Yuvadan Uçan Kuş Gibi…
Yuvadan uçan kuş gibi canım kızım Yeşim. İki gözümün nuru. Yeşim Taşı Uğuru Mutluluğu İsminde Saklı canım kızım. Aslında geçen yıl uçacaktı yuvadan da… Sağ olsun pandemi. Okullar online oldu ve gidemedi kuş, yuvamdan. Kaldı dizlerimin dibinde, hepimizin çocukları gibi.
Benim yuvadan uçan kuş…
Fenerbahçe Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü’nü tam burslu kazanarak gurur yaşattı bana. Sonra okulun hazırlık sınavını atlayabilen 6 çocuktan biri oldu ki çoğunluğu yabancı öğrenciydi. Gene koltuklarım kabardı. Bir anne için daha gurur verici ne olabilir ki? Ama sonra tam da yarı yıla geldiğinde bölüm değişikliği hakkıyla beraber İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’ne geçti kendi isteğiyle. Ben önce “olur mu? olmaz mı? hangisi daha iyi?” stresine girdim. Amma ve lakin çocuk kararını vermiş, istiyor. Zaten ruhunda sanat var. Ve ikinci dönemdeki halini görünce “iyi ki engellemedim” dedim kendi kendime.
Dediğim gibi herkesin kuzusu gibi geçen yıl gözlerimin önünde, dizlerimin dibindeydi. Gelgelelim bu yıl okullar artık büyük oranda yüz yüze. Her ne kadar yanımdan uzaklaşmasını istemesem de meslek öğrenecekler dolayısıyla evet gitmeli. Ve evet gitmeli kesinlikle, kendi kanatlarıyla uçmalı kendi dünyasında. Benim yuvadan uçan kuş işte böylece başlıyor uçmaya.
O kadar kolay değil ama yuvadan uçmak…
Hiç kolay değil hem de. Yeni bir başlangıç üniversite. Hayatının sonraki kalanının başlangıcı… Belki de ekmek paranı kazanacağın mesleğe ilk adımdır. Bu yuvadan uçan kuş açısından özgürlük gibi görünse de en çok sorumluluktur. Ama sonradan sonraya vuracak akıllarına özgürlüğün aynı zamanda sorumluluk olduğu.
Bir kopuştur, anne karnından doğar gibi. Göbek bağını keser gibi bir kopuştur biraz da. Kordon kanı akmasa da annenin kalbinde atar hep de çocuk bunu belki de üniversiteye gidip başka bir şehirde nefes aldığında anlar. Ben bu hissi yatılı okula gidip ilk hastalanıp ateşlendiğimde hissetmiştim lisedeyken. Annemin avucunun sıcaklığı istemiştim alnımda.
Başkaldırıyla başlar bu yolculuk sonra gerçek hayata adapte olmaya çalışmakla son bulur. Ah ne güzeldir o her şeye karşı duruş hali. Ama yıllar sonra kabul edersin çevrendeki gerçekleri.
İki kuruşu düşünerek harcamaya başlarsın gelen paranı. Halbuki hayat senin zannedersin, her şeyi yapmak hayalin olmuştur. Yetmez ki…
İşte böyle bir gerçeklik halidir üniversiteye başlamak. Yuvadan uçan kuş artık gerçeklerle tanışır böylece.

Üniversitelilerin işi gerçekten zor.
Onlardan beklentiler de yüksek zaten. Anne babalar hep isterler ki yavruları onlardan daha yukarılarda uçsun. Ama hayat gerçekten zor ve gün geçtikçe de zorlaşıyor. Ev tutmak, uygun yurt bulmak, gidiş geliş trafiğini yönetmek gerçekten zor. Sabah belki de koşturarak yiyecekler simitlerini, otobüs bekleyecekler ellerinde maketleriyle. Belki yarı zamanlı işler edinecekler. Hep korkuları olacak çünkü dışarıdaki hayatın ne kadar zor olduğunu görecekler ilk kez.
Bugün yeni başlayan mini mini birler de yerleşti üniversite sıralarına. Hazırlık sınıfını atlamak için sınavlara bile girenler oldu geçtiğimiz hafta. İkinci sınıfa geçenler zaten önceki yıllardan bir şey anlamadılar pandemi yüzünden. Bu yıl tabii eğer açık kalırsa üç yaş yeni üniversiteli var, son sınıflarsa zaten tadını çıkartamamışlardı. Yani büyük bir kavuşma var.
Yuvadan uçan kuş için umudum:
Yuvadan uçan kuş / kuşlar için tek umudum mutlu olsunlar. Salgın hastalıklar bölmesin mutluluklarını. Savaşlar, terör girmesin araya. Ayrışmadan, barış ve huzur içinde yaşasınlar üniversiteli hayatını. Hepsi başarılı olsunlar, aldıkları eğitimin tadını çıkarsınlar doya doya.
Ve uçsunlar özgürce kendi maviliklerinde…