Karamürsel’in memleket meseli üzerine..


5 dakika


Karamürsel’in memleket meseli üzerine olsun bu yazımız..

Ne ola ki Karamürsel’in önemi, onu eşsiz yapan özelliklerinin örnekleri. Hani bir de ünlü bir deyimimiz var “Karamürsel Sepeti” ile ilgili,

Helenapolise’den ilk Kaptan-ı Derya Kara Mürsel Bey’e ufacık bir gezi…

Karamürsel Sepeti Sepetçilik

Zanaat mi? El Sanatı mı?

Her ne kadar “zanaat” olarak bilsek de, aslında el sanatı olarak da geçiyormuş sepetçilik. Adına da Bitkilsel Örücülük deniliyormuş.

Sümerler zamanına ait, sepetin kullanıldığına dair bronz şekiller bulunmuş,  çok eski tarihlerde de sepet örmenin bilindiği ve yapıldığı kanıtlanmış. Yunanlılar döneminde ise üzüm toplamak amacıyla kullanıldığına dair kayıtlar varmış. Sepet; özellikle buğday, meyve taşıma ve sonra da çocuk beşiği olarak kullanılmış. Romalılar da söğüdü çoğunlukla sepet yapmak için yetiştirmişler ve yapılan sepetleri ziraat işlerinde kullanmışlar.

Karamürsel Sepeti?

         Karamürsel’e ait olan ve başka bir benzeri olmayan Karamürsel Sepetinin diğer sepetlerden farkı sapı olmamasıdır. Yandan geçirilmiş ipi ile bele bağlanarak taşınır. Küçük görünmesine rağmen çok şey alması dillere deyim nam almasına sebep olmuştur.

Ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın? deyimi bile halk el sanatının edebi bir hicivle kültürel mesajlara dönüşmesine katkı sağlayabilecek benzersiz bir örnektir

Karamürsel sepetinin tek hammaddesi, düzgün ve budaksız kestane çubuğudur. Kestane ağacının gövdesinden çıkan filizlere yörede “şah” adı verilmektedir. Ağaçtan kesilen filizler esneklik kazanması amacıyla en az bir hafta güneş altında kurumaya bırakılmaktadır.

Ufacık Tefecik Gördün de Karamürsel Sepeti mi Sandın?

Herhangi bir şeyin küçümsendiği fakat, sonunda da mahcup olunan durumlarda kullanılan bu deyim için Sultanlara uzanan bir rivayet var

Sultan Aziz Rivayeti

Bu hikâyeye göre

Sultan Abdülaziz bir bahar sabahı memlekete yeni gelen yandan çarklı vapurla seyahat etmek için İstanbul’dan hareket etmiş. Hereke’de ki Av Köşkünü görmek istemiş.

Bu geziyi duyan yakın köy, kasaba halkı sahile akın etmeye başlamış, padişaha kiraz götürmeye karar veren Karamürsel halkı da kayıklarla denize açılmışlar.İtina ile toplanan kirazlar bir sepete doldurulmuş ve padişaha sunulmuş.

Padişahın sofrasına gelen sepet pek makbule geçmiş ama “Taa Karamürsel’den gelmişsiniz, getirdiğiniz bu minicik sepet dolusu kiraz mı?” diyerek gülmüş. Heyet mahcup olmuş olmasına da Padişah da- “hep beraber yiyelim madem” diyerek genişçe bir tepsi istemiş. Hemen gümüş bir tepsi gelmiş ve padişah kirazı tepsiye boşalttırmış,

Hikaye de bundan sonra başlamış..

Yapısı itibari ile göz yanılgısına uğratarak dışarıdan ufak gözüken Karamürsel sepeti iç hacminin genişliği sayesinde tepsiyi doldurmuş, hatta taşırmış ve sepette kiraz kalmış. O geniş tepsiye ufacık gözüken sepet dolusu kirazın sığmadığını gören Sultan Abdülaziz şaşkınlıkla mırıldanmış: “Sepeti ufak tefek gördük amma, içindekini tepsiye sığdıramadık” demiş.


İlk Amiral | Kara Mürsel Bey

Osmanlı’nın ilk kaptan-ı deryası Mürsel Alp; savaşlarda gösterdiği kahramanlıklar sayesinde, gözü pek ve cesur anlamında “Kara unvanıyla anılmıştır. 

Osmanlı Türklerinin ilk amirali, ilk gemi inşaat mühendisi olan Kara Mürsel Bey, Karamürsel’de bir deniz üssü ve tersane kurmuştur. Kendi adıyla anılan hafif ve hızlı gemiler geliştirerek bir donanma kuran Kara Mürsel Bey, Marmara Denizi’ni denetim altına almış ve filosuyla körfezin girişini tutarak Bizans’tan İzmit’e deniz yoluyla gönderilen yardımları kesip ve İzmit’in kısa sürede Osmanlıların eline geçmesinde önemli rol oynamıştır.


Helenapolise | Konstantin’in Azize Annesi

Flavia Iulia Helena Augusta

Azize Helena’nın doğum yeri olduğu kabul edilir. [1]

Azize Helena, Azize Helen, Helena Augusta ya da Konstantinopolisli Helena; Roma İmparatoru Konstantius Chlorus’un eşi, ve I. Konstantin’in annesi. Gerçek Haç’ın kutsal emanetlerini bulduğuna inanılır. [2]


Gelmişi, geçmişi, tarihi ve kültürüyle bambaşka Karamürsel’i görmeden geçmemeniz dileğiyle..

Bölge Hakkında ki Memleket Meselesi


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

One Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. 50 yıl önce Karamürsel de sepetçilik yapan ve sepetçi OSMAN 4×4 lük bir esnaf idi ve ondan başka bu işİ yapan yoktu sağ ise selametle öldü ise rahmetler dilerim

Comments

comments

Powered by Facebook Comments