5 dakika

Erteleme hastalığı çağın en büyük vebası bence. Sürekli bir başka zamana, sonraya, daha sonraya, yarına, yarınlara…

Gelişen teknoloji de buna bir sebep sanki. Bunca gelişmeye rağmen hep zamansızlıktan yakınıyoruz ve hiçbir şey zamanında yetişmiyor değil mi? Ötelemek hatta kaba tabirle sallamak ve sonunda son dakikada yetişmeye çalışan işler sizin de başınızın belası değil mi?

O halde bu haftaya daha fazla ertelemeden erteleme hastalığına çözüm aramakla başlayalım.

Erteleme Hastalığı

Evet bu bir hastalık artık. Hatta bir adı bile var; Procrastination. Ve tavsiyelere gelmeden önce hastalığımızı tanıyalım. Nedenlerini ve yarattıklarını görelim. Ondan sonra da tavsiyelerimize gelelim. Sonrasında da bonus olarak bir çözüm tavsiyem daha olacak.

Erteleme Hastalığı Nedir?

Yetiştirilmesi gereken işleri ötelemek, yapmaktan kaçınmak ya da sürekli olarak başka bir zamana ertelemektir kısaca. Adından da anlaşılacağı üzere 🙂 (Ve sanırım çoğumuzda var ya da yaşıyoruz bu problemi zaman zaman.)

Tam bir işe başlayacağımız zaman başka bir işe kalkıştığımız, önceliği başka bir şeye verdiğimiz, biraz sonraya ötelediğimiz zamanları tanımlıyor. Bir türlü oturup tamamlayamayız işlerimizi. Ve o son gün geldiğinde koştura koştura tamamlamaya çalıştığımız bir durum yani. Bitmez bahaneler, kaçış yolları ve sonunda da çatışmalar kaçınılmaz.

Sabah bizi uyandırmak için kurduğumuz saatin alarmını ertelemekle başlıyor bu hastalık unutmayın. Benim saatimde mesela en on tane beşer dakika arayla çalan alarm var ve hala ertelemeye basıyorum her çaldığında. İşte bunu yapmayın! İlk tavsiyem bu:)

Nasıl ilerler?

Her yaş ve her cinsten insan yaşıyor bu sorunu özellikle modern dünyada. Bazen motivasyon eksikliğinde, bazen aşırı mükemmeliyetçilikte, bazen de bilgisiz ya da yetersiz hissedildiğinde çıkıyor ortaya. Zaman yönetimi yapamayan insanlarda, plansız programsızlarda daha sık ortaya çıkıyor.

Sınava hazırlanan çocuğunuzu düşünün her gün düzenli çalışmak yerine son güne bırakır çalışmayı, hatta son saate. Ve son olarak da sabah bir saat erken kalkar bir göz atarıma kadar gelir süreç.

Önemli bir sunum hazırlayacağınız zaman da aynı süreci kendiniz yaşarsınız. Önce şu masanın dağınıklığını çözmelisiniz. Sonra bir kahve molası verip kafanızı toplamak istersiniz. Hemen ardından o işe girişmeden iki telefon görüşmesi yapmanız gerektiğini sokarsınız işin içine. Ve teslim etme saatiniz gelir çatar, oturur bitirirsiniz. Tabii buna yeterliliğiniz varsa. Ya yoksa? İşler sarpa sarar. İlişkileriniz bozulur, işiniz riske girer, vs vs…

Hele bir de sizin son saate bıraktığınız işleri başka biri teslim alacak o da üzerine bir şeyler ekleyecek ve sonra bir ürüne döndürecekse? O zaman tekrar kontrole, düzeltmeye, yeniden yapmaya fırsat bulamadan eksik gedik çıkar ortaya. Sonuç başarısızlık!

Tabii bazen de o kadar mükemmeliyetçisinizdir ki birilerinden bir şeyler bekliyorsunuzdur, gelmiyordur, eksik geliyordur, düzeltmekle saatler harcarsınız. Ama yine de istediğiniz gibi olmaz.

