Fizyoterapist gözüyle pandemide çocuk olmak ilk yazımın konusu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde çocuklar için hareket ve egzersiz önerileri veriyorum.
Fizyoterapist Ben…
Herkesi sevgi ile kucaklayarak merhaba demek istedim ilk yazımda. Biraz kendimden bahsedeyim 🙂 İsteyerek ve severek seçtiğim mesleğimde 11. senem. Bu süre içinde bana iyi gelen hastaların kalbine dokunmak ve şifa olmak oldu. Şu an Dr. Hatice Ergüner FTR ve GETAT Kliniği’nde çalışıyorum. Yani şifanın tam kalbinde.
Beni ailelerine dahil eden ‘Birikiyorum’ ailesiyle yolumuz uzun zaman önce kesişti. Hepsi ayrı ayrı çok kıymetliler benim için. Ve aralarında olmaktan da çok mutluyum. Hepimiz sanırım hayatımızın en bilinmez dönemini yaşıyoruz. Bu süreçte biraz içimi dökmenin, elimden geldiğince bilgimi paylaşmanın bana da iyi geleceğini düşünüyorum.
Bitmeyen pandemi yapmışlar.
Pandemi bitmiyor. Ne zaman bitecek diye beklemek beni ruhsal olarak sıkıyor açıkçası. Bir şeylerin bitmesini beklemektense kendimiz için bir şeyler yapma vakti gelmedi mi? Silkelenip ışıl ışıl parlamak için artık harekete geçmeli. Unutmayın ki ruh ve beden bir bütün. Ruhumuz ne kadar sağlıklıysa biz de o kadar iyiyiz. “Pandemide Neler Öğrendik?” diye sormuştu bize Dr. Ahmet DURUKAL yazısında. Neler öğrendik, nelerden mahrum kaldık?
Pandemi dönemi hepimizin hayatında bir mihenk taşı oldu. Kendinden sıyrılıp önden önden koşan bedenlerimiz durmak zorunda kaldı. Durduk, dünya durdu.
Bu süreçte herkes biraz kendine döndü. Yeni hobiler edindik. Benim bir heves alıp hala açmadığım sulu boyalarım gibi. En basit şeyler lüks haline geldi. Teknoloji hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Bitmeyen Instagram canlı yayınları, görüntülü konuşmalar, Zoom toplantıları… Teknoloji çağının bize kattığı artılarının yanında, en büyük eksisi hareketsiz bir yaşam oldu. Pandemi ile birlikte iyice artan sedanter yaşam şekli ise en çok çocukları vurdu. (Sedanter yaşam; düzensiz fiziksel aktivitenin olduğu ya da fiziksel aktivitenin olmadığı yaşam tarzı)

Pandemide çocuk olmak
İnsan yaradılışı gereği hareket etme ihtiyacına sahiptir. Vücut ve beyin arasındaki muhteşem bağlantı da böylece kurulmuş olur. Öğrenme becerisinin temellerini, çocuğun erken yaştan itibaren özgürce hareket halinde olmasına ve oyun oynamasına bağlayan bir çok teori vardır. Giderek artan betonlaşma, ekran süresinin artması, online eğitimle geçen uzun saatler; çocukları fiziksel olarak kısıtladığı gibi sosyal ve psikolojik olarak da etkiliyor. Düzenli fiziksel aktiviteyi hayatına dahil eden bireylerde yapılan birçok araştırma sonucunda kişilerin serotonin (mutluluk hormonu) seviyeleri yüksek çıkmıştır.
Bedensel farkındalık bir gerekliliktir ve tohumları çocuklukta atılır. Çocukluk döneminde kazanılan egzersiz alışkanlığı tüm yaşam sürecini etkiler. Çocuğun esnekliği, kas gücü ve enduransı (dayanıklılık) gelişir. Fiziksel aktiviteye katılımla gelişen motor beceriler, kişinin kendine olan güvenini ve başarıyı arttırır. Stres yönetiminde ve öz disiplin gelişmesinde düzenli fiziksel aktivitenin rolü büyüktür. Atalarımız ağaç yaşken eğilir dememiş boşuna. Egzersiz hayatımıza ne kadar erken yaşlarda dahil edilirse yaşamımızın ileriki dönemlerinde kendimizi disipline etmemiz o kadar kolay olur.
Neler yapsak?
Fizyoterapist olarak önerilerim var tabii ki.
Hem oyun hem spor tadında çocuk yogası ya da yavrunuzla yaptığınız yürüyüş, sabah uyandığınızda birlikte yapacağınız basit esneme hareketleri hem size hem onlara iyi gelecektir.
Bu yüzden hareket demek mutlu çocuk demektir. Mutlu çocuk ise mutlu bir toplumu oluşturur.
Canım çocuklar hepinizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlarım.
Sağlıkla kalmanız dileğiyle…
0 Comments