyesi oldu ve kadınlarımız tarihi köyümüzün geleneklerini canlı tutarken, kırsalın zenginliğini özleyenlere keyifle sunular sizin hafızanızda.

Döşeme Köyü Geleneksel Kıyafeti
Döşeme Köyü Geleneksel Kıyafeti

Döşeme Köyü – Nüzhetiye neresidir?

Kocaeli iline 20, Gölcük ilçesine (merkez) 13 km uzaklıktadır. Köy İzmit Körfezi’nin güneyinde Samanlı Dağları’nda 600 m rakımda kurulu bir orman köyüdür. 1877–1878 Osmanlı-Rus Harbi dolayısıyla, 1893 yılında, Artvin ili Murgul’a bağlı Baga, Başköy, Kordet, Durça, Ozmal ve Gurbin köylerinden İzmit’e göç eden Gürcü muhacirleri tarafından kurulmuştur. Devrin padişahı II. Abdülhamit, köy halkını Hopa İskelesi’nden vapurla İzmit Saraylı Köyü’ne iskân ettirmiştir. Orada bir müddet oturmuşlar, fakat havası sıtmalı olduğundan şimdiki ismi Nüzhetiye, eski ismi Döşeme olan köyü dağ içinde kurmuşlardır.

Köyün henüz yolları ve altyapıları tamamlanmadan cami, okul, on odalı medrese yapmışlar, iki müderris derse girerek, civar köyler de burada tahsil görmüşlerdir. Eğitime önem veren bir köy olarak anlatılmış tarih boyunca.

Dağ köy yollarını, atlarla taş taşıyarak Arnavut kaldırımı yapmışlar, köyün bu kadar güzel oluşunun temellerini günümüze dek korumuşlar. Köy halkının tümü silahşor olarak bilinir. İzmit’e bağlı Bahçecik’in Yunanlar tarafından işgalinde, tepelerde sadece köylüler müdafaa hattı kurarak civar köyleri korumuş oluşları tarih kitaplarına girmiş bir bilgidir. Köyün yaşlılarının en gurur duydukları anıları, Kurtuluş Savaşı sırasında kadın-erkek, genç-yaşlı köy halkının, zor şartlarda köylerin müdafaasını yapmış olmalarıdır.

Gölcük’ün muhacir köylerinin her bakımdan büyüklerinden biri olan Nüzhetiye’nin Camiini II. Abdülhamit Han’ın başmabeyincisi (Osmanlı döneminde, padişahın dışarıyla olan ilişkilerine bakan, onun buyruklarını ilgililere bildiren, kimi kişilerin dileklerini de padişaha ileten görevlilerin başı. ) Hacı Ali Paşa yaptırmıştır. Camiye sonradan konulan Latin harfleriyle yazılı bir kitabede inşasının 1878’de başlayıp 1880’de bittiği kayıtlıdır. Camii 1927 senesinde esaslı bir tamir görmüş ve büyütülmüştür. Halen korunmakta ve kullanılmaktadır.

Köyün Gürcü Köyü olmasından dolayı Gürcü gelenek ve görenekleri hâkimdir. Köyün büyükleri arasında genellikle Gürcüce konuşulur, köy kahvesinde satranç ve dama oynanır. Karadeniz yemeklerine sıkça rastlanır. Eğitim seviyesi yüksek olmakla beraber, hemen her yıl bölgesinde örnek köy seçilmektedir. Kadınlarının beyaz kanaviçe nakışlı, siyah keten eteği (diz seviyesinde) ve önü kırmızı iğne oyalı narin beyaz tülbent (omuzlara serbest bırakılmış)  tipik kıyafetleri olup özel günlerde köyün kadınları tarafından günümüzde de hala giyilmektedir. Kıyafetlerin modernliği ve içinde yüklü olan anlamlar bana büyük heyecan vermiştir proje esnasında.


GÖLCÜK – DÖŞEME KÖYÜ BEBEKLERİ PROJESİ

Köy Kadın Hareketi Programın Ortakları: Gölcük Belediyesi – Döşeme Köyü Muhtarlığı
Programın Uygulama Dönemi: 8 Mayıs – 8 Temmuz 2015
Programın Sunumu ve Tanıtımı: Eylül 2015

Programın Amacı:
Kırsal alanda kadının gerek istihdama katılmasını, gerek girişimciliğini, gerekse toplumsal statüsünü etkileyen en önemli unsurlardan biri eğitim, var olanı geliştirme ve cesaretlendirmedir. Toplumda kadının eğitimi önünde engel oluşturan yanlış inanış, örf ve adetlerin toplum üzerinde etkisini azaltmak için tüm ilgili kamu kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde bulunularak toplumun bilinçlendirilmesi ​önem taşımaktadır.

