Dün Gibiydi.
Şu satırları eskimiş yaşımın son saatlerinde hazırlıyorum. Daha dün gibiydi ilkokul, ortaokul ve lise. Sonra üniversite, ikinci, üçüncü ve dördüncü ye başlayıp bir şekilde dondurulan ve bazılarının yarım bırakılmak zorunda olduğu. Bir de sıkıntılı yüksek lisanslar var tabi.
Sonra işin sanat kısmı var, tiyatro sahnesi, kısa filmler, diksiyon, sahne arkası, dramaturgi, grafik ve tasarım. Fotoğraf ve edebiyat. Her daim ama her daim. Öğrenciliğinden eğiticiliğine.. Doymak bilmediğim ekstra gelişim seminerleri, yetkinlikler, iş okulları.. Hazırlanan kitaplar, sergiler ve daha nice nice projeler..
Sonra makine sevdası var. Evet evet darbeli matkap da: ama şu “araba” denilenden. Rüştümü ispatlar ispatlamaz ehliyetimi aldırdığım, “ileri sürüş tekniklerimde var, hatta Demir B…. A….. ‘den diye övüne övüne anlattığım, belime kadar kara boğulup vinçle çekilen arabalarla offroad sevdasını yaşadığım, traktör sürmekten, 4 çeker testi yapmaktan, hatta “yurtiçi ve yurtdışı insan ve kargo taşıyabilir” ehliyeti olmaktan “delicesine” sevinç duyan. Bir kaç senedir de deniz için ehliyet almak uğruna uğraştığım doğrudur.
Niyet
Bitmek tükenmek bilmeyen, başlanmış, yarıda kalmış, devam eden, nihayete ermiş bir sürü “hayalim” var. Deli Kadınlar var mesela, şifahane var, kooperatifler, soy ağaçları, cebimde sanat, zaman ağacı var, Kore’nin Gazileri, 1945 ve hurdalık var.
İnternet mi? Evet 2010 yılından bu yana, festivalinden eğitimine kadar e-ticaret ile harmanlanmış; bebek adımlarıyla ilerleyen, lansmanına çok az kalmış, yaklaşık 3-4 farklı proje. Ve bu sene artık aktif olarak devam ettirebildiğimiz Birikiyorum. ?
Ruhların Yaşı Yoktur derler
🙂 Uzun zamandır (hem de çok uzun) beni her gören 27 zannediyordu. Dostlarımın fiziksel yaşının büyük olmasını çoğu zaman kimseler anlayamadı. “Boyun kadar küçük müsün” “Yok yok, yerin altında bir o kadar daha var. Sinirlenirse görürsün aman sinirlenmesin ??? 🙂 “ esprileri standart oldu hep. Ben de her zaman “ruhların yaşı yokmuş ya, sana ne iyi hissettirecekse, kaç görüyorsan o kadar yaşındayım” diye cevap verirdim herkese. Ruhum; psikolojik durumumuza göre kah 18 kah 80, hedefim resmiyette en az 120 sene. Stresli toplantılarda zannedilen 45-55 yaş civarı. Ama nüfus kağıdıma göre 3’le başlayan ilk hane bitiyor.
Kırklara Karışmak
Zemheride bir kırk dosyasına başladığımı yazmış, yazarken de çok heyecanlanmıştım. Kırk, kırklar, kırklara karışmak. (Projeyi tüm kalbimle gerçekleştirip, bitirebilmeyi diliyorum ?)
Evet hayatımda kırkları karşılarken, kapanan devri selamlayarak uğurluyorum..
Otuz beşe kadar çok çok daha zor olan. Ticarethanemin kapandığı, “kanser” li, hastalıklarla dolu, tecrübesi çok ağır zamanlar……
Yaş otuz beş dediğim zaman ömrümden ömür götüren bir hastalığı geride bırakıp, ameliyatla merhaba demiştim yeni hayatıma
Sonra sil baştan.
Tekrar iş veren değil, yönetici olmayı getirdi hayat bana. Kurduk, düzenledik, kazandık.
Pek çok dostluklar, arkadaşlıklar. Sonra canım eşim, evliliğim. Yuva olmak, aile olmak. Çok sevilmek, “ruh eşi ne demek, anlamak” (Tüm acılarıma hediye geldiğin için teşekkür ederim)
Belki geçen sene doktor olamadım ama bir kere daha anne olabildim. Kızım genç kız oldu, boyumu geçti. Oğlum 3’ü 1 Arada hayatımızı 4-4’lük hale getirdi. Tamamlandık.
Korkularım da oldu bu yaşımda. Mesela bilmediğimiz anlamadığımız; adına Covid denilecek hastalıktan sevdiklerimizi, büyüklerimizi, arkadaşlarımızı kaybettik. Uçak kazasında birlikte çalıştığımız gencecik insanları.. Az kalsın ananemde gidiyordu. Daha önce ölmek; çok acıydı, çok üzücüydü ama bu kadar “eksiltici” gelmez di bana. Evet her daim konuşması bile çok zordu ama bu sefer daha “sakınır” oldum, daha fazla korkar.
İyi ki
Ve şimdi tüm 10-20-30’lu yaşlarım. Hepinizle acı tatlı pek çok anılar biriktirdik. Beni büyüttüğünüz, öğrenmeme vesile olduğunuz için çok teşekkür ederim.
Umarım (tüm sevdiklerimle upuzun bir zamanım kalmıştır temennisiyle) kalan zamanımda
- Hepimizin faydasına kurduğum tüm hayallerimi gerçekleştirebilmiş,
- Faydalı olabilmiş,
- Hakkını verebilmiş bir şekilde tamamlayabilirim bana verilen şansı.
Öncelikle sevgili eşim ve canım evlatlarım. Annem, babam, anneannem ve tüm akrabalarım. Biriktirdiklerim. Yol arkadaşlarım, kuzenlerim, hemşirem, can arkadaşlarım, dostlarım, görüşebildiklerim, görüşemediklerim. Birlikte hayal kurduğum, sohbet ettiğim; bir şekilde hayatlarımızın denk geldiği tüm güzel insanlar. Hepiniz iyi ki varsınız.
Ve sonsuzluğa gitmiş, o çok özlediklerimiz; gölgelerini, varlıklarını, duruşlarını, seslerini..
İyi ki hayatıma dokunmuş ve benim tamamlanma yolculuğumda, birlikte “an” bile olsa adım atmış olduğumuz güzel insanlar, hayatıma kattığınız değer için teşekkür ederim.
Kırklara Karışalım
Sevgili kırklar. Şimdilerde okuduğum bir kitapta diyor ki;
“Kader Kendi hayatına biçtiğin değerdir. “
Hani demiştik ya “ kırklara karışmak; bir den bütün olmaya, ait olmaya delalet.” Evet kırk demek “olmak” demekmiş ya nispeten. Olgunlaşmamış, olmamış her şeyimizin olması umuduyla, demlenmek, tavına gelmek, olmak uğrunda bir adım, umuduyla.
Hoş gel olur mu, kayıpsız, bereketli, neşeli, sağlıkla gelip, öyle geç hayatımdan..
Güzel anılar biriktirelim hep birlikte. Eksilmeden, büyüyerek..
Hoş geldin. iyi ki geldin..
0 Comments