Annem canım annem…
O’nu anlatacağım size affınıza sığınarak köşemi onun için kullanacağım bu hafta. Aslında O’nu anlattım size Anılar Silinirken ile. Bu sefer O’na yazdığım bir mektup olacak ve size sevgi dolu yüreğini anlatacağım.
Annem;
Canım, kalbimin en güzel yeri, kontesim. Bugün senin doğum günün. İyi ki doğdun ve iyi ki annem oldun benim. Şimdi yoksun, bir buçuk yıl oldu yokluğun. Tamı tamına 527 gün. Yokluğun acı. Gittin. Gittiğin yer buradan daha güzel eminim. Seni tanıyanlar da emin. Herkes seni çok özledi, en çok ben gülüşünü özledim.
Bıraktığın dünya artık eskisi gibi güzel değil…
Olsaydın burada şu an ne çok üzülürdün. O çok sevdiğin dağlar, yemyeşil ormanlar öyle büyük yaralar aldı ki… O ağaçlarda yaşayan boncuk gözlü sincaplar, cıvıl cıvıl kuşlar, börtüler böcekler hepsi beraber yandı. Ne çok ağlardın televizyonda şu görüntüleri seyrediyor olsaydın.

Bu arada senin adına yurdun her yerine ağaçlar dikiyorum TEMA aracılığı ile. Elimden geldiğince devam edeceğim buna. Keşke senin adını taşıyan bir ormana dönüştürebilsem…
Neler öğrendim senden?
Hep öğretmen olmak istemişsin. Anlatırdın hep sınavları kazanmana rağmen nasıl okuyamadığını. Ama ben dahil çevrendeki herkese hep öğrettin ya. O hepimize yeter. Kızımı eğittin, benim veremeyeceğim sevgiyi verdin O’na. Nasıl minnettarım bir bilsen.
Çiçekleri öyle güzel sevdin ki gözlerimizin önünde. Şimdi yolda, parkta yürürken ya da evimdeki çiçeklerin yapraklarına her dokunduğumda sen bakıyorsun gözlerimden.

Eski evimizde damdan dama atlayan kedilere, pencere önüne serptiğin ekmek kırıntılarına üşüşen gugucuk kuşlarına olan sevgin bir köpeğin başını okşadığımda parmaklarımda canlanıyor.
Gün batımlarına dalıp gidişin, ağaçların arasında süzülen rüzgara bırakışın, toprağın üzerindeki ellerin bende vücut buluyor şimdi de. Doğayı senin gibi seviyorum.
Hep gülümseyen yüzün benim yüzümde aydınlanıyor artık. Her zaman senin kadar içimden gelerek, önyargısız yapamıyorum. Ama senden öğrendiğim gibi devam ediyorum gülümsemeye. Ve herkese çağrı yapıyorum elimden geldiğince “gülümse”
Annem merhameti, çıkarsız sevmeyi, yardımlaşmayı senden öğrendim.
Coğrafyayı seninle sevdim, yere açtığın atlasta önce şehirleri, sonra nehirleri, gölleri sıra dağları öğrendim. Tarihi ders kitaplarından değil, senin dupduru anlatımınla öğrendim, sevdim. Edebiyatı hele de şiiri kareli harita metod defterine yazdığın şiirlerle, her yerde bulduğun kitabı okumanla sevdim. Şimdi yazabiliyorsam senin sayende. Keşke şarkı da söyleyebilseydim senin gibi ama sesini vermemişsin bana verdiğin diğer özelliklerin gibi. Resim çizmeyi kızıma öğrettin minnacık yaşında, gelecekte bir iç mimar olduğunda senin serptiğin tohumlar yeşerecek.
Senin bıraktığın gibi, senin direndiğin gibi, senin dayandığın gibi o aynı güçle yaşıyorum hayatı. Senden aldığım, senden öğrendiğim gücümle.

Bazı öğretilerini yapamıyorum, affet.
Sen kırk kat ele el uzatan bir açık eldin hep. Senin gibi olmak istiyorum, insanlara dokunabileyim, dertlerine derman olayım istiyorum. Ama senin gibi çıkarsız yapamıyorum artık. Takdir değil belki ama bir selam bekliyorum ben. İyilikler karşılık bulmalı belki sadece bir selamla.
Dedikodu yapmazdın hiç. En sorunlu ilişkilerin için bile tek kelime konuşturmazdın yanında. Yapmak istemiyorum ben de. Ama artık yani yaşadığım kısa sayılmayacak hayattaki tecrübelerimle hata gördüğüm zaman söylüyorum. Kırıldığımda mesela senin yaptığın gibi susamıyorum, anlamasını bekleyemiyorum. Söylüyorum direkt yüzüne.

Annem özledim seni.
İnsanın annesini kaybetmesinin yaşı yokmuş, bunu anladım bunca zaman. Hastalığın süresince rolleri değişmiş olsak bile gene de ellerini tuttuğumda hissediyordum. Gözlerimin içine bakıp derdimi anlardın. Yok artık anlayan. Kendim bile anlamıyorum aynaya baktığımda. Sen anlardın gülsem de gözlerimin ardındakini. O naifliğinle üzmemek için anlatmazdım bazı şeyleri ama gene de nasıl da anlardın sen. Anlamıyor senin gibi hiç kimse.
Senin balkonunda, senin ektiğin çiçeklerin ağaçların büyüdüğü bahçene bakarak yazıyorum sana bu mektubu. Kesinlikle buralar da özledi seni. O şefkatle dokunan ellerini, o bülbül gibi güzel sesini, kadife gibi gülüşünü herkes, her şey özlüyor.
Annem seni çok özledim. Çok özlemeye devam edeceğim kesin. İnsan alışıyor yokluğa zamanla ama kesinlikle bu özlem burnunun direğini sızlata sızlata büyüyor annem. Sen benim en şahane en mükemmel öğretmenim oldun hep. Hayat bir okuldur dediğimde ilk öğretmenim ve yokluğunda bile hala öğretenimsin benim. Teşekkür ederim anne, tüm yaptıkların için.
Daima seni özleyecek, seni yaşatmaya çalışacağım güzel annem.