Döşeme Bebekleri ile hedeflenen fayda, hem köyün geleneklerini koruyarak geleceğe taşımak iken, bir taraftan da köyü ziyarete gelenlerin (fotoğraf sanatçıları ve doğa tutkunu yürüyüş sporu ile ilgilenenlerin uğrak yeri) köye ait değerleri köyün kadınlarından tedarik etmeleri, bölge yöneticilerinin hediyelik olarak kullanabilecekleri bir marka eser ortaya çıkartmak ve en önemlisi coğrafi işaretleme alarak patentini de köy muhtarlığına teslim etmekti. Tabii süreç içerisinde planların üzerine çıkacak güzel sürprizler de yaşandı.

DEĞER KERE DEĞER

Teknolojinin hızla gelişmesi, dünyanın ulaşım açısından küçülmesine neden olmuş bu da dünya kültürlerinin birbirlerini daha kolay tanımalarına imkan sağlamıştır. Dolayısıyla gittikleri her yeni yerde ilk aradıkları şey, bölgenin doğal güzelliği ve o yörenin yaşayışını, kültürünü sembolize eden, bu kültür hakkında bilgi veren ürünlerdir. Bu yüzden bu tip ürünler turizme, hem maddi yönden, hem de kültürel yönden katkıda bulunmaktadır. Yörenin giyim şekline sadık kalınarak hazırlanan kıyafetler, günümüzde folklorik bebek yapımı olarak bir sanat dalına dönüşmüştür. Bizim düşündüğümüz ticari bir obje olmaktan öte ruhu olan bir marka yaratmaktı aslında.

Bebekler, biziz aslında ifadesi bu tanımın en basitçe söylenebilecek şeklidir. Nitekim el yapımı bez bebeklerle folklorik zenginlikleri gelecek kuşaklara götürürken dünü bugüne, bugünü yarına aktarmak ve bu arada yepyeni bir iş kolu yaratmak mümkün. Bu anlamda boş zamanların değerlendirilmesi ile aile ekonomisine katkıda bulunulmasını sağlamak, geleneksel kıyafetlerle ilgili kültürel mirası belgelemek, folklorik bez bebeklerin yapılış amacını ortaya koymaktadır. Geleneksel giyim, her bölgenin geleneksel kültürünün bir parçasıdır. Bebekler üzerinde, asıllarına uygun minyatür geleneksel giyimlerle kalıcılığı sağlamak sonraki nesillere bazı değerleri aktarmada kolaylığı getirecektir.

PROGRAMDA YER ALAN KİŞİLER VE BEBEKLERİNİN ADLARI:

Mürvet Aka (Padi), Kübra Çeb Genç (Ayşe), Zinnet Subaşı Özbakır (Zeynep), Nebahat Başer (Huriye), Gülşen Gülhan Aka, Asiye Özbakır (Ekmek Anne), Müjgân Karakuzu (Safiye), Serpil Ayıkol (Emine), Rayime Başer (Huriye), Gülderen Deniz (Elif)

Döşeme Köyü Bebeği Programına Katılanlar
Döşeme Köyü Bebeği Programına Katılanlar

Eğitmenler ve Kolaylaştırıcılar:
Münire Uysal, Nursen Demirhan, Fatih Genç, Dilek Alp

Nüzhetiye Bebeğinin Ruhu
Nüzhetiye Bebeğinin Ruhu

Hayata geçirme aşamasında, bebekler usta eğitmenlerimiz tarafından tasarlandı. Bilinçli olarak bebeğin yüz detayı verilmedi, kostümlere dikkat çekildi. Amaç bebeğin kime benzediği ya da mimiği değildi. Üzerindeki kostümü taşımasıydı bizler için. Döneme ait kumaş seçimleri yapıldı. Etekler için karanfil ya da üzüm salkımı (Gürcü üzümleri dünyaca en ünlü üzümler ve dünyada ilk şarap üretimini yapan kültürdür, onun için asma motifi çok önemlidir, bağbozumunu temsil eder) gerçek nakışlar işlendi. Beyaz tülbent üzerine kadınlarımız iğne oyası ile dantelini de yapıp, en sevdikleri desenli poplin bluzların üzerine bıraktılar omuzlarına bebeklerin. Her şey kadınların hayal dünyalarında görmek istedikleri gibi oldu.

