Hygge yeni yeni giriyor hayatlarımıza. Aslında biraz sadeleşmek, az şeyle mutlu olmak demek. Huzur, Mutluluk ve Güven için, Danimarka’dan.


5 dakika


Hygge yeni yeni duyduğumuz, duydukça mutlu olduğumuz bir kelime. Söylenişi bile güzel. Bu haftaya bu mutlu kelimeyle başlayalım istedim. Bana azın çokluğunu anlatıyor bu kelime, şiir gibi.

Yaşam Enerjisi İçimizde, Eğer Bakmayı Bilirsek başlıklı yazımda bu mutluluğu anlatan kitabı önermiştim. Sadeleşmek başlıklı yazımda da Danimarka’nın bu mutluluğuna doğru yaklaşmaya çalışmıştım.

En mutlu ülke Danimarka!

Yıllardır çoğu ankette ve çalışmada insanlar Danimarka’yı en mutlu ülke olarak seçmişler. Neden peki? Çünkü hayat felsefeleri; hygge!

Danimarka’da yaşam şekli haline gelmesi de ilginç aslında. Düşünsenize, nasıl olur da Danimarka gibi bir ülke en mutlu ülke seçilir? Sürekli olarak soğuk, hava eksilerde. İnsanlar hava henüz karanlıkken işe gitmek için evden çıkıyorlar. Eve geldiklerinde de hava kararmış oluyor. Zaten güneşliğin sayısı o kadar az ki. Ve çalışma koşulları da aslında epey ağır, vergileri çok fazla. Ve buna rağmen mutlular. Çünkü nasıl mutlu olacaklarını bulmuşlar. Çünkü onların hygge’leri var.

Sıcaklık, rahatlık, huzur, samimiyet… 

Sıcacık ortamlar yaratmak, rahat giyinmek, huzuru yaymak, sevdiklerinle birlikte olup dertlerden uzaklaşmak…

Bu sözcükleri okumak bile keyif verdi, değil mi? Bir de böyle yaşadığınızı düşünsenize. Aman Tanrım gerçekten mutluluk verici.

O zaman biraz araştıralım bakalım neymiş bu felsefe?

Nedir Hygge?

Eski bir Norveççe kelimeden türemiş öncelikle bu kelime. Ruh, zihin, bilinç anlamına gelen hugr kelimesi köküdür. Kelime anlamını Danca’da cesaret, rahatlık, neşe vermekolarak anlatmış Wikipedia. Eski İskandinav dilinde ise “düşünmek” anlamına gelen hyggja kökeninden gelir. Sonradan da Danca’ya geçmiş. Ama Danimarka daha çok tutunmuş bu kelimeye. 20. yüzyılın ortalarında ise bir yaşam şekli haline dönmüş.

Hygge kelimesi ile sarılmak anlamına da ulaşabiliyor dil uzmanları. Ama asıl anlam rahatlamak üzerine. Şu anda özellikle Danimarka olmak üzere Norveç te de bir felsefe halini almış.

Bu felsefenin tarihi 19. yüzyıl sonlarında Danimarka’daki yazılara dayanıyor. Sonuç olarak işte böyle tanımlamışlar.

“Hem Danimarka hem de Norveççe’de hygge, “günlük birlikteliğin bir biçimi”, “güvenlik, eşitlik, kişisel bütünlük ve kendiliğinden bir sosyal akışla ilgili hoş ve çok değerli bir günlük deneyim” anlamına gelir.”

Wikipedia

Aslında Almanca’dan İngilizce’ye bir çok sözcüğe ilham olmuş. Nasıl olmasın, kelimenin kendisi güzel. Bu arada nasıl okunduğunu da yazalım. Herkes başka bir şey söylüyor ama doğrusu huggah.

Atlamadan 2017 yılından sonra en çok aranan kelimelerden olduğunu, Oxford sözlüğünde finale kalan bir kelime olduğunu ve Kopenhag’da uğruna bisiklet turu düzenlendiğini de hatırlatmak isterim.

Nasıl uygularız Hygge felsefesini?

Bu kadar literatür yetti değil mi? Aslında bazen böyle yaşıyoruz, farkına varmadan. O anlardan öylesine keyif alıyoruz ki…

Şimdi bir kaç başlıkta yazalım, hem iyice anlayıp hem de keyif aldığımız o anlardan neden keyif aldığımızı tekrar hatırlayalım.

  • Her zaman yapılabilir ama insanların daha uzun zamanlar evlerinde olduğu kış mevsimleri, hele de bu kara kış günleri tam uygundur. Sıcacık evlerdesiniz, Hyg dig! Yani keyfini çıkarın.
  • Güvende hissetmek çok önemli. Adeta girdiğiniz ortam bir sığınak olmalı, orada başınıza kötü bir şeyin gelmeyeceğinden emin olmalısınız. Ya da misafirleriniz için böyle bir ortam yaratmalısınız.
  • Tabii hemen “böyle bir güven tahsis etmek zor.” diyeceksiniz. Değil! Öncelikle kavga eden, küs, dırdırcı insanlar bu ortama uygun değildir. Neşe hakim olmalı.
  • Sonra her iş beraber yapılmalı. Yani ev sahibi de misafir de eşit. Eşitlik ilkesi. Mesela o mis kokulu sofraları birlikte kurmalısınız. Hatırlayın, arkadaşlarınızla birlikte kurup, neşeyle oturduğunuz sofraları. Ne kadar mutlu.
  • Ego, hırs kapı dışında kalırken minnettarlık hakim. Kendini kanıtlama ya da yarışma hırsı yok. Onun yerine küçük büyük her şey için minnettarlık duyma var. Teşekkür etme, şükretme hali…
  • Tabii ki rahatlık en önemli. Çünkü gösteriş ya da kasıntılıktan çok uzaktır hygge. Rahat ev giysileri, sıcak battaniye, rahat ve birbirini kınamayan insanlar… Zorla değil, salıvermek kendini…
  • Ve en güzeli atmosfer ve güzel lezzetler. Loş bir ışık, yanan kokulu mumlar, belki odayı dolduran mis gibi tütsü… Veee bir fincan kahve, belki bunu bize tarçınlı salep olarak uyarlayabiliriz. Belki bir kadeh kırmızı şarap, belki kocaman bir çikolata.
  • Sonuç olarak en önemlisi ve hepsinin sonucu, an’da kalmak. Bu anda. Dünün nefretleri de yarının korkuları da yok. Sadece şu an var.
O zaman gelsin son sözüm…

Hepsi aslında çok tanıdık. Yapmamız gerekense son derece basit. Bunları hep yapmak. Yaşamımızın içine yerleştirmek. Öncelikle size bir internet sitesi tavsiye edeceğim tam da burada. Hygge House. Belki ilham verir sizlere.

O zaman şimdi açın camlarınızı bol bol soğuk hava çarpsın yüzünüze. Sonra bol çikolatalı bir browni kurabiye yapın. Tarifi Kübra Şeften gelmişti, işte burada. Ve bir kaç arkadaşınızı kahveye davet edin. Giyin en rahat pijamalarınızı, ayağınızda yünlü patikleriniz olsun. Yakın mumlarınızı da. Güzel şeylerden bahsedip kasvetten uzak. Ve işte en güzel mutluluk.

Önemli olan güzellikleri paylaşmak bu felsefede. Mesela BİRİKİYORUM ailesi de uzak durduğu din, siyaset, bölücülük gibi gerginliklerden uzak durarak aslında uyguluyor bu Hygge felsefesini.

Asıl olan sevgi ve mutluluk…


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments