Yürüyen Köşk ve Çınar Ağacı konumuz bugün. “Ağaç kesilmeyecek bina kaydırılacak” “Ağaç çınardır, çınar ise devlet!” Atatürk’ün ağaç sevgisini, çevreci bakış açısını görmemiz ve örnek almamız açısından ne kadar önemli.


5 dakika


Yürüyen Köşk ve Çınar Ağacı efsanesini anlatacağım bugün size. Biz her şeyiyle örnek aldığımız Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ağaç sevgisini de almış çocuklarız. Ya da çocuklardık. Ne ara vazgeçtik çevremizden, nasıl uzaklaştık doğadan, ne şekilde zarar vermeye başladık hiç bilmiyorum. Son orman yangınları ile birlikte belki de hatırlamak, hatırlatmak lazım Ata’mızı.

Dilek Alp sizlere Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ)‘ni anlatmıştı önceki yazılarından birinde. Ben de Yalova’daki çiftliği anlatacağım. Tabii bu çiftliği önemli ve çok özel yapan efsaneyi de.


Çınar Ağacı

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkardı. 21 Ağustos 1929 tarihinde saat 09:00 sularında çıktı İstanbul’dan Ertuğrul yatıyla. Yalova İskelesi’ne doğru yaklaşırken gördü tüm heybeti ve güzelliğiyle Çınar Ağacı’nı. Rivayet odur ki; Bu ulu çınarın görüntüsüne hayran kalan Atatürk yatın teknesiyle oraya gitmek istedi. Ve ağacın gölgesinde biraz dinlendi. Sonrasında da buraya bir köşk yapılmasını istedi.

Atatürk’ün talimatıyla hemen yapımı başladı köşkün. Ve de 12 Eylül 1929’da tam 22 gün sonra inşası bitti.  Sonra da bu Çınar Ağacı’nın olduğu arsayı satın alarak tarımın gelişmesi için örnek bir çiftlik haline getirdi. Millet Çiftliği adını verdiği bu çiftliği 1937 yılında hazineye bırakarak millete bağışladı.

İşte bu çınar ağacı ile başladı Yalova’daki şu anki ismi ile Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü‘nün kuruluşu. Bu ağaç 2015 yılında yapılan çalışmaya göre Doğu Çınarı (Plantanus Oriantalis) türündeki bu ağaç 390 yaşındaydı.  Gerçekten de çok ulu bir çınardı.

Yürüyen Köşk

Peki köşk yürür mü? Nasıl yürür? Köşkün yürütülmesini isteyen Mustafa Kemal Atatürk’ün aslında sadece bir asker olmadığının, aynı zamanda mühendislik zekasının da olduğunu gösteren bir karardı bu. Ve tabii hem çiftliğin kurulması hem de çınar ağacı kesilmesin diye verdiği bu emir O’nun doğaya, çevreye olan saygısını ve sevgisini de gösteriyordu.

2004 yılında Yalova Belediyesine devredilmiştir bu köşk. Yaşadığı dönemde de şu anda da liderler için yapılan o gösterişli köşklerden, saraylardan değildi. Ahşap bir binaydı. Camlarla çevrili bir toplantı salonu, alt katta iki küçük odası ve üst katta da dinlenme odaları vardı sadece. Atatürk bu köşkte yerli ve yabancı misafirlerini ağırlamış ve çok önemli kararlar almıştı. İşte bu köşkün kaydırılması nedeniyle de o tarihten sonra Yürüyen Köşk adını adı.

İşte Atatürk sayfasında da öyle güzel anlatılmış ki bu olay, mutlaka okumalısınız. Ben de özetleyeyim size bu güzel düşünceyi sizlere.

Çınar Ağacı ve Yürüyen Köşk efsanesi 

1920 yılının bir haziran günü köşke giden Mustafa Kemal Atatürk bir de bakar ki bir bahçıvan o ulu çınarın tepesinde dalı kesmeye çalışıyor. Hemen müdahale eder duruma. Der ki; “Yahu, sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetişdirdin mi ki kesmeye muktedir görüyorsun kendini ve niye?” Bahçıvan durumu anlatmaya çalışır. Çınarın dalları köşkün çatısına ve pencerelerine zarar veriyordur çünkü. Fakat Atatürk kesin bir dille “Hayır” der, ağaç kesilmeyecek bina kaydırılacak. Bahçıvan şaşırır tabii, Atatürk tekrar eder.

Sonrasında bu görevi İstanbul Belediyesi’ne verir. Belediye Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya Bey’di. Ve Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi’ne verdi bu sorumluluğu. Başmühendis Ali Galip Bey ve yanındaki teknik ekiple beraber buraya gelerek çalışmaya başladı. Önce temel güzelce kazılarak raylar altına yerleştirildi. Ve bina 4 metre 80 santim doğuya doğru kaydırıldı. İnanabiliyor musunuz?

İki etapta gerçekleşti bu kaydırma işlemi. Kısım kısım yavaş yavaş taşındı. Atatürk bizzat çalışmaları izliyordu ve başkaları da izlesin istiyordu. Aslında binayı yıkıp yeniden de yaptırabilirdi, daha da kolay ve ucuz olabilirdi. Ancak burada herkese başka bir mesaj veriyordu. Tüm insanlığa doğa sevgisini aşılamak istiyordu. Ve zaten en son diyordu ki insanlığa “Ağaç çınardır, çınar ise devlet!”

O dönemlerde Bursa Milletvekili Mustafa Fehmi Gerçeker’in torunu olan yönetmen Fehmi Gerçeker tarafından çekilen O Çınar belgeseli ile de geçtiğimiz günlerde hayat buldu.

Çınar İçin Yürüyen Köşk

Son söz…

Ağaca, ormana yapılan son günlerdeki eziyetler yüzünden gerçekten utanıyorum. Madenlerle, yangınlarla, inşaat talanıyla, terörle yok olan ormanlarımızı gördükçe “Ulu Önder Atatürk bize ne derdi yaşasaydı?” diye sormaktan alamıyorum kendimi. Koruyamamış olmaktan dolayı gerçekten utanıyorum.

Yıllar öncesinden tarımla ilgili, ağaçla ilgili onca çalışmaya imza atmış bir liderin çocukları olarak bu yaşadıklarımız hiç yakışmıyor bize. Bir an önce Ulu Önderimizi, bu ulu çınar ağacı ve yürüyen köşkü hatırlayalım istiyorum.

Utanalım ve kendimize gelelim bir an önce…


Like it? Share with your friends!

Figen DEMİRTAŞ
Sayılardan ve ünvanlarından sıyrılmış bir emekçi. Hayatın her daim öğrencisi. Kadın, anne ve yazmaya sevdalı bir hayalperest.

Comments

comments

Powered by Facebook Comments