Neyzen Tevfik, Melamet Hırkası giymiş, hiçlik peşinde bir heccav. Küfürlü şiirleri ve içtiği rakısıyla kınanan akıl sır ermez dil üstadı. Deli bir veli.


5 dakika


Neyzen Tevfik Ölüm Yıl Dönümü

Neyzen, Heccav Tevfik Kolaylı; 24.03.1879 Bodrum Muğla ‘da doğan üstat, 28.01.1953 yılında İstanbul’da vefat etti.

“Neyzenlikteki ustalığıyla beraber, hiciv sanatını kullanarak şiirlerinde toplumdaki eşitsizliğe, haksızlığa ve zulme, siyaset ve dini baskı ve çıkarcılığa değindi”

diyor kitaplar, sanatı için.

Hiciv bir üslup, deme şekli.  Hiciv, edebiyat ve sanatta, bir kişi, bir olay ya da durumun, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirildiği bir tür. Heccav ise bu demenin üstadına verilen ad. Neyzen Tevfik de heccav. Nef’i ve ustası Şair Eşref’ten sonra bu akımda üçüncü büyük isim olarak tarihte yerini almış.

Müstehcen, küfürlü ve ağzı bozuk dizelerde padişahlarda dahil olmak üzere herkesi sertçe yerebilmiş bir şair. Kişilerin statüsünden çok olayların çirkinliği, çıkarcılığı ve haksızlığı üzerine demeleri.

O bir deli, o bir veli.

Onedio sitesi kendisi ile ilgili bir haberin başlığında çok güzel özetlemiş aslında;

Akıl hastanesinde bir deli, meyhanede bir veli, mezhepte bir Bektaşi, dergahta Mevlevi, padişaha karşı bir küfürbaz, Atatürk’ün sofrasında bir Diyojen, sokaklarda bir serseri, han odasında bir derbeder, pir yolunda talip, zor yolunda anarşist. Hiç’liğin Hükümdarı Neyzen Tevfik.

Tevfik ve Alkol

Sebeplerini  ve sonuçlarını bilemeyiz elbet. Hakkında konuşmak da bize düşmez. ”Neyzen Tevfik,  elinde içkiyi biberon gibi kullanmaktadır. Onun içişini bilimsel olarak açıklamanın imkânı yoktur.” demiş Dr. Rahmi Duman anılarında. Bazı kaynaklarda Atatürk’ün sorması üzerine rakıya ekmek doğrayıp yediği de söylentiler arasında.

Dini, baskı ve çıkarcılık ile kullananlara dizelerinde çok kızan şairin, bir de alkolü çok sevmesi, özellikle rakıyı çok sevmesi bazı zümreler tarafından hoş karşılanmamış olsa da, yargılamak kimsenin haddi değil tabi ki.

Şair için, Mutlu Çelik‘in (Emniyet Md. Mensubu) kendisine ithaf ettiği şiir aşağıdadır.

Ne ararsın Tanrı ile aramda! Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda, başı açığa niye türban sorarsın!
Rakı, şarap içiyorsam sana ne. Yoksa sana zararım, içerim
İkimizde gelsek kıldan köprüye, ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet? Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden, dininden soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma, Atatürk’e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın amma, baban kimdi bilemezdin şerefsiz…

S.çtı Cafer Bez Getir

Atatürk’ün büyük dil kongresini topladığı gün, Başvekil de Bakırköy’de genişletilen bez fabrikasını açmaya gelmişti. Dil kongresine Atatürk dışında bütün bakanlar, milletvekilleri ve bazı büyükelçiler de gelmişlerdi.
Kongrede tez sunanlar arasında öğretim üyesi Cafer Kırımi Bey de vardı. Cafer Kırımi Bey kürsüde tezini savunurken, Kırımlı olması dolayısıyla söz arasında Ruslar hakkında biraz sitemde bulununca Atatürk çok kızmış ve:
– “Burası siyaset meydanı değildir, indirin şunu hemen” deyince profesörü kürsüden indirmişlerdi. Neyzen, bu olayı öğrenince şu kıtayı yazmıştı:

Fabrika yaptı Sümerbank bez için,
Çok muazzam bir eser bu laf değil,
Dil işinde ehli dil tezden dedi:
Sıçtı Cafer bez getirsin başvekil..