Giderek kronikleşir bu erteleme hastalığı. Ve tabii ebeveynlere çok iş düşer. Çocukluktan başlarsa bu anne babayı memnun edememe durumu, işi yapmaktan kaçınmaya başlarlar ve bu sorun iyice yerleşir kişilik yapısına. Adeta yapışır kalır.

Erteleme Hastalığı olanlara 10 tavsiye! İyi dinleyin!

  1. Düzenli ve güzel bir uyku. Çok önemli. Sadece bu hastalık için değil tabii bir çok sorunun çözümü için İdeal Uyku çok önemli.
  2. Motivasyonunuzu hatırlayın. Neden yapıyorsunuz yaptığınız işi her neyse? “Ödül alan bir fizik profesörü olmak istiyorum, bu yüzden bu sınava çalışmalıyım.” gibi…
  3. Önce çalışmanız için en uygun zamanı belirleyin. Mesela ben sabah 10:00 ile öğleden sonra 15:00 arasında daha verimli çalışıyorum. Ve bu çalışma zamanınızın başka şeylerle bölünmemesini sağlayın. Telefon görüşmelerini ya da sosyal medyayı bırakın. En iyisi siz telefonu elinize hiç almayın 🙂
  4. Kendinize molalar verin. Yarım saat çalışıyorsanız 3-5 dakika sizin olsun. Kalkın yerinizden. Kısa bir yürüyüş yapın. Değilse bile çalıştığınız yerde ya da evinizde balkona, bahçeye çıkıp bir hava alın.
  5. İşlerinizi bölün. Bölmek en etkili yöntemdir. Özellikle büyük işleri mutlaka parçalayın. Alt bölümlere ayırın.
  6. Önem sırasına göre de çalışabilirsiniz bölünce. En küçük olandan da başlayabilirsiniz. Ben zamanı iyi kullanmak için en önemliden başlarım. Ama küçük küçük bir sürü yapınca da insanın özgüveni yükseliyor.
  7. Her gün bir iş seçin. Mesela ev kadınlarının yaptığı gibi, “bugün çamaşır günü” gibi. Yoksa o koca evlerin işi biter mi?
  8. Yaptığınız iş her neyse yüzde sekseni bitmeden asla araya başka işler sokmayın. Yoksa erteleme hastalığı hemen girer devreye. Sakın!
  9. Her günün sonunda bitirdiğiniz işleri not edin. Bunu alışkanlık haline getirdiğinizde göreceksiniz ne çok iş yaptığınızı. Üniversite sınavına hazırlanan çocuğunuza gün sonunda hangi dersten kaç soru çözdüğünü yazdırın, kendine olan inancı artacaktır.
  10. Ve son tavsiyem. Bir işi bitirdiğinizde ya da en azından yüzde sekseni bittiğinde kendinize mesela bir kahve çikolata ısmarlayın. Ödüllendirin kendinizi, “aferin” deyin. Yahu sevin kendinizi, başka siz yok ki.

Bonus Çözüm

Çözüm; videolarını çok sevdiğim Barış Özcan’dan geliyor. Yine çok eğlenceli, çok hareketli ve çok bilgilendirici. “1-2-3-Tıp!” diyerek bulmuş çözümü. Önce bu videoyu izleyip sonra yazdıklarımı okuyun.

Ve asla ertelememeniz gerekenler…

Şimdi yazacaklarım asla bu hastalığın bahanesi olmamalı.

Alın sırtınıza çantanızı, çıkın kırlara, bol bol çekin içinize taze havayı. Sakın ertelemeyin. 
O beklediğiniz geniş zaman belki hiç gelmeyecek, içinde bulunduğunuz anda gülümseyin.  
Seviyorsanız gidin söyleyin sevdiğinize, baharı beklemeyin.
Daha çok sarılın birbirinize, sonraları unutun gitsin. 

#ertelemehastalığı #erteleme #procrastination #kronikerteleme #barışözcan


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments