Hızır günleri başlıyor. Hoş geldin hıdrellez, merhaba bahar. Toprağın uyandığı böylesi mükemmel bir günde Hızır dokunsun dileklerimize.
Hoş geldin bahar, hoş geldin Hıdrellez
Tarih boyunca mevsimlerin değişmesiyle birlikte, toprakta ve bitkilerde meydana gelen değişikler toplumların yaşamını her dönem etkilemiş, bu değişiklikler tarih boyunca bütün halklar tarafından çeşitli tören, ayin ve bayramlarla kutlanmıştır. Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi; yeniden dirilişin sembolü olmuştur.
Çeşitli kültürlerde mevsim değişiklikleri törenlerle kutlandığı gibi İslam öncesi Türk topluluklarında da baharın gelişini, doğanın canlanışını kutlamak, kış aylarının uyuşuk, donuk ruhundan kurtulmak için yapılan şenliklere hıdrellez adı verilmiştir.
Hıdrellez, çeşitli adlarla kutlanmıştır.
Anadolu’da “Hıdrellez”, Dobruca’ya yerleşmiş bulunan Kırım Türkleri arasında “Tepreş”, Makedonya’da “Ederlez, Edirlez, Hıdırles” gibi adlarla bilinmektedir.
Halk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıstan 8 Kasıma kadar olan süre “Hızır Günleri” adıyla yaz mevsimini, 8 Kasımdan 6 Mayısa kadar olan süre ise “Kasım Günleri” adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına geldiği için bu kutlanıp, bayram yapılacak bir olaydır. Hıdrellez günü Rumi takvime göre Nisanın 23. günü, miladi takvime göre Mayısın 6. günüdür.
Rûz-ı Hızır (Hızır’ın günü) olarak adlandırılan Hıdrellez günü, Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında Hıdrellez şeklini almıştır.
Hıdrellez İslâmiyet öncesinde baharın gelişinin kutlandığı bir bayram olmasına rağmen İslâmiyet kültürü ile İslâmî renge de bürünmüş, İslâm öncesi ve İslâm sonrası motifleriyle doludur. Ortak yön Hızır’ın ölmezliği, bahar, yeşillik sembolü oluşu, her 6 Mayıs’ta Hızır’la İlyas’ın buluşması İslâmiyet’e rağmen bozulmamıştır. Hıdrellez geleneği bahar bayramı niteliğinde kutlanan Orta Asya kültürü (Şamanizm), eski Anadolu kültürü (bolluk-bereket törenleri, ölümsüzlük), İslâm kültürü (Hızır İlyas motifi) ve Ortak Balkan Kültürü ile beslenmiş zengin kültür değerlerinin oluştuğu bir şenlik tören ve bayram bütünüdür.
Hıdrellez, doğayla barışık olma ve ondan yararlanma niyetiyle yapılan inanma ve pratiklerinin en başında Hıdrellez ateşi gelir. Hıdrellez ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket – bolluk sembolüdür. Aynı zamanda yakılan büyük ateş toprağın ısınıp uyanması simgesidir.
Çağlar ötesinden günümüze kadar gelen Hıdrellez; hızır günlerinin, baharın gelişini kutlamak ve dileklerimizin kabul olduğu inancıyla hepimizin özlemle beklediği özel bir gündür.
Neler mi yapılır Hıdrellez’de?
• Hızır uğradığı her yere bereket, şifa, getireceği inancıyla evler temizlenir.
• Ateş yakılıp üzerinden atlanır, üzerinden atlayamazsanız da ateşin enerjisi evinizi arındırması adına mumlar yakılır,
• Sabah erkenden kalkıp, kapılar pencerelerinizi açılır,
• 5 mayıs akşamından itibaren gül ağacının dibine bereket parası konup, ertesi gün gül ağacının dibine konulan para cüzdana konur ve bir sene boyunca o para harcanmaz.
• İstediğiniz şeyin resmini toprağa (gül ağacının dibine ya da uygun bir toprağa), ya da bir kağıda çizip gül ağacına kırmızı bir kurdele ile asılır.
• Evdeki tüm erzakların üzeri Hızır’ın bereketiyle bereketlenmesi için açık bırakılır.
Küçüklüğümde
Küçüklüğümde, babamın izinli olabildiği günlerde ailece piknik yapabileceğimiz alanlarda komşularımızla, arkadaşlarımızla kutladığımız güzel anılarla dolu hıdrellez günlerimiz olurdu. Annem günler öncesinde arkadaşlarıyla planlar yapar, hıdrellezin kulaktan dolma törelerini yerine getirmeye çalışırdı. Bize kalansa mis gibi doğada salıncakta sallanmak, yeşilliklerde koşturmak, yapılan pastaları, dolmaları, köfteleri yemekti.
Ne güzel günlerdi o günler! İnsanlar kış aylarının soğukluğuna inat, “bu akşam evde misiniz?” bilgisini almak için telefon yerine çocukların kullanıldığı, evdelerse ev gezmelerine gidildiği günlerin ardından, bahar geldiğinde doğada yine komşularımız ve arkadaşlarımızla kalabalık bir şekilde eğlenirdik.
Birbirimizden kaçmazdık. Korkmazdık. Belki insanların hepsi mükemmel iyi değildi ama bugünlerde olduğu kadar bencil, sevgisiz de değildi.
Birikiyorum’a yazacağım ilk yazımda kötü şeyler yazmak istemiyorum. Birikiyorum Ailesi’nin bir ferdi olmanın bana yaşattığı mutluluğun yanında, yazdığım ilk yazımın da, baharın gelişinin, toprağın uyandığı mükemmel bir günde yayınlanacak olması beni inanılmaz mutlu etti. Bu yazımı güzel kelimelerle süslemeliyim. Eskiden evde kalamadığımızdan yakınan bizler, tüm dünyayı avucunun içine almış covid virüsü sayesinde, evde kalmaktan yorulduğumuz bu günlerde Hızır hepimizin dileklerine dokunsun.
Umutlarımızı yine de kaybetmeden bahara merhaba diyelim.
Hoş geldin Hıdrellez diyelim.
0 Comments