Cumhuriyet Gazetesi

Neyzen Tevfik, Hayatının Dönüm Noktaları

  • “İşte o gün kafamdan bir tahta eksildi.” 7 yaşındadır ve büyülenir Ney sesiyle. Ama bir şekilde hep ertelenir Ney dersleri, öğrenimin önüne geçmesini istemez ailesi. Ta ki, doktorların sara nöbetlerine karşı “serbest bırakın, sevdiği şeyleri yapmasına müsaade edin” tavsiyesine kadar.
  •  Sara nöbetlerinin başlamasıyla son bulan, durgunluk dönemi geçirdiği bir derin travma daha var. Kesilmiş eşkıya başlarının sırıklara geçirilmiş halde sokaklarda dolaştırılması bir şeyler alır Tevfik’ten ve yerine sara nöbetlerini getirir. Bu sebeple okulunu bırakmak zorunda kalır ama hayatına Ney girmiştir artık.
  • Hastalıkları düzene girdikten sonra tekrar Lise girişimi olsa da nükseden hastalık O’nun yolunu İzmir Mevlevihane’sine çıkarır. Ve Şair Eşref’e. Ve şiire ve hicve giden yola…
  • Artık 19 yaşındayken İstanbul’da Fethiye Medresesine başlamışken hayatına Mehmet Akif Ersoy girer. Birbirlerine öğrettikleri ile beraber, Ersoy’un da yardımıyla artık o aranan, bilinen bir insandır. Amma cübbe-şalvar yerine Ersoy’un hediyesi setre pantolonu giymeye ve medrese dışında kalmaya başlaması rahatsızlık yaratınca medrese ile yolları ayrılır.
  • Han hayatları başladığında artık daha fazla yazar ve şair tanımış, konuşmalar da yapmaya başlamıştır.
  • 1902de Bektaşi dervişi olup, melamet hırkası giymiş (kişiyi kendi yapan ne varsa kurtulmak, nefsini terk etmek, tek ve gerçek olanla birleşmek) ve bu inanç biçimi ile hayatını şekillendirmiştir.
  • Evlilik, mehterbaşılık gibi sınavlarda pek de başarılı olamamış. “Hiç” kitabı 1919 yılında çıkmış.
  • Toptaşı Tımarhanesi, Zeynep Kamil Hastanesi gibi kurumlarda sara ve alkol tedavisi de görmüş
  • 1940larda ise doktor dostları mazhar Osman ve Rahmi Duman girişimleriyle, meşhur Bakırköy Akıl Hastanesi 21 Numaralı Koğuş hikayesi başlamıştır.
Ölümü Hakkında
21 Nolu Koğuş

28 Ocak 1953’teki ölümünün ardından Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii’nde cenaze namazı kılındı. Civardaki cadde ve sokakları dolduran profesörler, memurlar ve bazı ileri gelenlerin yanında kendilerine çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar ve sokak serserilerinden oluşan büyük bir kalabalığın eşliğinde Barbaros Bulvarı’ndan geçerek defnedildiği yere ulaştırıldı

Neyzen Tevfik – İstanbul Kartal Merkez Mezarlığında yatmaktadır. Mezar taşında yazanlar;

Neyzen Tevfik'in Mezarı

Sen surete bakmakla hüküm verme sakın
Gel sireti gör, Hakkı temaşa ediyor
Hep Neyzen’i sarhoş görüyorsan ne çıkar
Meyanede bak Kabe’yi inşa ediyor.

SON SÖZ

”Hayat üç buçukla dört arasındadır. Ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın”

Yaşam, üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama, biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme. Mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı. Sorun yok, sadece bekle. Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir, çiçekler açacaktır, rüzgâr esecektir ve yağmur yağacaktır… Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur!

İzlemeye devam et, şahitlik güzeldir. Hem olayın dışındasındır hem de içinde, o bir dengedir. O anlamlıdır, şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş, güzellik olanların içinden filizlenecektir. Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur!

Hayat üç buçukla dört arasındadır. Ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.”

Neyzen Tevfik


Like it? Share with your friends!

ilknur.tv

Efdal ve İlker'in annesi, Kerim'in kıymetlisi 1998 yılından bu yana "Kurumsal Hayat"ta yönetiyor ve organize ediyor. Sosyal Farkındalık ve Sorumluluk için, her alanda, "sanatla" çaba sarf ettiğini düşünüp; BiRiKiYOR

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Comments

comments

Powered by Facebook Comments