Kağıttan Hayatlar bir Netflix filmi.

Film, kâğıt toplayıcılığı işiyle uğraşan bir gencin dramatik hikâyesini konu alıyor.
Mahallenin kâğıt toplama deposunu işleten Mehmet, kâğıt torbasının içinden çıkan sekiz yaşındaki Ali’nin hayatına girmesiyle beraber kendi geçmişini sorgulamaya başlar.
Bir yandan Ali’yi ailesine ulaştırmaya çabalarken diğer yandan geçmişiyle karanlık bir savaşa girer. Ali’yi kendi çocukluğuyla bağdaştırıp sahiplenir ve beraber oldukları süre zarfında ayrılmaz bir ikili olurlar.
(Yazar; Ercan Mehmet Erdem Yönetmen; Can Ulkay Müzik; Selda Bağcan. Yayın; Netflix – 12 Mart 2021)
Kağıttan Hayatlar Ekibi
Önce yazar Ercan Mehmet Erdem. Behzat Ç’yi sever miydiniz? Şahsen ben o Bir Ankara Hikayesi’ne bayılırdım. Ya da Saygı’yı izlediniz mi? Toplumun yozlaşmasına karşı kendi adaletini sağlayarak çözüm bulan Ercüment Çözer’in hikayesi; evet evet Behzat Ç Karakteri Ercüment.
Sonra Yönetmen Can Ulkay. Yönettiği filmler arasında mesela Sarıkamış Çocukları var… Ayla, Müslüm, Türk İşi Dondurma…
Oyuncuları zaten hepimiz yakından biliyoruz. Çağatay Ulusoy (Mehmet) Ersin Arıcı (Gonzales) Turgay Tanülkü (Tahsin Baba) Emir Ali Doğrul (Ali).
Birde Selda Bağcan demez mi “Ağlama Anne” diye… İşte o fena…
Kağıttan Hayatlar için; Eleştiri ve Değerlendirmeler
Ben bu yazıyı kaleme alırken IMDb puanı 6,6/10 olarak gözüküyordu.
Olumlu ve olumsuz pek çok eleştiri, bu film için de var şüphesiz.
Akılda Kalanlar
- “Başkalarının çöpe attıklarından hayat kurmaya çalıştık biz”
- “Çocukların ağladığı bir dünyada, kahkahalar ancak zalim olur”
Bence
Dram var mı evet, ama mesela bir “Babam ve Oğlum” kadar değil. Kağıt toplayıcısı çocuklar işlenmiş mi? Evet; ama incitilmemiş; neşesiyle, hayalleriyle ve gerçekleriyle kıvamında dokunulmuş…
Bence eleştirileri, övgüleri, beklentileri her şeyi bir kenara bırakın.
Yüksek ihtimalle izlediniz zaten. (Malum şu pandemi sürecinde neredeyse izlemediğimiz hiç bir platform, hiç bir film/dizi kalmadı.)
Aslına bakarsanız 23 Nisan haftasında, başrolü çocuklar olan yazıların arasında paylaşacaktım bu yazıyı da… Yetiştiremedim. O zaman diyecektim hadi bir de “çocukların travmalarını” izleyelim.
Sadece izleyelim. İsteyerek ya da istemeden, bilerek ya da önemsemeyerek hayatlarına yerleşmiş travmaları için izleyelim. Belki kalbimize dokunur. Diyecektim, olmadı.
İzlediğimde, ben kendi payıma düşeni aldım. Bir de o gözle, sizde izlemek / tekrar izlemek isterseniz bağlantısı işte burada…
Emeği geçen herkese takdir ve teşekkürlerimizle. ?️?️
0 Comments