Sevgi Zekası
Yasalarına bağlı kalarak kendini gerçekleştiren ve canlıları uyumlu hale getiren yaşam işçiliğinin bütünü SEVGİ şeklinde bilince ulaşır.
Sevgi itici güç değildir. Nasıl ki gezegenler güneşin ışığını yansıtıyorsa sevgi de itici gücün bir yansımasıdır. Asıl itici güç yaratıcı yaşam dürtüsü olan içgüdüdür. Gelişmekte olan insanın, çocuğun, kendini gerçekleştirmesi sevgi sayesinde olur.
Duyarlı dönemler boyunca çocuğu şeylere bağlayan karşı konulmaz bir dürtü vardır. Bu dürtüyü; elbette çocuğun çevresine duyduğu sevgi olarak tasavvur edebiliriz. Söz konusu olan, genelde anlaşıldığı şekliyle sevgi değildir. Sevmek yoluyla gören, özümseyen ve kendisini gerçekleştiren sevgi zekasıdır. Evet, çocukları çevrelerinde olup biteni gözlemlemeye iten içsel kılavuz bahsettiğimiz. Dante‘nin dediği gibi, ‘sevgi zekası’ olarak ifade edilebilir.
Sevgiyle..
İnsanlar çevresindeki her şeyi merakla keşfeder. Aslında bu keşif merakının da kaynağı sevgidir. Sevgiyle bakan gözler ve akıl başka hiçbir kötü ya da çıkarcı duygu bilmez. Bu yüzdendir ki hep mutludur. Ve şeyleri amacına uygun biçimde değerlendirip özümseyebilir.
İnsanlar maalesef bu sevgiyi büyüdükçe kaybediyor. Artık şeylere belli amaçlar doğrultusunda bakıyor. Ona göre değerlendiriyorlar. Maria Montessori‘nin bu konu için verdiği güzel bir örnek var. Küçük çocuk sabahın beşinde kalkıyor. Büyük bir mutlulukla ebeveynlerini öpüyor ve uyandırıyor. Tembelliğe alışmış ebeveyn kalkmak için çok erken olduğunu düşünüyor. Hatta çocuğa kızıyor bile… Oysa ki çocuk yaşam enerjisi ile ve o öpücüklerle hadi kalk çok güzel bir gün keşfedilecek çok şey var diyor. Hatta belki günü uyku ile ziyan ediyorsunuz, hadi keşif yapalım diyor. Ve ona kızan ebeveynini anlayamasa da küsmüyor çocuk. çünkü içi sevgi dolu!
Biz yetişkinler kendimizi o kadar sınırlandırmışız ki… Neredeyse bu miniklerin sevgi zekasını da sınırlayacağız. Bizim her zaman işlerimiz çok. Her şeyi o kadar iyi tanıyoruz ve biliyoruz ki. Mesela yolda çiçekleri incelemek için duran çocuğun kolundan çekiştiriyoruz. Aslında Onun için yürüyüşe çıkıp bizim tempomuza ayak uydurmasını bekliyoruz. Ona ayak uydurup onu keşfetmeye bile zaman ayıramıyoruz. Fakat onu çok sevdiğimizi söylüyoruz?
Sözün özü biraz sevgi biraz farkındalık. Yetişkin olarak kendimizi gerçekleştirmek adına biraz olsun küçük kaşifleri örnek almalıyız. Bu kaşiflerden öğrenecek çok şey var.
Önerilen Yazı Çocuk Hakları Günü
5
4.5