Bez bebekler ortaya çıktıkça ruh kazandılar. Her biri yapanın adını aldı. Padi, Zeynep, Huriye, Elif…


Nüzhetiye Bebeği 03
Nüzhetiye Bebeği

Kente ve meraklılarına tanıtım yapmak için özel bir gün tasarlandı. Süreç, dev fotoğraflara aktarıldı ve tüm olan biteni fotoğraflarla arşivledik. Kitap ayıraçları, CD’ler ve kitapçıklar tasarlandı. Afişleri kentin dört bir yanına asıldı ve kent bu sergiye davet edildi. Sergileri şahaneydi. Köyün kadınları ve projenin sahipleri, açılış günü geleneksel kostümlerini giydiler ve bebeklerinin yanı başlarından sergide ev sahipliği yaptılar. Sergi alanında köyün halk şarkıları çalıyordu. Köyün geleneksel lezzetleri misafirlere ikram edildi ve sergiye katılan kent yöneticilerine sergilerini ve projelerini kendileri anlattılar. Salondaki dev ekranda projenin süreç videosu döndü durdu…

Biz eğitimciler ve kolaylaştırıcılar büyük bir gururla onları o gün kadınlarımızı uzaktan seyrettik. Nasıl kısa bir zaman diliminde, ne kadar güzel bir enerji ile herkesin katkı sunduğu bu projeyi nerelere taşıyabiliriz diye düşünüyorduk artık.

Öncelikle Kocaeli Bölgesi için sempatik bir o kadar da önemli bu marka proje, 3 ay gibi kısa bir sürede tamamladıktan sonra, iki önemli ulusal kurum tarafından onay görüp tanındı. (Gazi Üniversitesi, Türk Halkbilimi Bölüm Başkanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komitesi). 3 yurtdışı, 4 yurtiçi festivalinde görücüye çıktı. 2010 yılında ilkini tasarlayarak hayata geçirdiğimiz Gölcük Belediyesi Uluslararası Nakışlı Kırkyama Şenliği ve Çalıştayının 6.ncısı gerçekleştirdiğimiz 2015 yılında,  bebeklerin hem tanıtımı hem de satışları ile dikkat çekmiş, çalıştayda ise örnek proje olarak incelenmiştir. İlerleyen yıllarda ise tescilinin yapılmış olması süreci tamamlamıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İŞKUR’un özel isteği üzerine İstihdamda 3i Dergisi’nin 29. sayısında “KIRSALDA KADIN İSTİHDAMINA BAKIŞ” adlı makalemde “Döşeme Köyü Bebekleri” Projemizi anlattım… Dergi tüm Türkiye’de İşkur temsilciliklerine dağıtıldı.

Link: https://media.iskur.gov.tr/26258/istihdamda-3i-sayi-29.pdf
(Sayfa 118 – 125)

Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesinde yerini aldı, satışa sunuldu. Projenin süreci ve sonucu ile ilgili akademik makalesi yazıldı ve değer gördü. Doğru kaynak, doğru bilgi ve doğru insanlar tarafından… Döşeme Köyü sakinlerinden Murat Akaa ve Zinnet Subaşı Özbakır’ın sonsuz destek ve sevgileriyle. Bilimde dürüstlük asıl olmalı, gerçek olabilmesi için. Özünü koruyarak, standartları bilerek, bireysel yorumlar katmaksızın… Yeri gelmişken birlikte çalıştığımız kadınlarımıza kucak dolusu teşekkür ederim, bize inandıkları ve bitmeyen azimleri için…

İŞTE DÖŞEME BEBEKLERİ, GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BİR KÖPRÜ OLARAK GELENEKSEL KIYAFETLERİMİZİN UNUTULMASINI ÖNLEYEN ÖNEMLİ BİR EL SANATIDIR.

Zira bu bebekler anadan kıza geçerek yaşatılmaya devam etmektedir. Aynı zamanda görülmüştür ki ticarî bir meta olarak satışı yapılabilen bu bebekler, ekonomiye katkı sağlayabilir. Bu bebeklerin yerli turistler yanında yabancı turistlere de satılması, fuarlarda yer alması, uluslararası kültür alışverişini simgeleyen bir girişimdir.

Ne var ki bu bebeklerin ticarî kaygı ve tanıtımı ile yöresel özelliklerinin ve kalitelerinin bozulmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Yani bebekler tasarlandığı ve kente tanıtıldığı orijinal hali ile korunmalı.

Kültürel miras ile ilgili her projemizde yanımızda olan sevgili Prof.Dr. Öcal Oğuz Hocamın (UNESCO Türkiye Milli Komite Başkanı) bir sözünü hatırlayarak son noktayı koyayım:

“Kültüründe bir öğeye BENİM diyebilmen için, o öğenin günlük hayatında yer alması ve sık sık tekrarlanıyor olması gerekir. Eğer senin gündelik hayatında değerini bulamamışsa bu öğeye BENİM demen yersiz olur. Kültürde o öğeyi kim daha çok kullanır, adını daha çok anarsa kendi kültürünün bir parçası haline dönüştürür…”

Sahip çıktığındır senindir felsefesine dayanarak diyorum ki;
Döşemeli Kadınlar, “Döşeme Bebeğinize” sahip çıkın ki sizin olsun…


Like it? Share with your friends!

Dilek ALP

”BAŞLAMAK” kelimesi altında aklınıza gelecek ne varsa hepsinin vücut bulmuş hali... Ekmekçi bir mimar ve anne...

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments